Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Tim Ash isimli analist, yatırımcılar için Türkiye’yi methetmiş. Hem de “Bir yabancı yatırımcı gözünden Türkiye’yi hâlâ cazip kılan 10 neden” başlığı altında!
“Ekonomik kriz” tartışmalarının tavan yaptığı bu günlerde bizi fazlasıyla sevindirecek bu analiz nerede yayımlandı?
BBC’nin internet sitesinde… BBC’nin, Türkler okusun diye hazırladığı bir Türkçe sitesi var; bir de dünya okusun diye sunduğu İngilizce haber sitesi var. Ash’in Türkiye’yi metheden yazısı, sadece, BBC Türkçe sitesinde yayımlandı.
Ayrıca ülkenin büyük dış finansman ihtiyacı, borçların çevrilmesiyle ilgili oluşan endişeler, TL'deki değer kaybı ile Merkez Bankası'nın alışılmışın dışında karmaşık ve öngörülemez bir para politikası uygulaması da işleri zorlaştırıyor.”
Bunları söyledikten sonra, Türkiye’yi “cazip kılan nedenler”e geçiyor.
1. “Değer yitiren TL” var. Bu başlık altında, “Bankacılık sisteminin çok kuvvetli” olduğunu hatırlatıp, “Kurlardaki bu aşırı hareketler karşısında dahi bankaların ve özel sektörün ayakta kalabiliyor olması da bu dirence işaret ediyor.” diyor.
2.“Pek çok portföy yöneticisi, fonlardaki Türkiye ağırlığını zaten azaltmış durumda. Fonların büyük kısmı alım fırsatı için kenarda bekliyor.” müjdesini verdikten sonra, yukarıdaki uyarısını tekrar ediyor: “Merkez Bankası'nın politika faizinde artırıma giderek hayatlarını kolaylaştırmalarını ümit ediyorlardı ama Merkez Bankası suları bulandırdı ve karmaşık para politikasına tutunmaya karar verdi.”
İkinci maddede yazılanlar, yatırımcılar için çekici mi, itici mi, takdir sizin!
3. “Kredi kalitesi yüksek” başlığı altında şöyle diyor: “Kredi kullananların bu kredileri geri ödeme isteği sürüyor. Takibe düşen kredilerin toplama oranı yükselişte olsa da oran olarak hâlâ çok düşük seviyelerde.”
4. “Referandum fiyatların içinde” başlığı altında şunlar var: “Referandum muhtemelen piyasa tarafından fiyatlanmış durumda. Türkiye'de uygulanması muhtemel başkanlık sistemi konusunda çok sayıda haklı kaygı var. Yeni anayasanın yeterli denetim mekanizmalarına sahip olmayacağı eleştirileri var. Türkiye'deki kurumların yaşadığı erozyonlar dikkate alındığında bu eleştiriler son derece yerinde. Eğer denetim mekanizmaları çalışmazsa ülkenin büyümesi de potansiyelinin altında kalacaktır. Ancak Türkiye'nin büyüme modeli zaten 2013'te, hatta 2011'de Asya tipi merkeziyetçi bir yapıya evrilmişti. Güçlü bir siyasi partiye dayanan bu sistem pek çok Asya ülkesinde işe yarıyor ve büyümeyi getiriyor. Bu modelin en başarılı olduğu ülke Singapur. Ama daha az başarılı Rusya gibi ülkeler de var. Türkiye bu yelpaze içerisinde bir yere oturacak.”
Bu, avantaj mı dezavantaj mı, takdir yine sizin!
5. “Kıbrıs'ta mutlu son hâlâ mümkün” denilerek şu görüşler ileri sürülüyor: “Kıbrıs sorununun aşılması, Türkiye ve AB arasındaki pek çok tıkanıklığı açacaktır. Ayrıca Türkiye enerji alanında çok sayıda fırsat da yakalayabilir. AB'yle ilişkilerde gerilimler yaşansa da göçmen anlaşması hâlâ yürürlükte. AB Türkiye ekonomisi için kilit çıpa olmaya devam edecek ve önümüzdeki süreçte belki de tek denetim mekanizması olacak.”
6. “Trump etkisi”, Türkiye için olumlu diyen Ash, “Donald Trump Erdoğan için olumlu bir ABD Başkanı oldu. Obama döneminin son aylarında Türkiye-ABD ilişkileri gerilmişti. Trump, İran'la yaşayabileceği çekişmelerde Türkiye'yi yanında görmek isteyecektir.” görüşünde.
7. “Cari açık azalacak” başlığı altında, “Milli gelirin yüzde 4 ila 5'ine ulaşan cari açık Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı olmaya devam ediyor. TL'deki değer kaybının da ihracata destek olması beklenebilir. Bu da cari açığın bir miktar kapanmasını sağlayacaktır. Ancak kaybedilen turizm gelirini ve giderek artan enerji maliyetlerini ikame edecek bir gelişme yok.” diyor Ash. Bu görüşlerin de çekici mi, itici mi olduğu anlaşılmıyor.
8. “OHAL yatırımcıyı rahatsız ediyor” diyen Ash, bunu şöyle değerlendiriyor: “Darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hâl başlangıçta yatırımcılar tarafından anlayışla karşılanmıştı. Ancak OHAL süresinin uzaması ve temel hak ve özgürlüklerin çiğnenmesi yatırımcıyı da endişelendiriyor.” Yatırımcılar için Türkiye’yi cazip kılan On maddeden 8’ncisinin de nasıl cazip bir madde olduğunu takdirinize bırakıyorum.
9. “Türkiye hikâyesi değişebilir” başlığıyla, “Türkiye hikâyesinin kısa sürede olumluya dönme olasılığı.” var görüşünde Ash. Devam ediyor: “Şu anda para politikası net değil. Merkez Bankası'na yatırımcı güveni düşük seviyelerde. Piyasayla boğuşmaya başlamak genellikle karar alıcılar için iyi sonuçlanmaz. Bunun yerine yapılabilecek şey, piyasanın da desteklediği rasyonel politika geliştirme yoluna geri dönülmesidir.” Bu maddeyle beraber, Ash, Merkez Bankası yönetimini 3’ncü defa uyarmış oluyor. Uyarı içeriyor ama yatırımcıları cezbeden bir madde olarak da analizine giriyor!
10. “Not baskısı ortadan kalktı”. Son maddenin başlığı böyle… Altında ise şu görüşlere yer veriliyor: “Yatırım yapılabilir ülke notunun yitirilmesi üzücüydü. Ancak piyasaya çok büyük bir etkisi olmadı çünkü zaten fiyatlara yansımıştı. Not indirimi endişelerinin ortadan kalkmasıyla birlikte Türkiye yoluna devam edebilecek. Ancak yine de siyasilerin kredi derecelendirme kuruluşlarını hedef alan açıklamalar yapması duruma hiç yardım etmiyor, tam tersine ülkeye zarar veriyor. Bunun yerine kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimlerine gitmesine neden olan endişelere kulak verilmeli ve politikalar da buna göre şekillendirilmeli.”
Analiz şöyle sona eriyor: “Sonuç olarak, her ne kadar kısa vadedeki sert dalgalanmalar ve siyasi gürültü bu inancı sınasa da, uzun vadede Türkiye konusunda daha iyimserim.”
Uzun vadede, bendeniz, sayın analistten daha fazla iyimserim. Uzun vade dediğiniz, 5 yıl ve ötesi… Mesele, kısa vadede ne olacağı? Yatırımcı gelecek mi gelmeyecek mi?
Sizce, Tim Ash, yatırımcıya, “Türkiye’ye yatırım yapın” mı diyor yoksa “Türkiye’ye yatırım yapacaklar bir kere daha düşünsün” mü?
“Analiz”in bu haliyle, dünya yatırımcısına yayımlanmaması, sadece Türkçe yayımlanması bizim için daha mı hayırlı olmuş? Ne dersiniz?
x x x
Günün çizgisi, Gırgır’dan…