Kim ne derse desin,
bilinçli, şuurlu değiliz, anlamlı bir hayatı aramıyoruz. Farkındalığımız sıfır.
Bilakis son sürat kaçıyoruz böyle bir hayattan. Aynaya bakma cesareti
gösteremiyoruz. Aynaya bir baksak, hakikati bir görsek, nasılda aldandığımızın,
herkesin ama herkesin bizleri nasılda aldattıklarının farkına varacağız. Ve
nasıl olurda aldanırız diye kendi yüzümüze tüküreceğiz. Hakikatlerin nasılda
acı olduğunu anlayıp, kendi kendimizden utanacağız. Sadece konuşuyoruz. Laf
bol, eylem tatilde maalesef. Ağzımız var, dilimiz var ve bitevi laf üretiyoruz.
Çok kuru, sığ, sıradan, boş bir hayatın içinde sürü gibiyiz. Böyle olunca da,
algılama ve anlama sorunu da beraberinde geliyor. Çünkü birbirimizi dinleyip,
anlayabilecek donanıma sahip değiliz. Zira aptalca hareketlerimiz birilerine
yanlış geldiği ve onaylanmadığı zaman hemen karşı tavır geliştiriyoruz,
kendimizi sigaya çekme alışkanlığı edinmemişiz. Buradan da nefrete, kine ve
hasede yöneliyoruz. Kifayetsizliğimizi kinimizle gidermeye yelteniyoruz.
Işığımız yok, altımızda ki koltukla, cebimizde ki parayla kendimizi kabul
ettirmeye çalışıyoruz. Yanlış anlamayı, yanlış anlamalar üzerine ahkâm kesmeyi
akıllılık sanıyoruz. Zevahirde dinimiz var ama dinimizi bilmeyiz. Zevahirde
felsefemiz var ama soru nedir, sorgulamak nasıl olur ilgimiz yok. Kitabımız var
ama uymayız, sadece adını söyler dururuz ahmakça. Oysa ahmak, uysa kitabına
adam olacak. Ben nasıl düzelirim, dünya nasıl düzelir diye bir kaygı
taşımıyoruz. Kimim, dünya neresi, hayat nereye gidiyor, nasıl düzelirim ve
insanlığın düzelmesine nasıl bir katkıda bulunabilirim diye hiçbir yürek
titremesi halini yaşamıyoruz. Alışmışız böyle gelmiş böyle gidiyor demeye ve
yatmışız sırtımızın üstüne. Hayatımızın, aşkımızın, duygularımızın,
düşüncelerimizin hatta eğitimimizin, ekonomimizin, siyasetimizin bir felsefesi
yok. Mantıklı, tutarlı bir temele oturmuyor hiçbir yanımız. Ağır ve derin
felsefik konuşmalar yaptınız mı, bu adam aşktan anlamıyor oluyor ya da böyle
bir siyaset vs. yok kardeşim oluyor. Yani cahilliğimizin üzerine şal örtüyoruz
ve bahanelerle cehaletimizi gizliyoruz. Birilerinin de yediklerini sanıyoruz.
Alığız, bönüz. Ama tam zıttı durumlarında şahitleriyiz ve nasıl olduğunu
bizatihi müşahede ediyoruz. Yani felsefesizliğin sefaletine de yabancı değiliz.
Ne kadar gülünç, basit ve sığ. Ve ne ağır tahribatlar yaratıyor ulvi bir temele
oturmayan olgular. Oysa mantıklı ve tutarlı bir temele oturan aşklar,
siyasetler vs. daha yücedir, daha anlamlıdır. Her attığınız adım yaşanılmaya
değerdir ve kalıcıdır. İziniz bakidir. Armağanları da daha bir görkemlidir bu
yönlü yaşamların. Her olguyu bir felsefe temeline oturtanlar hayatta derin ve
kalıcı izler bırakırlar ve anlamlı, görkemli, büyük ve faydalı eylemlere imza
atarlar, nihayetinde de yaşanılır bir dünya bırakırlar. İnsanlara kıymet
verenlerde, insanlar için ölümü bile göze alma yürekliliği gösterenler de
bunlardan başkaları değillerdir. Biz hayatımızı kahvehane tarzında yaşıyoruz ve
bitevi umutları gasp ediyoruz, hayalleri karartıyoruz. Ve böyle olduğumuz için
de, hayatımızı anlamsızlık üzerine kurmaya, insanların terleri, kanları ve
yaşları üzerinden kendimize konforlu bir yaşam üretmeye çalışıyoruz. Keza aşkın
felsefesine sahip insanlar da, daha doyurucu yaşarlar aşkı ve sevgiyi. Ve emin
olun sevgiliye kıymet verenlerde, ancak bu temelde aşkı yaşayanlardır. Misal,
aşkın felsefesine sahip olmayanlar; ‘’âşık olanlar önce sıkı dost
olmalıdırlar’’ deseniz ne anlarlar? Hiçbir şey anlamazlar, emin olun anlamazlar
ama anlarmış gibi lafazanlık yapmaktan da geri durmazlar. Sevgiliye, ‘’seninle
sevinçler yaşamak istiyorum’’ diye söylenmesi ve sevgilinin bunu anlaması ne
kadar güzel bir şeydir ve ne derin bir paylaşımdır. Bana, bugün kü dünya da,
derin duygulanımların yaşandığı bir aşkı kim gösterebilir Allah aşkına? Bugünkü
aşklar sahtedir. Paraya odaklıdır, çıkara, şöhrete, makama odaklıdır. Kabul
etsekte, etmesekte bu böyledir. Çünkü aksini kimse iddia ve ispat edemez. Ama
bu yönlü olduğu hem iddia hem de ispat edilebilir durumdadır. Kusura
bakmayalım, sahte bir hayatın tutsaklarıyız. Sahte aşkların, sahtekâr
âşıklarıyız. İnsan odaklı olmayan, ahlak ve felsefe üzerine oturmayan
politikanın, riyakâr ve düzenbaz takipçileriyiz. Keşke bir kerecik akledebilsek
ve iki de bir kitabımız deyip durduğumuz Kur’an’ı bir kerecik okumaya ama
tertil, tedebbür, taakkul ile okumaya cesaret edebilsek. Sussan razı olmaz
gönlün kahrolmasın, konuşsan umursamaz insan
Hayır yani anlamıyorum.
