ÖĞRETMEN...

Özgür DENİZ - 23.11.2017

ÖĞRETMEN ANLAMAK

 

‘’’’Babam beni gökten yere indirdi, öğretmenim beni yerden göğe yükseltti.’’’’ NAPOLYON

 

Öğretmeni anlayacaksınız. Anlamanız eyleminizle olacak, dilinizle değil. Her gün onun olacak, bir gün değil. Bir gün hatırlanıp, bir yıl unutulmayacak öğretmenler. Samimiyetin yegâne alameti eylemdir. Zira nutuklar karın doyurmuyor ve yenmiyor. Aldanmak isteyenlere, nutukla karnı doyanlara, boş lafları yiyenlere diyecek sözümüz yoktur. Öğretmenlik fedakârlıktır, feragattir, diğerkâmlıktır. Öğretmenler insanlığın en hakiki mimarlarıdırlar. Öğretmenin eseri paha biçilemez. O, görünmeyen hazinelerin kâşifidir. Öğretmenler köle değildirler. Çünkü onun eseri ya heptir ya da hiç. Öğretmen sabır ve vicdan temelli çalıştığından vazifesi sonsuz ağırdır. O, yanar yanar yanar, ta ki yanmasınlar çocuklar diye. Kalplerin ve kafaların besini ondadır. Aydınlık, umut, inanç, yarın onlardadır. Onlar kutsal insanlık kavgasının yılmayan neferleridirler. Bağımsızlık onların şiarıdır. Onlar, kendilerini bir mum gibi tüketirlerken sürekli üretmektedirler. Ürettikleriyle yeni bir dünya kuran yegâne insandır öğretmen. Kalbi ve kafasıyla, insan üretir o. İstese de, istemese de vicdanının sesini dinler ve yapması gereni muhakkak yapar. Yapmazsa yanar. Yapmamayı yapamaz. O, yapmasam da olur diyemez, zaten demez de. Bir çocuğa öğretmek, bir çocuğu eğitmek, bir çocuğu terbiye etmek, bir çocuğa karakter ve kişilik kazandırmak çok zor, çok çetin, bir o kadar ulvi bir iştir. Meşakkatlidir. Yorucudur. Her çocuğu kendi çocuğu gibi bilir o. Bu yüzden de vicdanı sürekli aktiftir. Şefkat ve merhamet abidesidir. İşte bu yüzden öğretmen derin ve yüce bir saygıyı sonuna kadar hak etmektedir. Bunu ifade etmek değildir dürüstlük, hak ettiği saygıyı dürüstçe sunmaktır dürüstlük. Üst düzey bir yaşama standardını sonuna kadar hak etmektedir ve bu hakkı AMA’sız sunulmalıdır kendisine. Ona ne sunulursa sunulsun sonuna kadar helaldir. O, ekmeğini, teriyle, yaşıyla, kanıyla ve emeğiyle kazanmaktadır ve sonuna kadar helaldir kazandığı. O emeği sömürülecek zavallı bir köle değildir. Onun itibarı hiçbir şekilde, hiçbir sebeple düşürülemez, düşürülmemelidir, düşürttürülmemelidir. Çünkü onun düşüşü insanlığın düşüşü demektir. Onun düşüşü; bayrağın, vatanın, milletin ve devletin düşüşüdür. Onların kalplerini asla yaralamamak, kırmamak gerekir ve bu bir insanlık ödevidir. Öğretmen, medeniyetin ve payidarlığın supabıdır. Tam Bağımsız Türkiye’nin, hürriyetin ve aydınlığın diğer adı olan Cumhuriyetin ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin payidarlığının gerçek mimarları, gerçek ruh sanatkârları olan öğretmenlerdir. Öğretmenler, Peygamberi misyonun en gerçek mümessilleridirler. Öğretmenlerimize her boyutta hak ettiği konumu sunmayan herkes utanç içinde yaşamalıdır. Ve yazıklar olsun, öğretmenlere, sonsuzcasına hak ettikleri gerçek değerini vermeyen herkese. Tüm saygıdeğer, vefakâr, cefakâr öğretmenlerimizi derin ve kalbi saygıyla selamlıyorum.

