Böyle bir dünyaya doğmanı
aslında hiç istemem yavrum ama kaderde varsa ve doğacaksan, doğduğun gibi temiz
yaşamanı ve yaşadığın gibi temiz veda etmeni isterim. Bunun ilk ve temel şartı
da; adil olmandır. Adaletten asla ayrılma yavrum! Çünkü insanlığın, insanca
yaşamanın ve varolmanın ve insanca yaşatmanın mutlak önkoşuludur adalet.
Adaletsizliğin sızısı çok ağırdır yavrum! Gövdeni ortaya koyarsın, gözyaşı
dökersin, alınteri akıtırsın, emek sarf edersin ama hakkını alamazsın ve bu
yüzden yüreğin hep acır, yanar, kavrulur. Bu sızıyı tarif edemem yavrum! Bu
dünya insanca yaşamak isteyenler için gerçek bir cehennemdir, bu da başka bir
gerçektir. Tabi insanca yaşamayı başarabilirsen ne mutlu sana. Bu dünya çok
zordur, zalimdir ve aldatıcıdır yavrum! İnsanca yaşamak çok zordur bu dünyada! Haksızlık
ve zulüm cehennemidir burası, karanlıktır. Bir arena gibi düşün, güçsüzler
nasıl var olsunlar? Güçsüzlerin canlarından başka verebilecekleri hiçbir
şeyleri yoktur unutma. Güçsüzleri güldürecek, yaşatacak ve onlara yaşama
sevincini tattıracak yegâne şeydir adalet. İçinde ki insanları hiç sorma, çok
azı haricinde kahpedir, şerefini düşürmüş ve insanlığını yerlerde süründürenlerden
teşekkül etmektedir. İnsan diyorum da, lafın gelişi öyle diyorum, yoksa insan
demeye bin şahit ister. Çıkarcıdırlar, riyakârdırlar, sahtekârdırlar,
korkaktırlar ve korkaklıkları kölelikleridir. Biliyor musun yavrum, bu dünyada
en büyük korkum daima sen oldun, bir dünyaya baktım, bir insanları izledim ve
senin nasıl bir kâbusa uyanacağını tasavvur ve tahayyül edip kaderine ağladım.
İşte bu yüzdendir bu dünyaya doğmanı hiç istemem, çünkü ben olmadığım
zamanlarda ne tür acılarla baş başa kalacaksın ve acılarla nasıl başa
çıkacaksın bilemiyorum ve bunu hissettikçe kahroluyorum. Ben bir şekilde
alıştım! Ya sen nasıl alışırsın, alışabilir misin yavrum? Çünkü çok pis bir
dünyaya gözlerini açacaksın, kaderde varsa. Belki yarınlar çok güzel olacaktır
ha yavrum ama ben yaşadığım günlerden söz ediyorum elbette. Kimseye düşman
olmamanı ama hakikatle ölümüne yoldaş olmanı isterim. Elbette yalana, hayına,
çıyana düşman olmalısın ama onlara da adaletle muamele etmelisin. Çünkü zalime
en büyük ceza, ona adil davranmak olacaktır bilmelisin. Sağlam dostlar bulmanı,
sağlam ve sağlıklı dostluklar kurmanı umarım. Hiçbir zaman kuru laflara itibar
etmemeni, her zaman için eylenene bakmanı öneririm. Elbette bunun büyük ve acı
bedelleri olacaktır ama böyle yaşamaktan başka da tercihin, çaren olmayacaktır.
Çünkü insanca, namusluca yaşamanın yegâne yolu budur. Hürriyete sevdalı olmanı,
adalet için var olmanı ve kavga vermeni, ahlak yasalarına bağlı kalmanı,
zalimin suratına hakikati insanca haykıracak yüreğe ve cesarete sahip olmanı
isterim. Herkesi, her sözü dinlemeni, anlamanı ve sonunda doğru olana uymanı beklerim.
