Dost der üstad İsmet Özel, yanında, içinizi tüm
doğallığınızla dökebildiğiniz yani yüksek sesle düşünebildiğiniz yani yanında
gerçekten hür olduğunuz kişidir. Ne güzel tarif etmiş üstad dostu, gerçekten
gerçek bir dost ancak bu karaktere sahip olandır. Eğer yanında yüksek sesle
düşünemiyorsanız bir kişinin, o kişi asla dostunuz değildir, isteseniz de
olamaz. Çünkü dost, sizi, olduğunuz gibi kabullenendir ve sizi her halinizle
beğenen, sahiplenendir. Dinler; yanlışsanız yüzünüze söyler, doğruysanız
doğrunuza kuvvet olur ama sizi asla yargılamaz, size asla ihanet etmez. Çünkü
sizin sağlam yüreğinizdir böyle bir dost için önemli olan, sizin yaşam
tarzınız, felsefeniz değildir. Ki zaten öyle değil midir, dostunuz size ihanet
etmiyorsa, onun yaşam tarzından ve felsefesinden size ne? Anlatın dinlesin,
anlatsın dinleyin. Katılırsanız katılırsınız, katılmazsa katılmaz. Ne güzeldir
böyle bir dost olabilmek ve böyle bir dost bulabilmek. Selam olsun hakiki ve
hakikatli dostlara!
SÖZLER:
‘’’’Zaman değirmeni, içine atılan maddeyi sessizce
öğütür, sen; öğütülen maddeye değil, o maddenin nasıl çıktığına ve ne işe
yaradığına bak.’’’’
Bendeniz
‘’’’Gönül toprağımızda yeşerttiğimiz çiçekler solmasın,
hayaller, sevdalar, aşklar, umutlar, düşler zehir olmasın be hayat! Kan kusup,
kızılcık şerbeti içsekte, inancımız ölmesin be hayat!’’’’
Bendeniz
""Birinin yüzüne, yanlışını, hatasını,
günahını, kötülüğünü söylediğinizde ne oluyor? Eğer gücü varsa, seni kafasına
yazıyor ve sana kötülük yapıyor, hakkını gasp ediyor, hayatı sana zehir etmeye
çalışıyor. Eğer gücü yoksa, yine seni kafasına yazıyor, sana kötülük etmeye
çalışıyor, seninle bağını koparıyor ve artık her yerde senin aleyhine konuşmaya
başlıyor. Şimdi bunu yapan, insan öyle mi? Vallahi hayvan bile değil. Haydi,
yüreğiniz yetiyorsa, mutlak ve muhakkak hakikate göre, hayatın katı bir gerçeği
olan bu düşünceyi yalanlayın, yanlışlayın! Hayatın ve hakikatin doğruladığını,
siz yalanlayacaksınız öyle mi? Hadi ordan!""
Bendeniz
""İnsan, ıstıraptan oluşmuş. Istıraplar
sessizce yaşandığından, görünmediğinden, sanki yaşanmıyormuş gibi geliyor,
yokmuş gibi. Sevinçler ise sesli yaşandığından hep varmış gibiler ama yoklar.
Çünkü sevinçler de ıstıraplarla kuşatılmış. Hep ıstıraplar galip geliyor
aslında, biz kendimizi kandırıyoruz sadece. Garip bi dünya, karmaşık! Belki de
bir kaç umuttur bize sevinçleri fısıldayan. Umut mu? Basit bir avuntu gibi bir
şey.""
Bendeniz
""Dünyadaki en güzel üç kadın: Annem, gölgesi
ve aynadaki yansıması.""
Halil
Cibran
""Önce hastalığı, ardından tedavisini buldular.
Önce düşmanlığı yarattılar, ardından kardeşliğin ve insani değerlerin iyi birer
savunucusu oldular. Suç, beraberinde adaleti ve yasaları getirdi; adalet ise,
giyotini!""
Dostoyevski
""Türkiye'de insanlar, insan olmayı değil,
zengin olmayı seçtiler.""
İsmet
Özel
""Bildiğim bir şey varsa, gökyüzünde ki bir
kuşu köşeye sıkıştıramazsın.""
Murat
Menteş
""Anne ne olur, eksilme hiç
başımızdan.""
Cahit
Zarifoğlu
""Anne öldü mü çocuk
Bahçenin en yalnız köşesinde
Elinde siyah bir çubuk
Ağzında küçük bir leke
Çocuk öldü mü güneş
Simsiyah görünür gözüne
Elinde bir ip nereye
Bilmez bağlayacağını anne
Kaçar herkesten
Durmaz bir yerde
Anne ölünce çocuk
Çocuk ölünce anne""
Sezai
KARAKOÇ
''''Sorgulanmamış bir hayat, yaşanmaya değmez.''''
Sokrates
"’’Sıradan insanların huzurlu olmalarının nedeni,
düşüncelerinin olmamasıdır, onlar düşüncelerinin olduğunu söylerler ama
düşüncenin uğruna bedel ödenecek bir şey olduğunu bilmediklerinden böyle
söylerler."’’
Romain
Rolland