ALLAH VE TANRILAR...

Özgür DENİZ - 29.04.2017

Ben, Peygamberin getirdiği Kur'an'da anlatılan ve bizi yaratan Allah'a inanıyorum; dünya nimetlerine erişmek için bizlerce yaratılan Tanrı'lara değil. Ben, inandığım Allah'ı seviyorum ve korkmuyorum O'ndan. Çünkü O, beni seviyor ve anlıyor ve O'nunla istediğim gibi konuşabiliyorum. Ama yarattığınız Tanrı'lardan çok korkuyorum ey insançocukları. Çünkü korkularınızla yaratıyorsunuz onları ve korkularınızla kontrol ediliyorsunuz onlar tarafından. Yaratan Allah'ı biliyorum ama yaratılan Tanrı'ları bilmiyorum. Yaratan Allah'ın bir tek Peygamberi ve tek bir kitabı oluyor ama yaratılan Tanrı'ların ise sürüyle sahte peygamberleri kol geziyor yeryüzünde ve her birinin elinde bir kitap bulunuyor. Yaratılan Tanrı'larınız çok zalim ve acımasız ama yaratan Allah, adil ve merhametli. Yaratan, yarattıklarına benzemiyor ama yaratılanlar, yaratanlardan bile daha korkunç. Yaratan Allah; benzersiz, büyük, adil, ahlaklı, merhametli, doğrunun yanında, özgürlükçü, seviyor, yarattığına değer veriyor. Yaratılan Tanrı'lar ise tıpkı yaratanların kopyası hem de kötü bir kopyası, çok küçükler, yaratanlardan daha zalimler, ahlaksızlar, yalancılar, merhamet hisleri yok, yaratanlarına bile değer vermekten acizler, yanlarında zincirleri var. Yaratan Allah yarattıklarına emsalsiz nimetler vermiş, akıl vermiş, sorumluluk yüklemiş ve özgürlük lütfetmiş. Yaratılan Tanrı'lar ise nimetleri kendilerine ayırmışlar, akılları çalmışlar, sorumluluğu iptal etmişler, zincirli köle kılmışlar kendilerini yaratanları. Yaratan Allah yoksulları gözetiyor, verdiğinin paylaşılmasını emrediyor. Yaratılan Tanrı'lar ise, zalim ve acımasız kompradorların yanlarında duruyorlar ve onlara paylaşmamalarını, sürekli biriktirmelerini, biriktirdikleri ile güç elde edip, zayıfları kendileri adına yola sokmalarını emrediyorlar. İşte hep bu yüzden küçüksünüz ey insançocukları! Yarattığınız Tanrı'ları büyültüp, yaratan Allah'a asi geldiğiniz müddetçe de küçük olarak kalmaya devam edeceksiniz. Ve yaşamak nedir asla bilemeyecek, zavallı bir böcek gibi ezileceksiniz.

 

SÖZLER:

 

""Güneş eğer ışık yayamıyorsa, geceden şikayete hakkı yoktur. Aydınlık insan da böyledir. Aydınlık bir insan da, aydınlığını, eğer sözlerine, eylemlerine, tavırlarına, velhasıl hayatının tüm boyutlarına yansıtamıyorsa, umut veremiyorsa, mutlu ve güzel yarınlar için düş kurduramıyorsa, güneşli güzel günler vaat edemiyorsa şikayete hakkı yoktur. Aydınlık halkası, halkla kurduğun irtibata ama bu irtibatı nasıl kurduğuna bağlıdır. Bu sebeple, halkla, seviyeli, kaliteli ve mütevazı bir irtibat kurulmalıdır. Yoksa boş konuşmakla, kuru gürültü ile, tepeden bakmayla, toplumdan uzaklaşmayla, kitleleri tecrid etmeyle, sadece kendini haklı görmeyle, sürekli şikayet etmeyle aydınlık halkası uzamaz. Bir de halkalar birbirine sımsıkı kenetlenmiş olmalıdır ve her şartta ve koşulda bu böyle olmalıdır, hiçbir sebep ve kuvvette bu kenetlenmeyi asla çözememelidir. Güneş doğmuyorsa, suçlu, doğması için gerekeni yapmayandır. Geceyi gündüze çeviren güneş, eksiksiz ve kusursuz işlemler sonucunda ve insicamlı işleyiş sayesinde doğmakta ve karanlığı yarıp gündüzü müjdelemektedir. Hiçbir büyük iş, aleladelikler ve tesadüfler sonucunda tezahür etmez asla. Her şey sen de başlar, sen de biter! ""

