Söyleyince kızılıyor. Söyleyince bozuluyor. Konuşuyoruz,
konuşuyoruz, hiç durmadan konuşuyoruz, mütemadiyen konuşuyoruz, bitevi
konuşuyoruz. Artık alışkanlık haline gelmiş boş boş konuşmak. Vallahi de,
billahi de, tallahi de boş boş konuşuyoruz. Oturupta namusluca herhangi bir
şeyi, herhangi bir olguyu ya da olayı, insan gibi, hakikat zaviyesinden en
dibine kadar ciddi bir müzakere temelinde konuşamıyoruz. Niye? Çünkü o zaman
konuşamayacağımızı biliyoruz, zira söyleyecek bir şeyimiz yok. İster kızılsın,
isterse ne denilirse denilsin, hakikat bu kardeşim. Yemin ediyorum
söylediğimize kendimiz bile inanmıyoruz. Çünkü söylediklerimizle eylediklerimiz
taban tabana zıt. Yani havaya konuşuyoruz. Ne demek istediğimi
somutlaştıramayacağım için sizler anlıyorsunuz. Hani bir şeyler söyleriz ya
sürekli ama onu hayata geçirmek gibi içimizde hiçbir derdimiz yoktur ya, yani
laf olsun kabilinden söyleriz ya, işte öyle bir şeyi anlatıyorum. Yazıyla
anlatılmıyor işte kardeşim, çünkü nasıl ifade edeceğini bilemiyorsun. Ya da
şöyle somutlaştırabilir miyiz acaba? Adam ahlaktan, tevazudan bahsediyor ama
hem ahlaksız hem de kibir abidesi. O zaman ahlaktan ve tevazudan bahsederken
boşa konuşuyor, havaya konuşuyor yani kendisi bile ne dediğinin farkında değil
ve dediklerine kendisi de inanmıyor. Ya da bir mutlak hakikatten söz ediyor ama
ikinci konuşmasında o hakikati adeta katlediyor. Vallahi böyleyiz. Dehşetli bir
tenakuz içindeyiz. Hatta tenakuz bile haddizatında zeki adamların işidir, biz
zır cahiliz. Zira hakikatle iltisakımız tamamen kopmuş. Günübirlik ucuz tezgâh
ve tertiplerin, alengirli işlerin mengenesine sıkışıp kalmışız. Sürekli
konuştuğumuz ve bir şey biliyor desinler diye hareket ettiğimiz için
birbirimizi de anlamıyoruz. Ya da karşımızda ki gerçekten bir hakikati söylerse
ve biz de söyleyecek bir şey bulamazsak diye korkuyoruz. Çünkü konuşurken,
karşımızdakine söyleyeceğimiz şeyi düşünüyoruz, onu anlamak gibi bir dert
taşımıyoruz. Peki neyi hallediyoruz? Hiçbir şeyi? Nefsimizi tatmin ediyoruz. Bu
adamda ne kadar biliyormuş haaa desinler istiyoruz. Tamam dediler, ne geçti
eline? Alığız, ahmağız denilince de çıldırıyoruz. Öyleyiz. Yalan mı kardeşim?
Konuşmayacaksın. Yapacaksın. Şu niye öyle, bu niye öyle, o niye öyle? Ne oldu?
Ne yaptığını zannettin? Hiçsin, hiç, koskoca bir hiç! Boş boş konuş, ne geçti
eline? Eylem yapacaksın kardeşim. Şöyle olsun diyorsun ama böyle yapıyorsun.
Hani nerde samimiyet? Şunu eleştiriyorsun, bunu eleştiriyorsun. Ama yanlışlar
içinde boğuluyorsun. Madem eleştiriyorsun, o zaman kendin düzgün olacaksın ki,
bir anlamı olsun eleştirinin. Hayat konuşmak değildir, eylemdir hayat eylem.
Eylemin yoksa çok biliyor desinler diye boş boş konuşmak neye yarar? Bir şeyi
hak ediyorsan, hak ettiğin o şeyi boş konuşarak elde edemezsin, ancak namusluca
eylemde bulunursan hak edebilirsin. Konuşuyorsan yapacaksın kardeşim. Para
manyağı olmuşuz ama kapitalizme lanet okuyoruz. Ulan ahmak, para manyaklığı
yaparak kapitalizmi nasıl yeneceksin? Namusluca yaşamazsan namussuza ne demeye
hakkın olur? Bir şeyi değiştirmek için boş boş konuşmaya gerek yok, madem
samimisin, samimi eylemde bulunacaksın. Bir insanı eleştiriyorsan kötü bir
yönünden, o yön sende olmayacak. O yön sende varsa susacaksın, ahmakça ahkâm kesmeyeceksin.
Sende varsa o yön, o yöne meyli olana hangi sözü söyleyebilecek durumda
olursun? Bunu bile anlayabilecek kapasiteye malik değilsin ne yazık ki. Ama
akıllıyız diye geçiniriz, ortalıkta dolaşırız, boş boş konuşuruz. Biz zor
oluruz kardeşim! Acı ama gerçek! Zaten gerçekler hep acıdır, hele hayatın
akıntısına kapılmış sürüklenip gidenler için.
SÖZLER:
‘’’’İnsan
söylemedikleridir.’’’’
Albert Camus
‘’’’Belki de söyle-ye-me-dikleridir!’’’’
Bendeniz
‘’’’Çiçeği öldürdün. Böceği öldürdün. Ağacı öldürdün. Toprağı
öldürdün. Irmağı öldürdün. Sevgiyi öldürdün. Muhabbeti öldürdün. Saygıyı
öldürdün. Güveni öldürdün. Kardeşliği öldürdün. Adaleti öldürdün. Ahlakı
öldürdün. Eşitliği öldürdün. Paylaşmayı öldürdün. Samimiyeti öldürdün.
Haysiyeti öldürdün. Hassasiyeti öldürdün. Hissiyatı öldürdün. Vicdanı öldürdün.
Aklı, düşünceyi ve duyguyu öldürdün. Teri-yaşı-kanı- emeği öldürdün. Her şeyi
öldürdün. Ve İNSANI da öldürdün lanet olasıca KAPİTALİZM. Hatta öldürdüğün
insan öldürdü öldürülen her şeyi. Ve öldürdüklerini, dirilmemeleri üzerine,
yığdığın para dağlarının dibine gömdün. Çünkü dirilmeleri senin ölümün olacaktı.’’’’
Bendeniz
‘’’’Son
ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, Beyaz Adam;
paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.’’’’
Kızılderili Sözü
‘’’’Düşünmüyorsan yaşama. Sormuyorsan yaşama.
Sorgulamıyorsan yaşama. Anlamıyorsan yaşama. Öğrenmiyorsan yaşama. Ve
kullanmıyorsan AKLINI hiç yaşama. Yaşamanın bir anlamı olmalı!’’’’
Bendeniz
“”Yollar
dikenli olabilir, ayakların kanayabilir, inançla-sabırla-inatla yürümelisin.
Birgün o ayakların bastığı yerlerde gül açacaktır.””
Bendeniz
“”Aklın, beni kullan diye çığlık atıyor, işkence çekiyor o
kavanozda.””
Bendeniz
“”Verirken alırsan, isterken verirsin.””
Bendeniz
‘’’’İnsan ağlar yavrum! Çünkü insan, anlar. Anlayan bir
yüreğin ve ağlayan gözlerin olsun olur mu? O zaman hep insan kalırsın.’’’’
Bendeniz
‘’’’İnsanın ruhu tükendi mi, bedeni de tükenir. Çünkü beden,
tüm kuvvetini ruhtan alır. Ruhunu hiç tüketme yavrum olur mu? Çünkü ruhun
tükendiği vakit, eğilmekten kurtulamazsın. Dimdik yaşaman için ruhundan
beslenmen gerekir.’’’’
Bendeniz
“”İçindeki tüm temizliğinle, doğallığınla ve samimiyetinle,
hesapsız ve umarsızca, bir yüreğe dokunmak; işte dünyadaki bir yüreğe
yapılabilecek en büyük iyilik.””
Bendeniz
“”Bir
meslek edinmeden önce insan olmayı başaramayanlar, vazifelerini insanca
yapamazlar.””
Bendeniz
“”İnsan öldüğü vakit üç vasıfla anılır; ya adil ya cahil ya da
zalim olarak.””
Bendeniz
‘’’’Ekinler yandığı zaman meydana gelebilecek zararı
bilirsiniz; geçiminizi sağlarken doğacak bir kaybın sebep olacağı sıkıntıyı
bilirsiniz; mal kaybından kaynaklanan zararı da bilirsiniz. Fakat İslam'a karşı
kayıtsızlığın getirdiği kaybı bilmiyorsunuz...’’’’
Mevdudi
VE TABİ
‘’’’Bir de iyiliğe yapılan yatırımın değerini bilmiyorsunuz,
anlamıyorsunuz, bu yüzden iyilik uğruna cebinizden beş kuruş çıkacak diye çok
korkuyorsunuz. Misal; bir çocuğa yapılan yatırımın kıymetini, değerini hangi
terazi ölçebilir? Ama yapmıyorsunuz. Oysa yaptığınız o iyilik size yeryüzü
cennetini sunacak belki de, yapmadığınız o iyilikte yeryüzü cehennemini sunacak
belki de ama bilmiyorsunuz, anlamıyorsunuz, çünkü kafanız o beş kuruşta donmuş.
Bu ülkenin tüm çocukları bizim. İster Hakkari de olsun, ister Edirne de olsun.
