Demokrasi yoksul halkın rejimi

İsmail Hakkı CENGİZ - 28.12.2016

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür


Bugün dünyaya baktığımız vakit, zengin ülkelerin demokrasiyle, yoksul ülkelerin ise otoriter rejimlerle yönetildiğini görüyoruz.

Oysa ilk ortaya çıktığı Antik Yunan’da, “demokrasi” yoksul çoğunluğun yönetimde ağırlıkta olduğu rejimdir.

Antik Yunan, milattan önce 500’lere uzanıyor… Yani günümüzden 2.500 sene öncesinden bahsediyoruz. Nüfusu birkaç binden birkaç yüz bine kadar olan şehir devletlerinde “doğrudan demokrasi” uygulanmış.

Doğrudan demokraside partiler yok.

Meclisi, 20 yaşın üzerindeki bütün erkek “vatandaşlar” oluşturuyor. Sayıları 30.000 ile 45.000 arasında değişen Atinalı erkekler, yılda 40 defadan az olmamak üzere, en az 6.000 toplanma yeter sayısıyla “Eklezya” adlı halk meclisinde bir araya gelirdi.

Kanunların yapılması için, “yasa teklifleri”nin hazırlanmasından sorumlu olan “500’ler Konseyi” vardı. Bu Konsey, Atina’nın 10 kabilesinden gelen 50’şer kişinin katılımıyla oluşmaktaydı. Bu 500’ler Konseyi’ne de yardımcı olan “50’ler Komitesi” mevcuttu.

50’ler Komitesi’ne, “görev süresi 1 günle” sınırlı olan bir kişi başkanlık ederdi.

Yargı faaliyetleri de halkın katılımıyla gerçekleşirdi. Mahkemeler 30 yaş üzeri vatandaşların jüri olarak görev aldıkları halk mahkemeleri olarak teşkilatlanmıştı. Kararlar “çoğunluk prensibi”yle alınıyordu.

Generallik ve malî işler gibi uzmanlık isteyen işler dışındaki bütün görevlere “kurayla” atama yaparlardı. “Kurayla” atama yapmalarının sebebi, seçimlerin zenginlerin lehine sonuçlar vereceği düşüncesiydi.

Antik Yunan’da siyaset en itibarlı uğraş alanıydı. Siyasetle uğraşanlar, kolektif (ortak) çıkarı hedefleyerek yönetim süreçlerine katılırlardı.

Bireyin özgürlüğü de bu kolektif çıkar anlayışıyla yakından ilişkilidir. Antik dünyada, bireylerin, kamusal alanda insanî, bilimsel ve sosyal kapasitelerini geliştirdikleri düşünülürdü. Bu yönüyle klasik demokrasi, “gelişimci demokrasi” olarak da adlandırılır. (Kaynak; Anadolu Üniversitesi, İnsan Hakları ve Demokratikleşme Süreci ders kitabı)

x   x   x

Bugünlerde, “demokrasi kısıtlanıyor mu?”, “otoriterleşiyor muyuz?”, “rejim mi değişiyor?” tartışmaları yaşanıyor.

Bulunduğumuz noktadan geriye gitme ihtimalinin düşüncesi bile utanç verici…

2.500 sene önceki ilk çağ şehir devletlerinde yaşanan “demokrasi” den geriye mi gideceğiz?

İnsaf!

Böyle bir geriye gitmenin asla mümkün olmayacağı inancındayım.

Dünyanın nereden nereye geldiğine, nereye doğru gittiğine bir bakın! İlimdeki, fendeki, anlayışlardaki baş döndürücü gelişmelere bir göz atın!

Özgürlükleri kısma girişimleri asla sonuç vermeyecek maceralara yelken açmak olur.

Bunları aklımızdan çıkarmalı, ileriye, daha ileriye gitmenin arayış ve gayretinde olmalıyız. Yol budur, sorunların çözümü buradadır.

x   x   x

Peki, demokrasi, şimdi, neden zenginlerin rejimi?

Eskiden yoksul halkın rejimi olmasına rağmen, şimdi, demokrasinin zengin ülkelerde kökleştiğini, pekiştiğini görüyoruz.

Neden dersiniz?

Çünkü yoksul halk demokrasiye sahip çıkar, onu zihnen ve ruhen içselleştirirse, bütün kurum ve kuruluşlarını demokratikleştirse, demokrasi de onu zenginlikle, refahla ödüllendiriyor.

Batı, zengin olduğu için demokratik rejimle yönetilmiyor, demokrasiyle yönetildiği için zenginleşiyor.

 

x   x   x

Günün çizgisi, Twitter’dan…


Tarih: 28.12.2016 Okunma: 795

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?