 

Bendeniz

 

""Evet, sözleriniz önemli olabilir dostum! Olmalıdır da. Çünkü insan sözüdür bir yerde. Ve herkeste dinleyebilir sözünüzü ama önce hareketlerinize bakılır. Ki bendeniz öyle yaparım her zaman. Hareket yoksa söz boştur. Bu yüzden hareketlerinize dikkat ediniz. Çünkü hareketleriniz sadece sizi ilgilendirmez, düşüncelerinizin yansıması olarak görüleceğinden düşüncenizi hatta düşüncenizi etkileyen devasa düşünce sisteminizi ve o düşünce sistemine sahip milyonlarca insanı ilgilendirir. Bu sebeple sadece kendinizin kaybedip, kazanacağınızı düşünerek hareket etme gibi bir lüksünüz yok. Nihayetinde nasıl bir kayıp yaşayacağınızı unutmayın. Bütün kaybettiği zaman parça da kaybeder. Hayatta hep böyle olur ve oluyor! İnsanları hareketlerinizle etkilersiniz ancak. Ya çekersiniz ya da itersiniz. İtmeye hakkınız yok. Buna hakkınız yok dostum! İnsanlar tek tek kaybedilirler ve kazanılırlar. Lütfen dostum, hareketlerinize dikkat ediniz. Umut olun, ışık olun. Yanlış yapanı da en hafifinden uyarmayı ihmal etmeyin. Zira kimsenin, bütüne ihanete hakkı yoktur. Bu boş bir istek değildir dostum! Ve bu istek herkes içindir. Lütfen düşüncenizin temsilini iyi yapınız.""

 

Bendeniz

 

""Hey insançocuğu! Her şey sende başlamıyor mu? Sen de bitmiyor mu her şey? Niçin anlamıyorsun bunu? Türkü gibi, şiir gibi yaşamak varken, niçin ruhunu kaba maddeyle tutsak kılıyor ve ruhunun ışığını boğuyor, direnişini darbeliyor, inancını pasifleştiriyor, kaderini aklınla çizmiyorsun? Değer mi? Bırak kendini! Yaşamak güzel şey iken, niçin yaşamayı unutuyorsun ve başkalarına bırakıyorsun? Kim yaşar seni, sen kendini yaşayamazsan? Baksana bir gökyüzüne nasılda özgürlük yağdırıyor! Baksana bir doğaya nasılda barışın türküsünü söylüyor! Baksana bir toprağa nasılda mümbit, sana vermek için senden hareket bekliyor! Dinlesene ruhunun terennümlerini, duysana sana neler fısıldadığını! Niçin kendi karanlığında boğuluyorsun? Baksana her şey gülümsüyor sana, yaşamak bile! Oysa sen her şeyle zincirlemişsin kendini! Kır zincirlerini, yeninden aktive et içinde ki gücü, inan kendine! İnan ki, inancın hareket doğursun, hareketin güneş olsun ve o güneş görkemli yarınları sunsun!""

 

Bendeniz

 