Yargılamadan önce dinleyip, anlaman, senin şahsiyetinin tezahürü anlamına
gelecektir. İnsanları kendin tanı yavrum! Çünkü bu dünya da iyi az, kötü çok
olduğu için, kötülerde iyileri hep kötü tanıtacakları için, insanları kendin
tanımazsan hep yanılırsın ve yanlış yaparsın. Kendinden bilirsin, seversin ama
kendinden olursun. Kendinden bilmezsin, kaçarsın ama aslında kendini bulacağın
yer; kaçtığındır. Bir kere yanlış yapmaya gör, arkası hep yanlış gelecektir. Bil
ki hakikat için mevcudiyetinden feragat etmek, kendini feda etmek değil,
varoluşuna anlam kazandırmak olacaktır. Varolman, tamamen kendi vereceğin
kavgana bağlıdır. Bu yüzden hep hakikatle olmanı, sözünü asla esirgememeni
dilerim. Bu uğurda çok şeyini kaybedecek olsan da. Ki, muhakkak kaybedeceksin,
zira bu dünyada hakikati sevmezler yavrum, hakikatli olanı ise daima düşman
bilirler! Çünkü hakikate yüreği ve cesareti olmayanların dünyasıdır bu dünya.
Bu dünya; ucuz, basit, sığ ve çıkarcı insanların güldüğü; namuslu, dürüst,
hakikatli insanların ise ağlamadığı bir günün olmadığı bir dünyadır. Bu yüzden
bunu bil ve ona göre davran. Hiçbir zaman ezenlerden yana olma, daima
ezilenlerin yanında bulun. Çıktığın yolda insanca yürü ve yürüdüğün yoldan asla
pişman olma. Açılan yollardan da yürüme. Yeni yollar bul ve bulduğun yollarda
izini bırak. Kimsenin namusuna göz dikme. Kimsenin malına el uzatma. Mazlumun
hakkını almak için savaşmaktan da geri durma. Paylaşmaktan asla imtina etme ve
uzak durma. Helalden hiçbir şartta ve koşulda ayrılma. Sevmekten korkma! Sevgi
yaratıcıdır yavrum! Ter, kan, yaş akıtarak maişetini idame ettirmeye gayret
edenlere saygı duy ve onların emeklerini asla gasp etme. Bir gücün olursa, bir
makama sahip olursan, insanları asla ve kata ezme, onların gönüllerini
yaralama. Senin yüzünden tek bir insançocuğu eziklik hissetmesin, yuvasına acı
içinde dönmesin. Hiçbir kimsenin yaşama sevincini çalma ve çalınmasına imkân
tanıma, müsaade etme, gücün kifayet ederse şayet. Hiçbir mazlumun başını ezme,
bilakis mazlumlar başlarını hep dik tutsunlar diye kavga ver. Sana belki
mülkiyet bırakamam, bunun için bana kızgın olabilirsin ama mülkiyetle aram hiç
iyi olmadı ki, aramın iyi olduğu şeyle de mutluluk bulmadım, belki de mutluluğu
hiç aramadım ama sana şerefle süslenmiş bir ömür bırakacağıma inanıyorum.
Adalet için savaştım ömrüm boyunca, sen gerekirse adalet için öl yavrum! Çünkü
adaleti asla bulamayacaksın bu dünyada. Rahatlığa alışma yavrum! Çünkü
rahatlığına göz koyacak ve kene gibi yapışacak çok asalakla karşılaşacaksın. Bu
yüzden zorluklarla yaşamayı ve başa çıkmayı öğren yavrum! Bil ki, önemli olan verebilmektir,
yanında olana da, senden uzakta bulunana da. İnsanlara yardım etmek şiarın
olsun, çünkü ancak böyle yaparak gerçek kişiliğine erişebilirsin. Büyürsün ve
değer kazanırsın. Birilerinin sana değer vermesi değildir önemli olan, senin
değerli olmandır. Asla asalak gibi yaşamayı kabul etme. Kavgası kutsallaştırır
insanı ve ancak hayatı bu şekilde hak eder insan. Böyle olursan ve böyle
çoğalırsa insan, yarınla mutlaka güzel olur yavrum! Söylediklerim sana
umutsuzluk aşılamak anlamına gelmemelidir. Umutsuzluğu, içinde ki inanç yok
edecektir ve umut tohumlarını daima diri tutacaktır. Sadece kendini zor
şartlara hazırla ve içinde bulunduğun dünyayı ve o dünyanın içinde yaşayan ve
insan olduğunu sanan canlıyı tanı diye söylüyorum tüm bunları. Belki de yarınlar
çok güzel olacak canım yavrum! İnancını asla kaybetme, umudunu daima diri tut
ve kavgadan asla kaçma!
