SÖZLER...

Özgür DENİZ - 05.12.2017

“”Peygamberin vasiyeti şöyleydi: "Hak ne kadar acı da olsa söyle, kimsenin seni kötülemesinden korkma.””

 

Ali Şeriati

 

“”Yüce Rabbim! Sen’den dileğim ve Sana duam: lütfen aklımı koru; lütfen bana kitabı, kendimi ve varlığın her zerresini okuma gücü ver ve okumamı yükselt ve derinleştir; lütfen bana okuduklarım, duyduklarım ve gördüklerim üzerinde düşünme gücü ver ve düşüncemi yükselt ve derinleştir; lütfen bana her sözü, her hareketi ve varlığın her zerresini anlama gücü ver ve anlamamı yükselt ve derinleştir; lütfen ellerimin hareketlerine, ayaklarımın hareketlerine, gövdemin hareketlerine, bakışıma, duyuşuma, görüşüme ve duruşuma asalet ver; lütfen okuduklarım, düşündüklerim ve anladıklarım istikametinde, hiçbir bahane üretmeye tevessül etmeden, onurlu eylem ortaya koyabilme iradesi ver. Âmin.””

 

Bendeniz

 

“”Faniliğe hüküm giydiğim ve vakti zamanı geldiğinde bir kuş gibi uçup gidecek olan bir cana sahip olduğum şu varlık aleminde, kim olursam olayım, ne düşünürsem düşüneyim, ne hissedersem hissedeyim; nasıl olursam olayım, nasıl düşünürsem düşüneyim, nasıl hissedersem hissedeyim; kim olmaklığımın, düşüncelerimin, hislerimin sadece ve sadece ama sadece ve sadece Kur’an tarafından yalanlanması beni ırgalar. Kur’an tarafından yalanlanan kim olmaklığımı, düşüncelerimi ve hislerimi de çöpe atmakta zerre tereddüt etmem. Bunun haricinde her kim olursa olsun, kim olmaklığımı, düşüncelerimi ve hislerimi yalanlaması beni zerre miskal ırgalamaz. Kur’an’ın yalanlamadığı kim olmaklığımdan, düşüncelerimden, hislerimden, insanca ve namusluca yaşama gayretimden dolayı da bana, onuruna ve namusuna yedirip kötülük edenlere, eziyet edenlere, ayıp edenlere eyvallahım olmaz ama hiçbir zaman da unutmam! İnsanca yaşamak gibi bir sorumluluğum var benim, hayvan gibi değil! İnsanca yaşadığım içinde suçlu olmam ve suçlanamam.””

 

Bendeniz

 

“”Tüm insançocuklarına naçizane önerimdir: Hiçbir insançocuğu, kendisine karşı namussuzca ve şerefsizce bir davranışta bulunmamış başka bir insançocuğu için, aldığı şu işi, yaptığı bu işi bir eline yüzüne bulaştırsa diye aşağılık temennilerde bulunmasın ve tiksindirici bekleyişlerde olmasın, leş bekleyen hayvan gibi temennilerinin, bekleyişlerinin gerçekleşmesini beklemesin. Allah var! Allah öyle bir ele yüze bulaştırır ki, var olan Allah şahit olsun ki, altından kalkılmaz. İnsançocuğu olarak yaşamak gerçekten mi çok zor ve zorumuza mı gidiyor gerçekten? Çok ayıp ve yazık!””

 

Bendeniz

 