""Doğruları arıyorsun doğru mu? Doğru ve doğruları buluyorsun, biliyorsun ama niçin yaşamıyorsun? Böyle olunca doğruların varlığı ne ifade eder? Doğrulara ulaşıyorsan, bildiğin yanlışları terketmeli değil misin? Doğruları yaşayarak egemen kılabilir ve doğru insanların çoğalmasını sağlayabilirsin, doğruların edebiyatını yaparak değil. Sen kendine inancını yitirmişsin. Sen bitmişsin. Sen tükenmişsin. Ölmüşsün sen insançocuğu! Nasıl mutlu yarınlara kavuşacaksın, bulduğun ve bildiğin doğruları yaşamazsan? Seni mahveden bu değil mi? Hayır, doğru şuysa, yaşasana şunu. Dönüp durmasana! Kararını verdiysen ve doğru verdiysen, verdiğin yönde uygulasana kararını. İçin kıpır kıpır değil mi yaşamaktan yana? Öyle olsunya, zor mu bu? Böyle olmayınca ne oluyor? Özünü değiştirmeyen ama hep kabuk değiştirerek her daim mevcudiyetini muhafaza etmeyi beceren ve başaran egemen burjuvazinin kıskacında böcek gibi eziliyorsun. Yaşamak diye bir şey olmuyor. Ömrün sürünmekle geçiyor. Gökten güneş yağıyor ama sen bir türlü aydınlığından nasipdar olamıyorsun. Çünkü çarkın içinde eziliyorsun ve sen de ezmek istiyorsun, çarkın adil dönmesi için doğru olmayı tercih etmiyorsun. İşte sen busun insançocuğu! Yani yaşamayı hak etmiyorsun, çünkü hak etmek için hiçbir şey yapmıyorsun.""

 

Bendeniz

 

""Aldatılıyor musun? Uyutuluyor musun? Güdülüyor musun? Sömürülüyor musun? Yaşamın lezzetlerinden mahrum kalıyor musun? Hakkını alamıyor musun? Saygı görmüyor musun? Sevilmiyor musun? Kompradorların kölesi misin? Kim sorumlu bunlardan? Ben mi sorumluyum? İnsan mısın? İnsanım diyorsan şikâyete hakkın yok. İnsanım diyorsan, sorunlarını çözecek tüm yetilere sahipsin. Sadece insan olduğunun farkında olman ve insan gibi yaşaman yeter bunun için.""

 

Bendeniz

 

‘’’’Tabiatta ki edebiyatı göreceksin, felsefeyi anlayacaksın, sanatı sezeceksin, türküyü dinleyeceksin, şiiri okuyacaksın. Gökyüzüne bir defa baksana dostum. Hadi be dostum! Anlayacaksın! Hayal kuracaksın be dostum! Hayalin yoksa nasıl koşacaksın? Yapacaksın bunları dostum! Yapmalısın bunları dostum! Bilincin uyanacak, sen uyanacaksın. Uyanacak ve ışık gibi parlayacaksın. Güneşi kalbinde doğuracaksın ve güneşe aklınla uzanacaksın. Birey olacaksın! İradeni kendi ellerine alacaksın. Kararını özgür iradenle verecek, kaderini verilen akılla çizeceksin. Kabul et dostum; yanılgılar içindesin, yanlışlar içindesin, debeleniyorsun. Bilincin uykuda, sen uykudasın. Aldanıyorsun! Aldanmayacaksın dostum! Özleyeceksin, seveceksin dostum! Yoksa nasıl varolabilirsin? Nasıl direnç bulabilirsin kendinde? Hayat senin dostum! Yaşayacak sensin. Ah be dostum! Oku, oku, oku, lütfen oku dostum! Bilincin aydınlansın ve aydınlanan bilincin hayatı aydınlatsın, aydınlanan hayat sana doğruları anlatsın. Hadi be dostum!’’’’

 

Bendeniz 

 

‘’’’İradesi kendi ellerinde olmayan, kendi aklını kullanarak karar verebilme sorumluluğu taşıyamayan ve öngörüsüz olan birinden hiçbir şey bekleyemezsiniz. Çünkü o düğmeyle yönlendirilen biyonik bir robottur.’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Bazı şeyleri daha derinden anlayabilmek ve hissedebilmek için, dinden beslenen düşüncelerinizi ve dinsizlikten beslenen düşüncelerinizi bir kenara bırakın ve çırılçıplak bir insan olarak bakın olaylara. Çünkü peşin düşünceler, önkoşullanma yaratırlar ve olaylara bakışınızı önyargıyla darbeleyip sizi yanıltabilirler ve sizi yanlış yapmaya yahut yapılan bir yanlışı kabullenmeye sevkedebilirler.’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Duygusal kopuşlar; en acı, en ağır, en keskin kopuşlardır. Çünkü ruhun, ruha ihanetinin sonucudur.’’’’