SÖZLER:
‘’’’İyi ki İslam’ı
Müslümanlardan değilde Kur’an’dan öğrenmişim. Yoksa Müslüman olmazdım.’’’’
Yusuf İslam
‘’’’İbadet yapıyoruz diye
kendimizi temize çıkarıyoruz. Eğer ibadetimiz bizi toplumsal alanda şerefli bir
yaşama yönlendirmiyorsa, yaptığımız ibadet bizi temize çıkarmaz bayım. Kahir
ekseriyetle bunu yapıyoruz, en azından algımız, bakışımız böyle. Öyleyse algımız
değişmelidir. Böyle olunca da nice ahlaksızlıklarımızı gözümüz görmüyor,
kafamız algılamıyor, kalbimiz hissetmiyor. Bunun sonucunda da en büyük zararı
nereye verdiğimizi herhalde biliyoruzdur, bu bilince sahibizdir, gerçi hiç
sanmıyorum gerçeği konuşmak icap ediyorsa ama biliyoruz varsayalım. Hakikat bu,
kimse kusura bakmasın, isterseniz bakabilirsiniz, umurumda bile değil. Adam
olacağız kardeşim adam. İbadet yapıyoruz diye kendimizi temize çıkarabilir
miyiz? Şereflice müzakere edelim. Allah’a inanıyorsak ve inandığımız Allah’ı
sevip, inandığımız Allah’tan korkuyorsak şereflice müzakere edelim. Kızmaya
gerek yok. Hayır bayım, ibadet yapıyoruz diye temiz sayılmayız. İbadetimiz bizi
kötülüklerden alıkoymuyorsa temiziz diyemeyiz ve ibadetimizin de kusursuz
olduğunu söyleyemeyiz. İbadet boyutunda ufak kusurları olan bir insan; eğer
düzenbaz değilse, eğer saygısız değilse, eğer dili kirli değilse, eğer sevgisiz
değilse, eğer seviyesiz değilse, eğer riyakâr değilse, eğer haram yemiyorsa,
eğer hak yemiyorsa, eğer yalancı değilse, eğer emek gasp etmiyorsa, eğer alçak
değilse, eğer yalaka değilse, eğer müfteri değilse, eğer müfsit değilse, eğer
fitneci değilse, eğer gammaz değilse, eğer hasid değilse, kusura bakmayalım ama
ibadetinde istikamet sahibi olduğu iddiasında olupta bu ahlaksızlıkları ya da
bu ahlaksızlıklardan çoğunu ya da bazılarını yapanlardan daha haysiyetli ve
namusludur. Kusura bakmayalım gerçek budur. Bunları görmeyipte, ibadette ki
ufak kusurlara takılmak en büyük ahlaksızlıktır. Önce kendimize bakmalıyız her
birimiz. Bana kızabilirsiniz. Umurumda bile değil. Hakikati ifade ediyorum.
Zaten ahlaklı insan böyle bir şey yapmaz. Ahlaklı ise bir insan ve ibadetini
namusluca yapıyorsa hakikatin izharından gocunmaz ve hakikati izhar edene de
kızıp, kin duymaz. İnsanlar da hakikatten soğuyorlarsa elbette bir sebebi
vardır. Önce hakikati yaşamak, taşımak, duyurmak derdinde olanlar kendilerine
bakmalıdırlar, sonra da hakikatten insanların niçin soğuduğunu
sorgulamalıdırlar. Kendine hiç bakma, kendini hiç sigaya çekme, kendini hep
haklı gör, sonra da insanları suçla. Böyle bir ahlaksızlık olmaz bayım. Lütfen
biraz ciddiyet, samimiyet, dürüstlük.’’’’
