İnsan kendisi düşünmeli. Evet, münhasıran kendisi
düşünmeli. Zira düşünmek, hariçten müdahale kabul etmez, bilakis büyü bozulur.
Kendi aklıyla düşünmeli. Zaten hariçten müdahaleye kapalı oldu mu ve yalnızlık
otağına attı mı kendini, kendi aklıyla düşünmesinden başka çaresi yoktur.
Kendini düşünmeli. Zira kendisinden başka düşüneceği hiçbir şey yoktur, tüm
düğüm kendisindedir ve kendisinden çözülecektir. Kendini anlamalı ve tanımalı
ama kendisini, kendisi tanımalı ve anlamalı. Başkaları, seni sana tanıtmaya ve
anlatmaya başladığı an, sömürünün çarklarına yağ olmaya başladığın andır. Evet,
bu zordur ama insan daha da zordur ve daha da zor olan, zor olanı yener.
Korkuyu korkutmak kâfidir bunu becermek için. Lütfen kendinize karşı biraz
merhametli ve adil davranın ve söyleyin; engin okyanusları, görkemli dağları,
sonsuz toprakları, masmavi gökyüzünü, berrak nehirleri, milyarlarca olan
insanları, muhtelif hayvanları, yemyeşil ormanları ve varlığın sayısız
tecessümlerini temaşa etmeyeniniz var mı? Peki, kendisini temaşa eden kim var?
Gözlerin birazda seni görsün bebeğim! Seni görmeyen gözü, seni duymayan kulağı,
seni fark etmeyen kalbi, seni hissetmeyen vicdanı, seni anlamayan kafayı niçin
taşıyorsun? Hakikat, gizemli ve şeffaf kapılarını, ancak ve ancak kendi kendisini
bilenlere, tanıyanlara açar. Kendini yenemeyenin, yenebileceği kim vardır?
Kendini bilmeyenin, tanımayanın, bilebileceği ve tanıyabileceği ne vardır?
Zarfın içinde ki mektubu merak ediyorsun da, vücudunun örttüğü ruhu niçin merak
etmiyorsun? Önemsemiyor musun kendi
hakikatini? Peki, hakikat değişti mi, kendisini önemsemediğin için?
Önemsememek, hakikati yalan yapmaz bebeğim! Hakikati önemsememek, önemsemeyenin
önemsenmemesini tevlit eder ve önemsemeyenin kendisi zavallı bir duruma düşer.
‘’Hayatta en büyük facia, insanın, kendisinin farkına varamamasıdır’’ diyor
Tagore. Bu facianın sonuçları, hiçbir facianın sonuçlarına benzemez, dikkat
etmek icap eder. Ki, zaten yaşadığımız hayat göstermektedir bunu. Kendini
tanımayan, bilmeyen, anlamayan insanların, tanıyıp, bilip, anladığı hiçbir şey
yoktur. Konuşmaları, iddiaları, sözleri, kişilikleri, karakterleri, yaşamları;
derinliksiz, boş, sığ, alelade ve kurudur. Ne söylerlerse yalan çıkmakta, ne
yaparlarsa neticesiz kalmaktadır, eylemleri hüsranı intaç etmektedir. İnsanı
ıskalayan, hayatı ıskalar bebeğim! Alık alık bakarsın öylece ve hayat acımaz
sana!
Taoist bir filozof olan Stannus Gray; ‘’bilgelerin
yargılamak yerine anlamayı seçtiklerini’’ ifade etmiştir. Çünkü zekâdan behresi
olan biri, elbette ki, yargılamaya davranmadan önce anlamak gibi onurlu bir
yolu intihap etmeyi tercih edecektir. Çünkü anlamak yolunu tercih ettiği zaman
aynı şekilde anlaşılmak yolunu da tercih etmiş olacaktır. Böyle bir eylem, çok
yüce ve yüksek bir eylemdir, sonsuz derin bir eylemdir. Fakat yargılamak yolunu
tercih ettiği zaman hem anlamak ve anlaşılmak yolunu kapatmış olacak, hem
kolayı intihap eylemiş bulunacak hem de malayani ile iştigal etmiş olacağından
hiçbir şey öğrenemeyecektir. Yargılamak basit karakterlerin, anlamak ise yüksek
karakterlerin işidir. Anlamadan yargılamak ise, alıkların, bönlerin,
andavalların sefilane tepkileridir. Binaenaleyh, bir insan ilk evvelde muhakkak
ama muhakkak anlamaya çalışmalıdır. Evet, anlamak kolay değildir. Sağlam bir
düşünsel ve duygusal altyapıyı koşul kılar ama yine de anlama gayreti göstermek
bile onurluca yapılan bir iştir. Anlayarak yargılamak gerçekten üstün bir
meziyettir. Düşünen insanların alamet-i farikalarıdır. Anlamaya çalışmak,
anlayarak yargılamaya çalışmak bilgeliğin delaletidir. Münhasıran yargılamaya
çalışmak ve anlamadan yargılamaya çalışmak ise, basitliğe, cehalete,
hamakatlığa, alıklığa, bönlüğe delalettir. Maalesef, milletimiz, anlamadan
yargılamaya çalışan sefillerle lebaleptir. Çünkü anlamak işlerine gelmemektedir
bu türlerin. Zira anladıklarında, anladıklarının haklılığı tezahür edecektir.