“”Hayatım, ilkokulda okurken, bir sonbahar mevsiminde, bir hüzün ayında, bir yaprağın dalından ayrılıp kavisler çizerek yere düşüş haliyle değişti. O yaprağın düşüşünü öylece seyreyledim ve düştükten sonra da öylece bakakaldım düşen tüm yapraklara dakikalarca. Gözüm yapraklarda, yüreğim sonsuzluklardaydı. Hayatım boyunca unutamadım o anı. O düşüş beni yükseltti! Bana hayatı hissetmeyi öğretti ve o günden sonra hep hissederek yaşadım. İnsan olma yolunda terakki kaydettim. Gönül toprağımda gömülü duygularımı uyandırdı o düşüş. İçimde ki sonsuzluğu o zaman farkettim. O günden sonra sonbaharı hep sevdim, yaprakların düşüşünü hep izledim, savrulan yapraklara öylece bakakaldım ve o günü anımsadım hüzünle. Sonbahar rüzgarları beni hep sonsuzluğa götürdü. Kutsal insanlık kavgasına yönelik içimde varolan ama pasif olarak kalmış bulunan yüce aşk o gün nüksetti içimde, daha doğrusu o aşkı farkettim, hissettiğim için. Hissettiğim için anladım acıları ve acı çekenlerin yanında oldum hep. Zulme, sömürüye, adaletsizliğe bu yüzden karşı durdum, zalime isyan ettim bu yüzden, hayatım boyunca.””

 

Bendeniz

 

‘’’’Gün batıyor ve doğuyor yeniden. Ömür tükeniyor. Tükeniyoruz azar azar. Acımasız bir tekrarın mahkûmuyuz, çok acımasız. Bir canımız var ve hiç kolay değil vazgeçmek, varolmaya mecbur bırakılmışız. Direniyoruz bu yüzden, acı çekerek. Çürümüş insan, kokuyor dünya. İnsan doğmuştuk oysa. İnsan olmayı ve insanca yaşamayı seçseydik, dünya böyle olmazdı, yaşanamayacak hale gelmezdi. Değer miydi, dünyayı alıp insanı veremeye?’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Bıkıyorsun, usanıyorsun, yoruluyorsun. Ama insansın. Garip bir varlıksın. Acayipsin. Tanıyamıyorsun bazen kendini. Tarif edemediğin bir fanusun içinde sıkışıp kalıyorsun. Dünyayı anlayamıyor, anlamlandıramıyorsun. Her şey boş diyorsun. Absürde, anlamsıza, hiçe ulaşır gibi oluyorsun. Niye öyle yaşadığına bahane bulamayanlar, niye böyle yaşadığına çok kolay bahane buluyorlar ve narkozlamak istiyorlar. Umurlarında değilsin. Keyifleri bozulmasın yeter ki. Bir beynin var, bir kalbin var. Düşünüyorsun, hissediyorsun. Bu yüzden soruyorsun, hiç durmadan. Varlığını sorguluyorsun. Acımadan sorguluyorsun. Sorgularsam şöyle olur mu, böyle olur mu demiyorsun. Bir hakikat var diyorsun, koşuyorsun koşuyorsun yakalayamıyorsun. Yoksa gözümün önde mi diyorsun, öyleyse niye göremiyorum? Duygusallığa mı kapılıyorum diyorsun? Ama düşünüyorsun da. Kafayı bozuyorsun bazen.  Haklı olarak bozuyorsun. Çünkü durduk yerde hayatın bozuluyor. Niye bozuluyor, niçin bozuluyor, kim bozuyor diyorsun. Düşünmeye devam ediyorsun, sormaya devam ediyorsun, çünkü hissetmeye devam ediyorsun. Soru biterse hayat biter!’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Ey insançocukları! Kendiniz neye benziyorsunuz?

Ey insançocukları! Evleriniz neye benziyor?

Ey insançocukları! Lüks meftunluğunuz neye benziyor?

Ey insançocukları! Servete meyliniz neye benziyor?

Ey insançocukları! Saltanatınız neye benziyor?

Ey insançocukları! Nefisleriniz neye benziyor?

Ey insançocukları! Gururunuz neye benziyor?

Ey insançocukları! Yaşayışınız neye benziyor?

Ey insançocukları! Peki, neye benzemeliydi ve benzemeliydiniz?’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Ey İnsanlar! Görüyorum ki; evleriniz Rum Kayseri’nin evlerine, lükse hayranlığınız Kisra’nın tutumuna, servet peşinde koşmanız Karun’un anlayışına, saltanatınız Firavun saltanatına, nefisleriniz Ebu Cehil nefsine, gururunuz Ebrehe’nin gururuna, yaşayışınız sefihlerin yaşayışına benziyor. Allah için söyleyin bana, Muhammedi olanlar nerede?’’’’

 

Yahya Bin Muaz

 

‘’’’Benim Ülkemsin. Hayalimi süslüyorsun. Güneşin doğduğu topraklar üstündesin. Benim Devletimsin. Gurur hissediyorum. Güneşin doğduğu gökyüzüsün. Benim Milletimsin. İnanıyorum. Güneşsin. Benim Ordumsun. Güveniyorum. Güneşi avucunda taşıyansın. Benim Emniyetimsin. Huzurluyum. Güneşi dağıtansın. Benimsin. Benim kal! Seviyorum. Ben seviyorum. Sana layık olmaya çalışıyorum. Bana layık kal! Ömrümü verdiğim ol!’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Çok insan kafaları olmadığı için kafayı bozmuyor.’’’’

 

Arthur Schopenhauer

 

“”Ne gariptir ki toplum olarak, aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana, yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız.””

 

Halil Cibran

 

‘’’’Adalet; dünyanın en güzel, en emsalsiz, en yüce, en kutsal hazinesidir. Ona sahip olup dağıtan, her daim çoğalır ve en güçlü kişi olur.’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Yer, gök ve devletler, adaletle kaimdir.’’’’

 

Hz. Muhammed (sav)

 

‘’’’Erdem bir değere sahip çıkmak değil, o değere sahip olmaktır.’’’’

 

Dücane Cündioğlu

 

‘’’’Hayat hür ve güzel olmalı. Biz doğru yoldan çıktık. Dünyayı sahiplenme hırsı insan ruhunu zehirledi, nefret duvarları ördü. Bizi mutsuzluğa ve insan kıyımına mahkûm etti. Hızı keşfettik ama yerimizde sayıyoruz. Makineleşme bolluk yerine yokluk getirdi. Bilgimiz bizi saygısız ve yobaz yaptı. Çok düşünüp az hissediyoruz. Makineden çok insanlığa ihtiyacımız var. Beceriden çok iyiliğe ihtiyaç duyuyoruz. Aksi takdirde şiddet galip gelecek ve hayat yok olacak.’’’’

 

Charlie Chaplin

 

“”Hayat devam ediyor. İyi insanlar üzülüyor. Uyanıklar köşeyi dönüyor. Temiz kalpliler saflıkla suçlanıyor. Güneş doğuyor. Sabah oluyor. Akşam oluyor. Rüzgar esiyor. Bir gün geliyor, insan, ölüyor. Evet: işte bu dehşetli bir hakikattir. O halde mesele, dünyaya bir duruş göstermektir; dünyaya bir yaşam biçimi önermektir.””

 

Ömer Faruk Dönmez

 

“”Dünyayı uyarıyorum: insan yok olmak üzeredir. Fakat efendim herkes çok mutlu? Mutlu mu? Ahmaktır, sefaletini saadet zanneden. Mutlularmış! Hah!””

 

Ömer Faruk Dönmez

 

‘’’’Ebu Bekr-i Şibli, bir gün yolda giderken, buldukları bir ceviz için kavga eden iki çocuğa rastladı. Cevizi ellerinden alıp onlara: “Durun, size bu cevizi paylaştırayım da kavganız bitsin” dedi. Cevizi kırınca, içinin boş olduğu görüldü. “Bütün bu kavga, içi boş bir ceviz içinmiş meğer” buyurdu. Dünya işleri için hırsla, ihtirasla kavga edenlerin içi boş bir ceviz için kavga eden çocuktan ne farkları var?’’’’

 

Yaşar Değirmenci

 

“”Çağdaş dünya dinlerinin ilahları; sermaye patronları, bankerler, sanayiciler, şarkıcılar, artistler, ve sporculardır. Mâbedleri ise; bankalar, fabrikalar ve stadyumlardır. Kulları ise; her yere çevrilebilen, istenildiği gibi şartlandırılıp, beyinleri yıkanabilen, istenildiği şekilde yönlendirilebilen insan yığınlarıdır.””

 

Muhammed Esed

Tarih: 05.12.2017 Okunma: 780

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?