 

Bendeniz

 

EKSTRA SÖZLER:

 

‘’’’Nasıl şarkı söyleyebilirsin, ağzın ekmek doluysa?

Dua etmek için elini nasıl kaldıracaksın, avuçların altın doluysa?’’’’

 

Halil Cibran

 

‘’’’Bana: ‘-Doğru düşünüyorsun ama bunları söyleme!’ Diyen adam, adeta namussuzluk tavsiye ediyor demektir ama o aptal adam bunun farkında değildir.’’’’

 

Sabahattin Ali

 

""Eğer insanları, düşündüklerine inandırırsanız, sizi severler. Gerçekten düşündürürseniz, sizden nefret ederler.""

 

Don Marquis

 

""Ne gülüyorsun deli gibi?" Deriz ya, aslında psikolojik problemi olanların %90'ı somurtur. Aklınızda hiçbir şey yoksa gülümseyin, herkes "Ne düşünüyorsunuz?" Diye merak eder. Gülümsemek zeka belirtisidir.""

 

Ahmet Şerif İzgören

 

""Kendi sevdasına düşmüş biri olarak ölmek istemiyorum.""

 

İsmet Özel

 

""Alışkanlık zincirleri önce hiç hissedilmeyecek kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olur.""

 

Arthur Schopenhauer

 

""Şüphe etmek, düşünmektir.""

 

Descartes

 

""Kur'an'da "sabretmek" kötülüğe katlanmak, haksızlığı sineye çekmek değil; kötülüğe ayak diremek, haksızlığa karşı koymak anlamına gelir.""

 

Dücane Cündioğlu

 

“"Ben olsam Müslüman Doğudaki tüm mekteplere ‘eleştirel düşünme’ dersleri koyardım. Batı’nın aksine, Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur.”"

 

Aliya İzzetbegoviç

 

""Kendi mutluluklarını, başkalarının mutsuzlukları üzerine inşa edenler, en tehlikeli kişilerdir.""

 

T.S Eliot

 

""Çok tesbih çekenlerden ziyade, ümitsizlik ile yıpranan yetimin yüzünü ümit ile güldürenler affedilecek.""

 

Nurettin Topçu

 

""-İsyan olmasından korkmuyor musun?

-Hayır. Her zaman fakirlerin yarısını, diğer yarısını öldürmeleri için kiralayabilirsin.""

 

Gangs of New York Filminden Bir Replik

 

""Aldanışımızdan, yanlışa ve yalana maruz bırakılışımızdan ve güdülüşümüzden biz sorumluyuz.""

 

İsmet Özel

 

""Zalimlerin çarkı, cahillerin çalışmayan kafalarıyla döner.""

 

Victor Hugo

 

""İyice bilin ki, bir değil bin kez ölmem gerekse de, doğru bildiğimi söylemekten vazgeçmeyeceğim.""

 

Sokrates'in Savunması

 

""Bilgeliğin, ak saçların bilgeliği olsun;

Fakat kalbin, masum çocukların kalbi olsun.""

 

Friedrich Schiller

 

""Her yandan düşünmeyin itaat edin diyenlerin seslerini işitiyorum. Aydınlanma; kişinin kendi aklını kullanmaya cüret etmesidir.""

 

İmmanuel Kant

 

""Düşünceleriniz neyse hayatınızda odur. Hayatınızın yönünü, gidişatını değiştirmek istiyorsanız, düşüncelerinizi değiştiriniz.""

 

Shakespeare

 

İNSANLAR VE HAYVANLAR

 

Dünyamızda canlılar içinde en etkin olan üç varlık var. İki ayaklı insan, dört ayaklı hayvan, kanatlı uçan kuş.

Yaşamın çoğu alanında insanlar başkasını tanımlarken ya da kendisinin tanımlanmasında bazı hayvan isimleri kullanır. Ya kızar kızdırılır, ya da sevinir sevindirir. Hayvan türü, bu tanımlamada önemlidir?