Vallahi, billahi, tallahi anlamıyorum. Ya da anlıyorum da öylesine mi
anlamıyorum diyorum bilmiyorum. İşin içinden çıkamıyorum gibi sanki. Çok mu zor
iyi, güzel, anlamlı yaşamak? Gerçekten insanca yaşamak zor mu? En azından böyle
yaşamak adına asil ve soylu bir çaba içinde olmak zor mu gerçekten? Dürüst ve
samimi olmak çok mu zor? Sevgi varken nefreti tercih etmemek gerçekten zor mu?
Niye bu kadar peşine düşüyoruz dünyanın? Niye dünya ile yükselmeye, yücelmeye
ve adam olmaya çalışıyoruz? Mesela, makamlar gerçekten bu kadar mı insanı
değiştirir? Biz boşsak, makam doldurur mu bizleri? Biz adam değilsek, makam adam
eder mi? Para bize değer katar mı, biz değersizsek? Şöhret bizi temizler mi?
Paye, kirimizi giderir mi ve giden insanlığımızı geri getirir mi? Gerçekten ne
kadar sığ ve yavan yaşıyoruz. Zerre derinlik, anlam ve görkem yok yaşamımızın
hiçbir yönünde. Anlayışımız sığ, düşünmemiz sığ, duygularımız sığ, konuşmamız
sığ, sevmemiz sığ, aşkı yaşamamız sığ. Böyle olunca da kötülüklerden
kurtulamıyoruz. Kötülerle yoldaş olup kötülük tohumları ekiyoruz mütemadiyen.
Sonra da iyilikten bahsedenlere, iyi, derin ve anlamlı bir hayatın mümkün
olabileceğini anlatanlara; ‘’hayat, kitaplarda anlatıldığı gibi değildir
kardeşim’’ demeyi marifet sanıyoruz. Bunu söylemekle çok bildiğimizi
düşünüyoruz. Oysa bu, mutlak alıklığımıza bir delalettir, ta ki fark etmesek
bile alıklığımızı. Çünkü mümkün olabilecek bir şeyin, imkânsızlığından dem
vurmak absürttür, bönlüktür ve alıklıktır. Bu tür bir bakış açısı, ancak,
yanlış alışkanlıkların meyvesi olabilir. Artık alışkanlıklarımız konusunda
seçici olmak zorundayız. Ve olumsuz olan, olumsuz sonuçlar doğuran
alışkanlıklarımızı terk etmeyi başarabilmeliyiz. Bir zihniyet devrimi
yapmalıyız, yeni bir bakış açısı oluşturmalıyız ve yeni, yepyeni bir hayat,
dünya inşa etmeliyiz. Ancak bu şekilde sığ bir hayattan, felsefe temelinde
yürüyen derin ve anlamlı bir hayata adım atabiliriz. Gerçek huzur da,
mutlulukta, sevinçte, kardeşlikte, barışta, birlik ve beraberlikte, işte ancak
o zaman hâsıl olacaktır. İşte o zaman, doğruluğun ve dürüstlüğün kazandığına
şahit olacağızdır. Bilakis, hiçbir şeyi anlamlıca ve derinliğine yaşamadan,
zavallıca geberip gideceğiz, bu anlamsız, boş ve saçma dünyadan. Kendimizi bile
tanıyamadan, bilemeden çekip gideceğiz!
SÖZLER:
""Bir futbolcunun
bacağına ödenen paranın yarısı bir ilim adamının kafasına ödenmiyorsa vallahi o
toplum cahil bir toplumdur.""
