Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Gelin görün ki, dünyanın her yerinde işlenen
bu suça; dünyanın her yerinde aynı ceza verilmiyor.
Dünyanın bazı yerlerinde hiç ceza verilmiyor,
denilse yeridir.
* * *
Daha birkaç gün önce, televizyonlarda bir
haber vardı.
“ABD’nin
bir eyaletinde küçük bir kıza tecavüz eden şahıs, zehirli iğne vurularak idam
edildi.”
Amerikan devleti, sistemi, yargısı suçlu
bulduğunun gözünün yaşına bakmıyor.
Avrupa Birliği ülkelerinde idam cezası yok
ama tecavüz ve cinsel istismar suçlarına en ağır hapis cezalarının verildiğine
eminiz.
* * *
Her fırsatta Batı normları, AB kıstasları
diye tutturan Türkiye’de durum nedir?
Valla, Türkiye’de bu suçu işlediği iddia
edilenler toplanır, gözaltına alınır, bir kısmı tutuklanır, birkaç ay sonra da
salıverilirler.
İstismardan, tecavüzden şöyle okkalı bir ceza
verildiğini hiç duymadık.
* * *
Son zamanlarda gündemi yine bir tecavüz
sanığı işgal ediyor.
Gazetelere “Kasklı Sapık Dehşeti!”
şeklinde yansıyan zanlıyı konuşuyor, Türkiye!
Hadisenin ayrıntıları, insanın tüylerini
diken diken ediyor.
Haberlere göre, “sapık”, en az 15 küçük
yaştaki kıza tecavüz etmiş.
Haberin ayrıntıları ise duyanları isyan
ettirecek cinsten!
* * *
Seri şeklinde, 15 küçük yaştaki kıza yapılan
tecavüz, sapığın ilk vukuatı değilmiş.
Şu anda, Devlet Operasında tenor olduğu ve
halen askerliğini Ankara’da yaptığı bildirilen zanlı, Ankara’da üniversite
okuduğu sıralarda da bir kız arkadaşına tecavüz etmiş. Bu ilk(!) tecavüz
olayı 2001’de meydana gelmiş.
Üniversitedeki tecavüz vakası yargıya intikal
etmiş. Dün akşam, bir haber bülteninde mağdurun ağzından iletilen bilgilere
göre, mahkeme heyeti akıl almaz gerekçelerle delil yetersizliğinden zanlıyı serbest
bırakmış.
Haberde, zanlının babasının şimdi emekli,
o günlerde ise, haberden anlaşıldığına göre Ankara’da görevli bir polis
müfettişi olduğu bildiriliyor.
Tabii bu bilgi, insanın aklına, polis
müfettişi babanın oğlunu kurtarmak için çok “özel” bir çaba harcamış
olabileceği ihtimalini getiriyor.
Eğer,
müfettiş baba, suçunu bile bile oğlunu kurtardıysa ona iyilik mi etmiş olduğu
sorusunu vicdanına soruyor mu, acaba?
* * *
Tecavüzden sanık şahıs, 7 sene önce, bir
şekilde kendisini kurtarıyor ve arkasından önce İstanbul’da 5 küçük kız ve
Ankara’da 10 küçük kıza tecavüz ediyor.
Elbette bunlar basına yansıyanlar… Bir de bu
gibi mağduriyetlerde “utançtan” veya “adımız çıkmasın” diye
gizleyenler olduğu düşünülürse, olayın boyutunun daha büyük olduğu tahmin
edilebilir.
Şu kadarla bile sınırlı olsa, olay son derece
vahimdir. Hatta bir çocuk bile mağdur edilmiş olsaydı, olay yine vahimdi.
Çünkü böyle korkunç bir sarsıntıya maruz
kalan çocukta hadisenin izleri ömür boyu sürebilir. Böyle bir acı, insanın
bütün hayatını olumsuz yönde etkileyebilir.
Yedi sene önceki ilk olayda devlet, sistem,
yargı daha dikkatli olsalar, daha ciddi bir inceleme yapsalar belki ceza ile
belki tedavi ile “sapık” ıslah edilebilir, en az 15 küçük çocuğumuzun zarar
görmesi önlenebilirdi.
* * *
Bu Nasıl Askerlik
Küçük yaştaki çocuklara tecavüz ettiği gerekçesiyle yakalanan Şahin Ö.’nün haberini sürmanşetten veren Bugün Gazetesi: “Kasklı sapık asker çıktı” ifadesini kullandı.
Söz konusu şahıs, askerliğini, ailesinin de
ikamet ettiği Ankara’da yapıyor!
Zanlı, vukuatlarının çoğunu mesai günlerinde ve mesai saatlerinde işlemiş.
Nasıl ve nerede askerlik yapıyor ki, mesai saatlerinde bu kadar rahat çıkabiliyor, kıyafetini değiştirebiliyor, motoruna atlayıp kızların peşine düşebiliyor, yalnız olduklarını keşfedebiliyor ve sonunda iğrenç emellerine ulaşabiliyor?
Nihayetinde de kıyafet değiştirip, belki banyo da yapıp görevinin başına dönüyor!
Bu işler bir “şipşakçı”nın bile kaç saatini alır.
Bu kadar süre ortadan kaybolan birine kimse, “Neredesin?” diye soru sormaz mı?
Bir değil, 2 değil!
* * *
Üstatlardan
Nice insanlar
gördüm üstünde elbise yok, nice elbiseler gördüm içinde insan yok.
Mevlana
* * *
Umuda Çağrı...
Hayallerim gibi muhteşem,
Gururum gibi vakur,
Duygularım gibi berrak,
Sevgilerim gibi fedakâr,
Bir tek sen kaldın umudum...
Ne olur gel.
Sakın parçalanma, bütün gel,
Yağmur gibi bulutlara tutun gel...
Seyfeddin Karahocagil
Önceki Yazılar