Ramazan Bayramına doğru, hoş olmayan işler…

Hüseyin ŞİNASİ - 21.06.2017

            Ramazan Bayramına doğru, hoş olmayan işler…

 

Ramazan, oruçtur, duadır, hayır ve yardımlaşmada bitmeyen bir yarıştır. Yaz olsun kış olsun ramazan diğer zamanların hepsinden başkadır. Gecenin seher vaktinde uyanıp, sahur yapmalar, gündüz 17-18 saat yemeden içmeden, açlığa ve susuzluğa katlanmalar, akşam vakti sofrada ezan okunmasını, top atılmasını beklemeler, ezanla birlikte besmeleyle bir barak suya, bir zeytin tanesine veya hurmaya uzanıvermektir. Ramazan yardımlaşmadır. Paylaşmadır. Sevgidir, hoşgörüdür. Duadır. Elleri sema açıp gönülden yakarış, günahlardan arınma, kötülüklerden kaçıştır.

 

“Ey iman edenler! Allah’a kaşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”

 

“Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara Suresi 183-184. Ayetler)

 

Ramazan ayının son günlerine yaklaştığımız şu günlerde,  “bin aydan daha değerli ve daha hayırlı bir gece” olarak kabul edilen Kadir Gecesine ulaşabilmenin derin hazzı ve mutluluğu içindeyiz. Bu vesile ile en derin sevgi, saygı ve hürmetle ellerimizi açacak, yalvarışlarda, yakarışlarda bulunacağız. Günahlarımıza tövbe edecek, af dileyeceğiz Cenabı-ı Allah’tan.

 

Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu sene de, değişik camilerde teravih namazı eda etmeye çalıştık. Anamur’un belli başlı camilerinden olan Merkez Camiinde, Göktaş Camiinde ve Akdeniz Camiinde ve Otogar Camiinde pek fazla kalabalık bir cemaate rastlamadık. Cami ve mescitlerde teravih namazlarında ancak birkaç saf oluyor. Bu durumu emekli bir imama sorduk. “Teravih namazı farz bir namaz değil, peygamberimizin sünneti” dedi. Belki bunan dolayı teravihlere pek katılım olmuyordur. Çoğu kişi evlerinde namazlarını kılıp dinlenmeye çekiliyor olabilir. Diğer taraftan havaların ısınması, okulların tatile girmesiyle yaylaya gitmiş olmaları mümkün.

 

Fakat ramazanı bir tarafa bırakacak olursak, normal zamanlarda da insanların sekiz on sene, yirmi sene öncesi kadar camilerde cemaat ile birlikte ibadet heyecanı yaşamaktan çok uzak olduğunu, namaz konusunda, oruç konusunda, yardımlaşma konusunda insanlarda bir gevşeme, boş vermişlik havası gördüğümüzü itiraf etmemiz lazım.

 

Yapılan bir araştırmalara göre, ülkemizde insanlar bir taraftan dindarmış gibi bir görüntü sergilerken, diğer taraftan ahlaki ve insani değerlerde sarsıntılar, depremler yaşanıyor olması çok ilginç bir durum.

 

Çevremizdeki birçok insanın, dindarmış, ibadet ediyormuş gibi davranıp, gerçekte öyle olmadıkları gibi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan geri kalmış toplumlarda dini cemaat ve tarikat grupları çok etkindir. Bu grupların çoğunun batıya, küresel güçlere hizmet ettiği, maddi olarak onlardan destek aldıkları bilinen şeylerdir. Bu gidiş, dinde reform iddiası ile yanıp tutuşanların, dinler arası diyalog savunucularının, misyonerlerin işini kolaylaştırmakta, elini güçlendirmektedir. Yüzyıllardır devam etmekte olan İslam’ı asli ruh ve yapısından uzaklaştırıp, emperyalist çevrelerin yerleştirmek istediği ılımlı İslam, demokrat İslam gibi ne olduğu belirsiz bir anlayışa doğru, insanlarımız sürükleyip gidiyor. Üstelik bu saçma sapan şeyleri dinin bir gereğiymiş sağda solda savunuluyor. Bu konuda devlet yönetimine büyük görevler düşüyor. “Sapla saman birbirine karışmamalı.”

 

Eğitim, adalet, güvenlik gibi birçok alanda olduğu gibi dini kurumlara da çirkin politika bulaşmış ise, işte o zaman korkmak, düştüğümüz acıklı duruma oturup ağlamak gerekir. Hepimiz görüyor ve izliyoruz. Basın yayın organlarına yanıysan görüntüler hiç hoş değil. Ramazan ayında, orucun bir gereği olarak ortaya çıkan, iftar yemeklerinin, iftar çadırlarının, ramazan paketlerinin, ramazan şenliklerinin, çeşitli programların hangi amaçlara hizmet ettiği herkesin bildiği bir şey.

 

Tuttuğunuz oruçların, kıldığınız namazların, verdiğiniz fidye ve zekâtların, ettiğiniz duaların Cenabı-ı Allah tarafından kabul edilmesini, Ramazan Bayramının size, ailenize, yakınlarınıza ve tüm insanlığa ve İslam âlemine hayırlara vesile olmasını diliyoruz.

 

 

 

       

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tarih: 21.06.2017 Okunma: 826

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?