Timurtaş Uçar
NOT: Siz naptınız
saygıdeğer hocam? Bir milyonda biri ödense de razı olur vicdanlar. Bu millet bu
hale nasıl geldi saygıdeğer hocam? Bu topraklarda en ucuz ve en değersiz şey
kafadır. Bu topraklarda, namuslu olana, çalışana, üretene ve kitabı olana hiç
değer verildi mi? Sizin zamanınızda veriliyor muydu yoksa? İnanmam saygıdeğer
hocam! Allah sana rahmet ve merhamet etsin. Amin.
""Kabil'in Habil'i
öldürdüğü
Günden beri hiç dinmedi
acılar
Çünkü insanların insanlar
için
Koymuş olduğu bütün yasalar
Tıpkı adaletsiz bir kalbur
gibi
Taneyi eleyip samanı
tutar.""
Oscar Wilde
“’’Güzel günler sana gelmez,
sen onlara yürüyeceksin.”’’
Mevlana
‘’’’İnsan geçimini bir
düşmanla savaşarak sağlıyorsa, o düşmanın ölmemesi onun çıkarınadır.’’’’
Friedrich Wilhelm
Nietzsche
""İcra memuruydum.
Bir eve girdik, içeride evin çocuğu çizgi film izliyor, ama biz televizyonu da
haczedeceğiz. Çocukla göz göze geldik. Ben o gün istifa ettim.""
Hasan Ali Toptaş
NOT: Sen insansın!
Kimsin, necisin, nasıl düşünürsün bilmem. Kuvvetle muhtemel şiir kitabını
okumuş olabilirim. Ama önemsiz. Allah'ta senin YAŞAMA SEVİNCİNİ hiç eksiltmesin
ve almasın bayım!
‘’’’İnanç ve umut yiter mi
be gülüm? Yüreğinde sağlam bir inancı olan ve tükenmeyen umut taşıyan,
bilinciyle sevişen, kelimeleri avucunda bir kuş gibi taşıyan, menziline
sürünerekte olsa varmaz mı? Yağmurlarla ıslanır, bataklıklarla boğuşur,
fırtınalarla dövüşür, güzel ve güneşli yarınlara varmak için inatla savaşır.
Değil mi ki kavgamız insanca yaşamak içindir!’’’’
Bendeniz
‘’’’Birgün Güneş göklerden
doğunca hürriyet için, aşikâr olur tüm gizli niyetler ve örtülen
hakikatler.’’’’
Bendeniz
‘’’’Yürek ağlarsa, dil nasıl
sussun be gülüm?’’’’
Bendeniz
""İnsansan; insanca
yaşayacaksın, insanca konuşacaksın, insanca savaşacaksın. Allah'ın
hakikatlerini insanca haykıracak, insanlığın hakkını insanca arayacaksın.
Kıvırmayacaksın, korkmayacaksın, örtmeyeceksin. Kaybederim korkusuyla
yaşamayacaksın ve korkularla susup, umutların savrulup gitmesine sessiz
kalmayacaksın. İnsanı savunacaksın, insansan! Ben, olanca bilincimle
farkındayım ve inanıyorum ki, insanlık aklını kullanıp aynaya mutlak hakikati
görmek için baksa ve görse hakikati, kendi yüzüne tükürecektir. Çünkü ne kadar ahmak,
kör cahil, sekter olduğunu sarih, beliğ ve bedihi olarak
anlayacaktır.""
Bendeniz
""-Neden hep
gülüyorsun? Diyor. -Acılarla yoğrulmuş ve sürekli acı üreten hayata ancak böyle
direnebiliyorum da ondan gülüm diyorum. Acıya yenilirsen yıkılırsın, unutma
bunu. Gülümsemek, yüreğinde kalan umut kırıntısının ve inancın
dışavurumudur.""
Bendeniz
""Bir gün çekip
gittiğinde bu dünyadan, arkandan, kimsenin hakkına tecavüz etmezdi, kimsenin
ardından kuyusunu kazmazdı, kimseye acı sunmazdı, dostluğa hep vefalı kalır
dostlarına asla ihanet etmezdi, kendisi de acılara hep gülümserdi, ama insanca
yaşamak kavgasından da ödün vermezdi derlerse, işte o zaman rahat uyursun
sonsuzluğun kucağında ve Güneş hiç eksilmez yurdundan. Hayat zor be gülüüüm ve
insan zoru başarırsa insandır.""
Bendeniz
""Hayatı,
okullarda değil hayatın içinde öğrendim, seçtiğim kitaplarla anladım, o
yüzdendir sözlerim ağırdır, o yüzdendir bağımsızlığa düşkünlüğüm, o yüzdendir
zincir vurulamayışım, o yüzdendir kula kulluğa isyan edişim, o yüzdendir emeği
kutsal bilişim, o yüzdendir hakikate aşkım, o yüzdendir ihaneti soysuzluk
bilişim, o yüzdendir dostluğu yüceltişim, o yüzdendir kitabı
kutsallaştırmam.""
Bendeniz