YEKPARE İNSANLIĞA SESLENİYORUM!...

Özgür DENİZ - 15.10.2017

Bana maddeyle ve güçle gelmeyin. İnsani kusurlarımla gelmeyin. Dünya nimetleriyle beni vurmak istemeyin. Ben dünyadayım ama dünyada değilim. Ben dünyada dolaşıyorum ama yaşamıyorum. Bu yüzden dünya dokunamaz bana. Belki toprağa girerim ama ruhumu asla yenemezsiniz, öldüremezsiniz. Ömrüm boyunca yenilmedim dünyaya. Eğilmedim dünyanın önünde hiçbir zaman. Verdiği acılar karşısında yılmadım ve yıkılmadım. Bademada yenilmeyeceğim, eğilmeyeceğim ve yıkılmayacağım. Elbette bu dünyanın yapay yasalarına metazori uyacağım ama ruh boyutunda asla benimsemeyeceğim, o, insanı çiğneyen, ezen, sömürten ve nihayet öldüren lanet olası yasaları. Ta ki o yasalar insanlığı temel alasıya ve insanı yaşatasıya değin. Tüm insanlık birleşse bile, benden koparabileceği yegâne şey, zaten bir gün kopup gidecek olan canımdır. O da hoş gelmiştir yuvasına, hoş gidecektir yuvasından. Bana insanlıkla gelin. Bana dokunabilecek ve benim hissedeceğim yegâne şey; insanlıktır. Ben sadece insanlığı severim, sadece insanlığı. Ben makama, güce, şöhrete, servete saygı duymam asla, insanlığa saygı duyarım ve insanlığın önünde eğilirim sadece. İnsanlığın varsa sahip oldukların da değerlenir ama insanlığın yoksa sahip olduklarını kaybedince bir hayvan kadar bile değer göremezsin. Bu yüzden insan ol, sadece insan ve insanlık ilkeleriyle yaşa. Bana sadece ama sadece insanlığınızla gelin. Çünkü ben herkese insanlığımla gidiyorum. Bugüne değin, benim yüzümden acı çekmiş, benim yüzümden hakkı gasp edilmiş tek bir kişi yoktur şu yeryüzünde. Çünkü ben bu dünyaya benzerlerime acı çektirmeye gelmedim, ben kötülük tohumları ekmeye gelmedim. Elimden geliyorsa acıları azaltmaya ve iyilik tohumları ekmeye geldim. Ben uyumaya da gelmedim, uyanmaya ve uyandırabilirsem uyandırmaya geldim, zira bir gün ebediyen uyuyacağım zaten. Ben ölen şeyleri sevmem. Kendim öleceksem, ölen şeyleri sevmem kadar mantıksız bir şey olamaz. Ben ölümsüz olanı severim. Ben ruhu severim, insanlık ruhunu. Ben aldanmaya ve aldatmaya da gelmedim. Bu yüzden aklını kullanmayıp aldanan, aldatılan ve bu yolla insanlığın acı çekmesine sebep olanları de sevmem. Korkmam da ben, çünkü kaybedecek hiçbir şeye sahip olmadım, olmayacağım. Yeryüzüne kopmaz kökler salmadım. İşte bu sebeplerle yenemezsiniz beni, yenemeyeceksiniz, bana boyun eğdiremeyeceksiniz. Eğilmeyeceğim, yenilmeyeceğim, yıkılmayacağım dünyaya! Allah namerde muhtaç eylemesin, başımı dünyanın önünde eğdirmesin. Allah ile aldatanların şerrinden Allah’a sığınıyorum. Âmin.

 

SÖZLER:

 

‘’’’Zamanın, mekânın, makamın prangalarından kurtul ve sür atını sonsuzluğa son sürat diyor gönül. Üç kuruşluk dünyaya minnet etme, eğilmesin başın diyor eğilmeye değmez başlar önünde. Git düşlerinle baş başa kal, kendinle eğlen, kendinle gül, kendinle ağla, kendinle kal, kendine kal, kulun kula kul olmadığı, hiçbir şeyin kirletilmediği ve kirletilen her şeyin temizlendiği düşlerinde ki dünyaya koş diyor. Kurtul yalanlardan ve yılanlardan, yalnız, yalansız ve yılansız bir köşe bul bırakıver kendini diyor. Sökül yerden, yüksel göğe kuşlar gibi. Özgürce çırp kanatlarını. Sıkıyor bu saçma hayat. Boğuyor lüzumsuz ciddiyet. Öldürüyor samimiyetsiz suratlar. Yaşamı çalıyor aptalca bağımlılıklar. Ağır ağır ölüyorsun, yaşamın içinde yaşamayarak. Kalbin yaşamak diyor, kafan yaşamak diyor ama yaşayamıyorsun yaşayabilmenin mümkün olduğu yaşamın içinde. Bir an duyguların sonsuzluğa uçuyor, kayboluyor gibi oluyorsun, tüm gövden tüy gibi hafifleyiveriyor. Ama duygular yere düşünce, ağırlığı çöküveriyor üstüne, yaşamın katı gerçekliğinin. Oysa bırakıversen kendini sonsuzluğun kucağına uçup gideceksin, kurtulacaksın seni sımsıkı saran prangalardan ve kolayca bırakabileceksin her şeyi geride. Bir gün mutlaka…’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Ben karşımdakilerle konuştuğumu düşünürken aslında kendimle konuştuğumu fark ettim birden, gecenin ortasında. Evet, aslında karşımdakilereymiş gibi hitap ediyormuşum gibi ama kendime hitap ediyormuşum, bende ki benle konuşuyormuşum. İnsanlığın sağır olduğunu çok geç anladım. Anladığımdaysa boşa anlattığımı duyumsadım. Belki de insansız bir dünyada yaşıyordum. Yahut ne insanlık vardı ne de ben. Veyahut ben vardım, insanlık duvardı ya da insanlık unuttu ve ben bende kalakaldım. Belki bende yokum, yitiğim ama var sanıyorum karanlıkta kalan varlığın ortasında, varolmanın ne olduğunu bile bilmeden. İnsanlığa anlattığımı sandıkça kendime anlattım ama anlamadım, geç oldu anlamam. Bana duyguyu yüklemişler, bu yüzden acılarım ağır oluyor. Karşımdakiler kuru mantıkla karanlığın ortasında kalmışlar, bu yüzden duyguları betona gömmüşler. Ağaçlar, kuşlar ve rüzgâr anlıyor benim dilimden ve ben onların dilinden anlıyorum. Her şey doğada. Doğa dürüst ve cömert. İnsanda her şey kayboluyor. İnsan da, insan da yok. Belki bir gün güneşte duyacak ve anlayacak beni ve ateşini ve aydınlığını dökecek dünyaya, kimi yanacak, kimi ebedi aydınlığa erişecek. Onlar konuşuyorlar mı ki diyorsunuz, bu adam hangi kafada diyorsunuz ama kalbiniz ölmüş, kafanız hangi kafa? Ben doğanın parçalarında kibir görmedim, ama insanlığın parçalarında yüce gönüllülükten eser yok.’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Böyle boş bir dünya için, öyle dolu kutsal bir kalbi kırmaya değer mi? Geçip gidiyoruz rüzgâr gibi, durup üşütmeye değer mi? Yağsak yağmur gibi şenlendirsek, çamur olup kirletmeye değer mi?’’’’