Edirne de ki biri Hakkari’ye, Hakkari de ki biri Edirne’ye yatırım yapamaz mı?
Ama biz ille de şehrimizde ki, mahallemizde ki, köyümüz de ki, dibimizde ki
olsun istiyoruz ve bu yüzden de buralardan uzaktakilere yatırım yapmaktan
imtina ediyoruz. Oysa Hakkari de bir çocuk melek olursa tüm insanlığa cenneti,
Edirne de ki bir çocuk terörist olursa tüm insanlığa cehennemi yaşatır, işte
biz bunu bilmiyoruz, anlamıyoruz. Maalesef biz buyuz işte!’’’’
Bendeniz
“”Hiç kimsenin seni tanımadığı bir şehirde, bir ülkede olmak
ne güzeldir.””
Ali Şeriati
""Paradoksu olmayan bir düşünür, tutkusuz bir
aşığa benzer: Sıradan bir insan.""
Søren Kierkegaard
""İyice
bilin ki, bir değil bin kez ölmem gerekse de, doğru bildiğimi yapmaktan
vazgeçmeyeceğim.""
Sokrates'in Savunması
""Tabii
acı çekeceksin, görmenin bedelidir bu. Tabii için korkuyla dolacak, yaşamak
demek tehlike içinde olmak demektir. Daha sertleş!""
Nietzsche
“”En
karanlık gece bile sona erer ve güneş yeniden doğar.””
Victor Hugo
''"Bakıyoruz da gönlümüze, kırık.""
Cahit Zarifoğlu
""Daha
az acı istiyorsanız, gidin sürü'nün bir parçası olun.""
Nietzsche
""Yalnız
kalsanız bile, benzemeyin başkalarına.""
Dostoyevski
""Hiçbir olay karşısında büyük sevinç ya da büyük
üzüntü duymamalıdır; bunun bir nedeni, bu olayı her an yeniden
biçimlendirebilecek olan tüm şeylerin değişebilirliğidir; bir başka nedeni de
bizim için yararlı ya da zararlı şeyler hakkındaki yargımızın yanıltıcılığıdır;
bu yanıltıcılık yüzünden hemen herkes bir defa, sonradan kendisi için çok iyi
olduğu ortaya çıkan bir şeyden yakınmış ya da en büyük acıların kaynağı olacak
bir şeye sevinmiştir.""
Schopenhauer
""İnsanlara
en büyük iyilik, akıllarını kullanmayı öğretmektir.""
Moliere
""Başkalarının
zavallılığına bakıp kendi haline şükredenlerden tiksiniyorum.""
Dostoyevski
""Bilgeliğin arttığı yerde keder de artar. Ve
bilgisini artıran derdini de artırır.."
Andrei Tarkovsky
‘’’’Gücüne eşit hayaller için dua etme, hayallerine eşit güç
için dua et.’’’’
Michael Nolan
"’’Hayır,
yapılması gereken, nasıl özgür yaşanmışsa, öylece özgür olmaktır! Özgür ve
sıradan giysiler içinde, hiç bir işaret takmaksızın ve bu dünyanın sunacağı tüm
onurlandırmalardan uzak, bütün yalnızlar gibi özgür ve bütün özgürler gibi
yalnız ölmek."’’
Stefan Zweig
""İstediğiniz
konu başlığını seçebilirsiniz: Ortadoğu, Uluslararası Terör, Orta Amerika; her
ne olursa olsun, halka gösterilen dünya tablosunun gerçekle ilgisi yok. Olayın
gerçeği, yalanlar üstüne kurulu görkemli binaların altında gömülü.""
Noam Chomsky
‘’’’Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder.
İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer.
Üçüncü kitabı okuyan hiçbir şey bilmediğini anlar.’’’’
Frederik Pollock
‘’’’Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.’’’’
Sokrates
‘’’’Ağır
koşullarda çalışmaktan, boğaz kavgasından, komşularla didişmekten, sinema,
futbol, bira ve en önemlisi de kumar yüzünden kafalarını çalıştırmaya fırsat
bulamıyorlardı. Onları denetim altında tutmak hiç de zor değildi.’’’’
George Orwell
‘’’’Sorumluluk, güçlü olmaktan kaynaklanmaz, sorumluluk
bilinçten ve insan olmaktan kaynaklanır.’’’’
Ali Şeriati
‘’’’İnsan şu üç şeyden biridir: Ruh... Beden... Ve ruhla
bedenin teşkil ettiği bütün.’’’’
Michel Foucault
“”Midesine
indirdiği her lokmanın karşılığını içinde yaşadığı topluma vermeyen kişi, o
toplumda bir asalaktır.””
Jules Romains
“”Adım başı mezar taşım var, katillerim en sevdiğim
insanlar.””
Sezai Karakoç