DOST VE FİKİR...

Özgür DENİZ - 13.07.2017

Dostlarım! Bir olgunun olaylaşma boyutunu olgunun ve olayın dip derinliklerine kadar tetkik ve tahlil edelim. Şimdi hepimiz insanız. Herbirimizin bir kafası, bir kalbi var. Kafamızda düşünce, kalbimizde duygu taşırız. Bunun gerçekliğini kesin olarak hissederiz. Doğru mu? Herkes bir yerde kendi hayatını yaşar ve kaderine, düşüncesi ve duygusu yardımıyla etkide bulunur. Doğru mu? Kaderlerimizin bir yerde birbirine eklemli olması farklı bir mevzu. Birbirimizden bazı yönlerden elbette farklıyız. Ki, bu durum varoluş kaidesi mucibincedir. Doğru mu? Benzerliklerimizde elbette olabilir ve normaldir. Doğru mu? Hiçbirimiz diğerimizin kulu da, kölesi de değil. Doğru mu? Bendeniz burada düşünce boyutuna temasta bulunacağım. Farklı düşünebiliriz ama benzerliklerimiz olabilir. Keza aynı düşünebiliriz ama farklılıklarımız olabilir. Doğru mu? Bu özelimiz midir? Doğru mu? Şimdi herhangi birimizin, herhangi birimize düşünce diktesinde bulunması normal midir? Nezaket boyutunu geçiyorum, hürriyet kaidesince bile bu kabil değildir. Doğru mu? Öyleyse dikte ettiğimiz düşüncenin, dikte edilen şahıstan geri dönmesi normal midir? Doğru mu? Bu sebeple karşımızdaki şahsa kızabilir miyiz? Bu ahlaki midir? Değildir. Doğru mu? Karşımızdaki şahıs bir insandır ve bizden farklıdır. Doğru mu? İnsana icbara lüzum yoktur, ikna dururken. Doğru mu? Öyleyse otururuz, konuşuruz, teati yaparız, ikna etmeye çalışırız, düşüncemizi beyan ederiz, kitap tavsiye edebiliriz ve tüm bunlar gayet tabiidir ve insanidir. Doğru mu? Amma velakin o insan bizden farklı düşündüğünü beyan ederse, ya da biz bunu sezersek, yahut zamana bırakır ama zaman içerisinde de bize yönelimi olmadığını fark edersek veyahut bizimle benzerlikler taşıyor olduğu halde bu benzerliklerin süreç içersinde kaybolmaya yüz tuttuğunu ihsas edersek, o insana küsmek, kin tutmak, onu düşman bellemek, ondan nefret etmek insan oluşa sığar mı? Doğru mu? Elbette bir insana düşüncelerinizi ikna yoluyla benimsetmek ya da onunla aynı düzlemde buluşmayı sağlayabilmek ne yücedir. Ama olmuyorsa da zorlamak ne kadar ahlaksızcadır ve erdemsizliktir. Bizim insanlık ödevimiz; karşımızdaki insana düşüncemizi icbar ile kabul ettirmek, kabul etmeyince de küsüp gitmek ve hatta onu düşman bellemek değildir, olamaz. Otururuz, yeriz, içeriz, konuşuruz, fikir teatisi yaparız ve yine dostça ayrılırız hatta yeniden dostça buluşuruz. Çok zıt kutuplar olsak bile, düşüncelerimizin dostluklarımıza darbe vurmasının önüne geçebiliriz. Bu bizim kafa, kalp ve ruh kalitemize bağlıdır. Ama maatteessüf hayatta olan şey bu değildir, ne acıdır ki tam tersidir. Birbirimize benzememiz mi yoksa farklılıklarımızı zenginliğimiz bilip tadını çıkarmak mı akıl karıdır ve ahlakidir? Ve dostluk, dostunu kendine kul, köle kılmak mıdır? Birbirimize motomot benziyorsak dostluk bile keyifli değildir, zevk vermez dostlarım!