Bunun yanında insan doğası itibariyle ya kendi cinsinden ya hayvanlardan derste alır.

Dişi aslan

Hayvanlar bir gün, Kim daha çok çocuk doğurabilir? Diye çekişmeye başlarlar. Hep birlikte dişi aslana gidip danışırlar.

Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun, diye sorarlar aslana. Bir, diye yanıtlar dişi aslan. Fakat ben aslan doğururum.

 

Dersimiz; Nitelik nicelikten önemlidir.

 

Yengeç ile annesi

Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum? Diye sorar anne yengeç çocuğuna. Düzgün yürüsene, der.

-Pekâlâ anne, der çocuk.

-Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim.

 

Dersimiz: hareketler sözlerden önde gelir.

 

Aslan, Koyun, Sırtlan ve Tilki

Aslanın biri, bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorar.

Eve, diye yanıtlar koyun. Aslan bu yanıta kızar ve koyunu oracıkta parçalar.

Daha sonra Sırtlana seslenip yanına çağırır, ona da aynı soruyu sorar.

Hayır, diye yanıtlar sırtlan korkudan. Ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz.

Sıra tilkiye gelmiştir. Aynı soruyu tilkiye de sorar. Tilkinin yanıtı şöyle olur;

-Üzgünüm, üşütmüşüm biraz, o yüzden burnum koku almıyor.

 

Dersimiz: akıllı kişi tehlikeli durumlarda konuşmaz.

 

Kazlar ve Turnalar

Kazlar ve turnalar, bir gün aynı tarlada yiyecek ararlarken birden yanlarına yaklaşmaya çalışan avcıyı fark ederler. Turnalar daha çevik ve hafif oldukları için hemen uçarlar. Oysa kazlar ağır hareket ettikleri için avcıdan kurtulamazlar.

 

Dersimiz: yakalananlar her zaman suçlu olanlar değildir.

 

Hasta geyik

Yaşlı bir geyik hasta düşer ve daha rahat otlayabilmek için güzel otlarla dolu bir çalılıkta yaşamaya başlar. Her hayvanla iyi geçindiği için pek çok hayvan sık sık geyiğin ziyaretine gelir.

Zamanla her gelen hayvan bu güzel otlardan tatmaya başlayınca, kısa süre sonra tüm otlar biter. Geyik hastalıktan kurtulur ama yiyecek hiçbir şey kalmadığı için bir süre sonra açlıktan ölür.

 

Dersimiz: Bazen iyi şeyler paylaşıldıkça bitebilir, elimizdekinin değerini bilelim.

 

Farelerin toplantısı

Bir gün fareler bir araya gelirler ve başlarına musallat olan bir kediden kurtulma planları yaparlar. Pek çok fikir öne sürülür. Hiç biri kabul görmez.

En sonunda genç bir fare kedinin boynuna bir çan asmayı önerir. Böylece kedi kendilerine yaklaşırken, farkına varacak ve kaçabileceklerdir. Bu öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır.

Bu arada, bir köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa kalkar ve bu önerinin çok zekice olduğunu, başarılı olacağından hiç kuşkusu olmadığını belirtir. Fakat, der. Kafamı bir soru kurcalıyor. Aramızdan kim kedinin boynuna çan asacak?

 

Dersimiz; İyi plan yapmak ayrı, o planı gerçekleştirmek ayrıdır.

 

İnsanlar İnsan olduğunu:

Çocukken; Masal'lardan,

Büyüyünce; Kitap'lardan,

İhtiyarlayınca da arkalarında kalan yaşamlarından öğrenirler.

Aydınlar, siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler topluma borçludurlar. Bir işin ne olduğunu, nasıl yapılabileceğini biliyorken bir başkasının yapamadığını görüp susmaları kendilerini yetiştiren o topluma ve insanlığa ihanettir.

Tarih; haini de kahramanı da yazar.

 

Günün Sözü: Okumayan, düşünmeyen, ders almayan insanın zararı büyük olur.

 

Nurullah AYDIN-17 Nisan 2017-ANKARA

Tarih: 29.04.2017 Okunma: 768

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?