 

Bendeniz

 

""Ya bir kerecik doğal, samimi, dürüst olmayı denesek şu iğrenç dünyada insançocukları olarak nolur? Ölür müyüz? Şu lanet olasıca -maddeye-makama-servete-güce-şöhrete- tapmasak. İnsan olmayı denesek. Namusluca yaşasak. Yok etmek için değil yaşatmak için, düşürmek için değil kaldırmak için, biriktirmek için değil paylaşmak için, birbirimizin kuyusunu kazmak için değil birbirimize yardımcı olmak için varolsak nolur? Ölür müyüz? Yok ya vallahi biz adam olamayız, bu ülkede bir milim ileri gidemez. İşte bu yüzden biz önce insan olmayı öğrenmeliyiz.""

 

Bendeniz

 

‘’’’İnsançocukları; gözlerinin dikine giderek, düz mantıkla düşünerek, münhasıran dünyanın tadına varmaya çalışarak, kendilerinden başka kimseyi umursamayarak ve maddi-manevi bir konfor bataklığında yaşadıklarını fark etmeyerek yaşadıkları için, huzursuz olmadan ve acı çekmeden yaşayıp gidiyorlar. Nasıl böyle yaşayıp gidiyorlar diyorsun sadece, öylece bakıyorsun, bu bir şaşkınlık değil, çünkü şaşkınlık yaratacak kadar derin değil, acıyarak bir bakış sadece. Aksi yönde yol alıp varlığın farkına varmaya çalıştığında ve fark ettiğinde bir şekilde farklılaşıyorsun ve her şeyi bırakıp çekip gitmek istiyorsun, çünkü içinde olduğun hayatı bir küçümseme duygusu oluşuyor içinde, böyle bir hayatı tolere edilebilir görmüyorsun. İşte uyumsuzluk ve zıtlaşma burada başlıyor.’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Ömrü boyunca, hiçbir insana, hoşlanmadığı şekilde hitap etmemiş ve tek bir insanın bile kalbini incitmemiş olan Hz. Muhammed (sav), insanlara da şu öğüdü vermiştir; ‘’insanlara hoşlanmayacakları şekilde hitap etmeyiniz.’’ Güzel ahlakı ikmal etmek için gelen ve bunun için geldiğini bizatihi söyleyen ve güzel ahlakı ikmal eden Hz. Muhammed (sav), ahlaken insanlık ailesinin en üstün insanı idi. Tabi bu en üstün ahlak; adaleti, hürriyeti, sevgiyi, merhameti, cesareti, erdemi, ilmi, hayâyı, şefkati, vicdanı, anlayışı, paylaşmayı, saygıyı ve bilumum ulvi davranış tarzlarını, bilumum güzel hasletleri ihtiva ediyordu. Biz ne yaptık peki? Mütemadiyen O’nun güzel ahlakından, üstünlüğünden bahsedip durduk ama aklımıza O’nun güzel ahlakını örnek alıp o ahlakı pratiğe taşımayı ve eylemlerimize temel yapmayı hiçbir zaman beceremedik. Ki haddizatında her şeyde böyle değil miyiz? Konuşuruz, gürültü çıkarırız, haykırırız, bitevi anlatırız ama asla ve kata yapmayız. Yalan mı? Hakikat serttir ve acıdır!””

 

Bendeniz

 

""Unutmayın! Kaderinizi kendiniz çizersiniz ve kararlar alırsınız bunun için ve aldığınız bir karar tüm hayatınızı değiştirebilir. Bu yüzden bir karar alırken gerekirse günlerce ve gecelerce o bir karar üzerinde düşünmelisiniz. Zira geri dönüşü olmayan bir hayat yaşıyorsunuz. Akıl niye verildi?""

 

Bendeniz

 

‘’’’Bir insanın kalbinde yeni bir köşe açabilirsem, boşa yaşamamış olacağım.’’’’

 

Halil Cibran

Tarih: 15.10.2017 Okunma: 803

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?