Bendeniz
""Herşey o kadar
karışmış ve birbirine girmiş ki bu dünyada, sadeleştirip çözmek ve anlamak
kabil görünmüyor. Ve insan da o kadar bozulmuş ve her biri birbirine o kadar
benzemiş ki ayırıp iyisini bulmak kolay değil. İşte bu yüzden kaotik bir
hayatın içinde, tektip insanların arasındayız ve böylesi durumlarda varoluşsal
bir seçim yapmak çok zor.""
Bendeniz
""Niye seçtiğimiz
hayatı tam anlamıyla yaşayamayız? Biz mi hayatımızı yoksa hayat mı bizi
seçiyor? Niye her seçimde bir taraftan yoksunluk yaşanıyor? Niye içimizde ukde
kalıyor illa? Yoksa seçtiğimiz bir şeyi, seçiyoruz sanıyoruz ama seçemiyoruz da
bizim adımıza seçiliyor da o yüzden mi yaşayamıyoruz? Niye seçimimizi
seçtiğimiz şeyi seçtiğimiz sebebine göre yaşayamıyoruz?""
Bendeniz
""Yaşadığım gibi
mi devam etmeliyim yoksa değiştirmek zorunda mıyım yaşamı mı? Niye böyle
hissediyorum? Nedir bu duyguyu içimde uyandıran? Yoksa yaşamadığımı mı
düşünüyorum? Yaşamak nedir? İşte bunu gerçekten merak ediyorum ve sorguluyorum.
Yaşıyor muyum? Yaşamak nediri cevaplamadan cevaplayamam ki bunu. Herkesin bir
cevabı vardır öyleya ya da herkes bir cevabı olduğunu sanır yaşamanın ne demek
olduğunu anlamadan. Yaşadığımı hissetmeden yaşamı sorgulayarak ölüp gideceğim
galiba ve hiç öğrenemeyeceğim.""
Bendeniz
""Düşünmek
tehlikeli midir? Niye tehlikelidir? Bile bile tehlikeye mi atıyoruz kendimizi?
Niye böyle yapıyoruz? Niye düşünmemiz isteniyor öyleyse ve niye düşününce
tehlikeyle kuşatılıyoruz? Tehlikeye düşmemiz mi isteniyor? Düşünmemek emniyette
olmak mıdır? Emniyette olanlara mı bakmalıdır bunun için? Peki kimler
kendilerini emniyette hissetmektedirler? Mutluluk nedir? Kimdir mutlu olan?
Zihni aktif olmayanlar mı? Yığınlar mı? Aklını ve kalbini henüz sahiplenmemiş
çocuklar mı? Bunlar gerçekten hem emniyettedirler hem de mutlu mudurlar? İnsan
iğrençleşmiş!""
Bendeniz
""Farzet ki, yeni
doğmuş bir insançocuğuyum. Kalbim ve beynim, sonradan ulaşacağım müşahhas
verilere altyapı teşkil edecek olan ve yüklenmiş bulunan mücerret temel veriler
dışında boş. Sadece bir insançocuğuyum ama sadece, başka hiçbir şey değil.
Yaşam deneyimim olmayan, dokunamadığım, görmediğim, tanıyıp bilmediğim bir
alemden; tanıyıp bileceğim, görüp dokunabileceğim ve yaşam deneyimi edineceğim
bir dünyaya gelmişim. Bir yabancıyım. Yeniden algılıyorum, yeniden tanıyorum,
yeniden anlıyorum, yeniden kavrıyorum ve yeniden yorumluyorum, öğreniyorum her
şeyi ama her şeyi. Emekleye emekleye büyüyorum. Duya duya, göre göre, bile
bile, hissede hissede oluyorum. Yeniden yapıyorum kendimi.""
Bendeniz
‘’’’İsminin yeryüzüne
kazınmasına değil, gökyüzüne yazılmasına bak. İşte o zaman sonsuza kadar
yaşayacaksın! Yerin karanlığı yutucudur, göğün aydınlığında daima
parlayacaksın!’’’’
Bendeniz