Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Nereden kardeş oluyorlar?
Adem’le Havva’dan!
Adem ve Havva hepimizin atası olduğuna göre, bütün insanlar kardeştir.
Bütün insanlar kardeş olduğu halde, birbirimize yaptığımız bu zulüm niye?
“Kardeşler”in birbirine yaptığı zulmü en yakınınızdan, dünyanın en ücra köşelerine kadar her yerde görebilirsiniz!
Bu zulüm, Allah inancına, bir ana-babadan türediğimiz inancına tamamıyla aykırı…
Müslüman-Musevi meselesine gelelim… Yahudilerin peygamberi Hz. Musa, bizim için de Hak bir peygamber, bizim için de kutsal bir kişilik. Daha birkaç hafta evvel, bir mizah dergisinde, ondan bahseden bir karikatür var diye dergiyi kapattık. Karikatürde öyle aşağılayıcı bişey de yoktu. Bir peygamberin karikatürize edilmesi ona ve inananlara saygısızlıktır deyip, bizzat derginin sahibi tarafından kapatıldı.
Bu örnekte olduğu gibi, Musevilerle Müslümanların pek çok ortak yanı bulunabilir…
Bir de şu haritalara bakın: 1946’dan 2009’a kadar, İsrail’in Filistin aleyhine nasıl genişlediğini görüyorsunuz. Burnumuzun dibindeki zulüm 70 yıldır, kesintisiz sürüyor.
Çoğu mülteci haline gelen Filistinlilerin toplam nüfusunun 8-9 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor. Bunun 4,5 milyon kadarı, şu küçücük kalan Filistin topraklarında yaşıyor.
İsrail’in nüfusu ise, yaklaşık olarak 8 milyon. Bunun 1,5 milyonu Filistinli… Demek ki şu haritada görülen topraklarda, 1,5 milyonu İsrail vatandaşı olan, 6 milyon Filistinli yaşıyor.
İsrail, Filistinlilere karşı ırkçılık yapıyor. Onları ötekileştiriyor ve hayatlarını cehenneme çeviriyor. Sınır-mınır tanımıyor… Her yere giriyor. Zaten sınır falan da kalmamış gibi… İsrail’in gerekçesi, Filistinlilerden zaman zaman kendi vatandaşlarına veya güvenlik güçlerine karşı saldırıların olabilmesi!
En küçük kişisel bir saldırıda bile sokaklar, mahalleler, köyler, kasabalar yerle bir ediliyor…
Bu sürdürülemez… Bu vaziyette, her iki kesim de huzur bulamaz…
Ne yapmalı?
Her iki kesim de şu andaki “düşmanlık dili”ni değiştirmeli…
Şimdiye kadar ne olmuşsa olmuş… Artık, “kardeşlik” dili hâkim olmalı… Her iki toplum da Adem’le Havva inancı gereği, Allah, Peygamber inancı gereği, birbirinin kardeşi olduğunu kabul etmeli.
Kavga, savaş bitmeli… Silahlar toprağa gömülmeli.
Barış, Filistin-İsrail topraklarından dünyaya yayılmalı.
Allah, “kardeşliği” emretmiyor mu?
x x x
Bundan 102 yıl önce, Boğaz’da bir kıyamet yaşandı. Sömürgecilerin menfaatleri uğruna “kardeşler” birbirini boğazladı. Şimdi, yüz binlerce kardeş o topraklarda koyun koyuna yatıyor. Çanakkale Şehitleri’ni, o günleri yaşayan büyük bir şairin muhteşem mısralarıyla yâd ediyorum… Ruhları şad olsun!
ULU SABAH
Erlik ölçüsünde büyük coğrafya,
Yayılır beş kıt’aya bir gün Çanakkale.
Sönmüş ocaklardan bir gün bakarsın,
Yükseliyor dünyalar üstüne bir meşale.
Hâlâ kanlarının ateşindedir,
Ufuklardaki güneş, lambalardaki ışık.
Hâlâ o kanların şavkından vurur,
Yüzümüze, gözümüze, kalbimize aydınlık.
Biliyor musunuz, bizim gül hatırımız için kimler,
Kesmiş, susmuş en güzel yerinde türküsünü?
Görüyor musunuz, her sabah sofralarımıza asıl,
Ekmeğimizi gizlice kimlerin sürdüğünü?
O aziz rahmetin çiçekleridir mutlu:
Bende şiir, onda ümit, sende aşak.
O aziz rahmetin çiçekleridir kutsal:
Toprak, bayrak, yaşamak, haykırmak, hak.
O ulu sabaha bizim küçük sınıftan sâde,
İki can: 29 Ahmet, 73 Mecit.
Siz hiç düşündünüz mü, bu yurdun her sabahına,
Kaç bin gazi düşer ve kaç bin şehit?
Zeki Ömer Defne (1903-1992)
x x x
Günün fotoğrafı: "Çanakkale geçilmez" dediler!