 

ÜCRETLİ ÖĞRETMEN

 

Şimdi bendeniz İslam’ın müntesibiyim değil mi? Öyleyse Allah’a inanıyorum değil mi? Öyleyse O’nun gönderdiği Peygambere ve O Peygamberin getirdiği Kitaba da inanıyorum değil mi? Öyleyse bendenizin bir sorumluluğum var değil mi? Zulme ve adaletsizliğe hayır deme yükümlülüğüm var değil mi? Aldatılmaya çendan manevi boyutta direnme hakkım var değil mi? İşte bu yüzden nereden geldiyse aklıma, akşam akşam geldi işte. Senin isteğine bağlı olmuyor ki aklına bir şey gelmesi. Aklıma gelen şeyi Kitap ile olumsuzlayabilirseniz sözüm yok, boynum kıldan incedir. Yalanlayamıyorsanız, olumsuzlayamıyorsanız elhak doğru demekten başka çareniz yok. Yalanlayamıyor ama zırvalıyorsun, söylediklerin saçma sapan şeyler ve tümü yanlış diyorsanız, size diyeceğim hiçbir şey ama hiçbir şey yok. O zaman bu milletin aklı var mı diye sorarım ve tüm samimiyetimle de olduğundan yana şüphe duyarım. Öyleyse inandığım Kitabın emrine uymakla sorumluyum değil mi? Susarsam, Kitabıma ihanet etmiş olurum ama susmazsam sorumluluğumu ifa etmiş ama ihanette etmemiş olurum değil mi? Şimdi; Ücretli Öğretmen diye ne menem bir şey olduğu belli olmayan bir şey var değil mi? Var. Şimdi; bu insanları bir ana doğurdu değil mi? Doğurdu. Süt emzirdi, besledi, ağlayınca ağladı, gülünce güldü, başarınca sevindi, kaybedince üzüldü, düşünce kaldırdı, hastalandığı zaman korktu, elini hiç bırakmadı, büyüttü, okuttu, nice okullara gönderdi değil mi? En son dört yıl üniversite okuttu, yemedi yedirdi, giymedi giydirdi, adeta varlığını varlığına armağan etti değil mi? Dört yıl üniversite okudular, nice zorluklarla okudular, gece gündüz çalıştılar, tıpkı benzerleri gibi aynı süreçten geçtiler değil mi? Görevlendirildikleri yerlerde benzerlerinden farklı bir iş yapmıyorlar, aynı teri, aynı yaşı akıtıyorlar, aynı emeği sarfediyorlar, aynı duyguyla ve düşünceyle çalışıyorlar değil mi? Aynı sorumluluğu taşıyorlar, gündüz kalkıp gidiyorlar, görevleri bitmeden dönemiyorlar değil mi? Askerlik yapıyorlar, vergi veriyorlar, ülkelerine ve milletlerine hizmet ediyorlar ve sadıklar değil mi? Ve bunlar da insan değil mi? Peki, bunlar niçin benzerlerinden çok çok çok az ücret alıyorlar? Fark nedir? Farkı izah edebilir misiniz? Adalet nedir? Ahlak nedir? Vicdan nedir? İnsan nedir? Bizim görevimiz nedir? Vicdanımı sızlatan bir durumdur bu, hatırladıkça ve düşündükçe! Sadece içimde kalmasın, insanlık vazifemi ifa etmiş olayım istedim. İnsanların aldanmaktan derin bir haz aldıklarını ve adam yerine konmamaktan tahminsiz bir mutluluk duyduklarını düşünüyorum naçizane, maateessüf. Zira ezilmekten, aldatılmaktan, adam yerine konmamaktan hazzetmeyen bir insanı, hiçbir kimse ne ezebilir, ne aldatabilir ve ne de adam yerine koymamazlık edebilir. