Bir Deri Bir Kemik - Kul Hakkı – Obezite

İsmail Hakkı CENGİZ - 14.11.2017




“Bir deri bir kemik” deyiminin “ete kemiğe bürünmüş hali”…

Ete kemiğe bürünmek ne demek!

Somut, açık, elle tutulur, gözle görülür demek!

Fakat bir deri bir kemik nasıl ete kemiğe bürünmüş olabilir?

İşte şu resimde gördüğünüz gibi!

Et yok, kas yok, eklem yok! Hakikaten bir deri bir kemik!

“BM insani yardımlardan sorumlu genel sekreter yardımcısı Mark Lowcock, milyonlarca kurbanı olabilecek bir felaket yaşanabileceği endişesiyle, Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyona, Yemen’e yönelik ablukanın kaldırılması çağrısı yaptı.”( Yeşil Gazete, 09 Kasım 2017)

Bu haber, Euronews ve El-Cezire’de günlerdir veriliyor. Bilhassa, El-Cezire haber vermekle yetinmiyor, dünyanın her yerindeki “İnsanî Yardım” kuruluşlarının temsilciliklerini, uzmanları ekrana getirerek duyarlılığı artırmaya çalışıyor. Şu resimde görülenin bin beterini içeren filmler yayınlıyor… Kelimenin tam anlamıyla korkunç, içler acısı…

Kolera salgını var, açlık ve sefalet var; ilaç yok, bakım yok, tedavi yok, gıda yok!

Ambargo ve abluka en büyük etken fakat mesele sadece ambargo meselesi değil…

Ambargo olmasa biraz nefes alırlar, biraz ilaç, belki birkaç günlük gıda ulaştırılır…

Asıl mesele, dünyanın güneyini kıskaca alan “kuraklık” ve “kıtlık”!

Yemen’de 20 milyon insan açlıkla karşı karşıya… Dünyanın problemi bu kadarla sınırlı değil ki! Afrika ve başta Myanmar olmak üzere Güney Asya’da yüz milyonlarca insan kıtlıktan kırılıyor. Her gün açlıktan 40 bin insan ölüyor.

Öte yandan, Türkiye’nin de içinde bulunduğu dünyanın kuzey bölümü “şişmanlık”tan mustarip. En büyük problem; “obezite”!

Obezite ne demek!

Gereğinden fazla gıda alıp, aşırı kilolu olmak demek!

Başta, Yemen’in hemen kuzeyindeki “büyük ve zengin Müslüman” ülke Arabistan’a, kendimize ve diğer zengin Müslümanlara sormak lâzım: Dünyada yüz milyonlarca insan açlığın pençesindeyken, sizin-bizim aşırı beslenmemiz, fazla gıda tüketmemiz, hele israf etmemiz,  “kul hakkı”na girmez mi?

x   x   x

Başka sözüm ve sorum yok!

Son sözü Dostoyevski (1821-1881) söylesin:

“Başkalarının zavallılığına bakıp kendi haline şükredenlerden tiksiniyorum”.

Tarih: 14.11.2017 Okunma: 1073

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?