 

SÖZLER:

 

""Bütün büyük düşünceler, yürürken akla gelir.""

 

Nietzsche

 

Yol değildir yaşamak,

Yolda olmaktır.

İçinde ben varsam bu yolun,

Bir anlamı vardır.

Başkaları cehennemdir,

Dikkat et!

Ve kendini yalnızca

Kendinde yok et.

Unutma!

Böyle oldun mu bulursun,

Gerçek huzuru elbet…

Yol değildir yaşamak,

Yolda olmaktır.

Her nerdeyse geçmişin,

Bir tekme savur.

Ve parçala,

Zamanla idrakına giydirilen

Deli gömleklerini bir çırpıda.

Kasketini başına örtüp

Hiç bakma etrafına.

Çek git bu diyarlardan

Ve sakın unutma,

Ancak budur yaşamak!

Ölüm göğsüne bindiğinde,

Dönüp bakma arkana.

Bu 'korkaklık, döneklik'tir, de kendine.

Yakılan gemiler aşkına

Geç tüm denizleri!

Ve unutma!

İşte ancak

budur yaşamak.

Ya yolda olmak

Ya yolda ölmek…

 

Jean Paul Sartre

 

""Ey kardeşim Hamide! Hangi şeyden dolayı özür dileyeyim? Allah için yaptığım bir amelden dolayı mı? Vallahi şayet ben Allah'ın dışında birisi için bu ameli yapmış olsaydım özür dilerdim, fakat ben Allah için yaptığım bir amelden dolayı özür dilemeyeceğim. Ey Hamide! Kesinlikle şu hususta emin ol ki, eğer benim ömrüm bitmişse idam hükmü uygulanacaktır. Yok eğer ömrüm bitmemişse idam hükmü kesinlikle uygulanamayacaktır. Benim özür dilemem, ecelimin ne bir an geriye bırakılmasına ne de bir an gecikmesine yarar sağlamayacaktır.""

 

Seyyid Kutub

 

""Türk deyince, akla, bir karakter, bir vasıf, bir duruş, bir hayatiyet, bir hayâ, bir haysiyet, bir asalet gelir. Soy, sülale, kavmî taallukat gelmez. Gelir, gelmelidir diyenler, duydukları ve hissettikleri Türk korkusundan aklını kaybedenlerdir.""

 

İsmet ÖZEL

 

""Dostum azdır diye üzülüyorsan teselliyi düşmanlarının çokluğunda arayabilirsin. Kişinin felaketi istediği sayıda (veya hiç) dosta kavuşamayışında değil, düşman olunamayacak kadar silik bir hayat çizgisi takip edişindedir.""

 

İsmet Özel

 

""-Türk genciyim- diyor, Batının bütün düşüklüklerine meftun. -Alparslan'ın torunuyum- diyor, düşmana düşmanınki kadar perişan kinle karşı koyuyor. -Yunusların varisi- olduğunu söylüyor, Hakk'a hizmet sevdasıyla benliğinden geçerek iddiasız itaata gönül vermesini bilmiyor...""

 

Nurettin Topçu

 

""Toplumu sevmezdim, çünkü sevilecek hiçbir yanları yoktu, menfaat uğruna başlarını eğmiş kitlelerdi. Kaçık ve saldırganlar arasında yaşıyorduk, derin bir uykudaydık. Bir protesto yürüyüşüydüm tek başıma!""

 

Charles Bukowski

 

"''İnsan ırkının eğitimini bugüne kadar sanki gardiyanlar ile cellatlar yönetmiş gibi görünüyor!''"

 

Friedrich Nietzsche

 

""Irkınız ve vatanınız insanlığınızdan önce geliyorsa, sizler birer ölüsünüz demektir...""

 

Piyanist

 

""Toplumun geri kalmışı, insanlarını yeteneğine göre değerlendiremeyen toplum demektir.""

 

İlber Ortaylı

Tarih: 13.07.2017 Okunma: 761

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?