Bu da can acıtır! Anlamak, hakikaten çok büyük bir iştir, yürek ve beyin ister.
Yüreksiz ve beyinsiz olanların anlamak gibi zor bir ödevi deruhte etmeye
tevessül edeceklerini düşünmüyorum elbette. Keza düşünmekte aynıdır. Zaten
düşünmek ile anlamak birbirinden ayrılmaz, ikisi bir bütün gibidir, etle tırnak
gibidirler. Anlamak, düşünmeyi koşul kılar; düşünen de anlamayı başarır.
İnsanlığın, kötü ve kaba karakterlerin elinde esir olmasının yegâne sebebi;
düşünememek ve anlayamamaktır. Gerçek özgür olanlar ve özgürlüğün tadına
varanlar; düşünenler ve anlayanlardır. Düşünmek ve anlamak; özgürlüğün hem
temeli hem de ilk adımıdır!
SÖZLER:
""Ağaç budama ile özeleştiri birbirine benzer. Bunlar
sık sık yapılmadıkça bünye/bilinç yeni sürgünler veremez ve
gençleşemez.""
İlhami
Güler
‘’’’En büyük başarı, hayatı imana şahid
gösterebilmektir.’’’’
Muhammed
İkbal/Cavidanme
‘’’’Paranın bir araç değil, en büyük arzu nesnesi hâline
geldiği bir dünyada ahlâkî çürümenin önüne geçilmez.’’’’
Atasoy
Müftüoğlu/Putunu Kıramayan Kabileler
"’’Tanrım!
Bir çiçeğe bakmak için bana yavaşlamayı öğret..."’’
Hitit
Yazıtı (M.Ö.2000)
‘’’’Medeniliğin kötü ve bozucu taraflarından biri de
-lüks ve konfordan dolayı- hiçbir ölçü ve sınır tanımayacak şekilde arzu ve
şehvetlere aşırı düşkünlüktür. Bu önce mideye düşkünlük, yani en güzel ve
lezzetli yemekleri ve içecekleri yiyip içmek şeklinde başlar. Sonra buna zina
ve eşcinsellik de dâhil olmak üzere cinsi arzuların peşine düşüp onları tatmin
etmek eklenir.’’’’
İbn
Haldun / Mukaddime
‘’Mazlumun hakkını, zalimin midesinden çıkarıp iade
edeceksin ki, dünyaya huzur gelsin. Öyle bir zalim, öyle bir gaddar, öyle bir
vahşi, öyle bir vampir, öyle emsali görülmemiş bir haydut, öyle bir acımasız
olacaksın ki, bu dünyada mazlum kanı içen, mazlum hakkı çalan, mazlum emeği
gasp eden ne kadar it, kopuk, köpek, pislik, şerefsiz, kansız varsa kanını oluk
oluk akıtıp zevkle içeceksin.’’
Bendeniz
‘’’’Bu milletin hazinesinden binlerce lirayı cebe indir.
Bu toprağın ekmeğini ye, suyunu iç, bu devletin himayesinde yaşa, sonra da çık
ahlaksızca, rezilce bu milleti alenen katillikle, soykırımcı olmakla suçla. Bu
Taşnak ve Hınçak zihniyetli densiz, bu milletin meclisinden tard edilmelidir
mutlak surette ve bu milletin hazinesinden payı kesilmelidir. Meclis
kirletilmemelidir. NOKTA!’’’’
Bendeniz
‘’‘’Ben putperest değilim. Kitaba tapmıyorum. İçindeki
ses, içindeki ışık, içindeki sevgi, içindeki ruh, içindeki çile, içindeki
gözyaşı, içindeki aşk, içindeki tecrübe, içindeki Tanrı çekiyor beni.’’’’
Cemil
Meriç
‘’‘’Türk düşünce tarihi, ülkesiyle göbek bağını koparan
bir intelijansiyanın dramı. Bu bahtsız kafilenin, bayrağını taşıyacağı içtimai
bir sınıf yok. Vatanında gariptir. Alkışlayıcısı ekalliyetler ve Avrupa.’’’’
Cemil
Meriç
‘’‘’Biz Kahpelik bilmeyiz. Çünkü ödevimiz dünyadan küfrü
kaldırmaktır.’’’’
Kemal
Tahir
""İnsan, ayrıldığı bütüne ilişmek istiyor. Bu
dünyada ki en derin acısı bu, insanın!""
Bendeniz
""Paranın öldürdüğü ruhlar, demirin öldürdüğü
bedenden daha çoktur.""
Walter
Scott
""Hayatımı büyük bir titizlik ve özenle, nasıl
hareket etmeyeceğimi arayarak geçirdim.""
Fernando
Pessoa
""Sözünü tartmayan, cevabından
incinir.""
Sadi
Şirazi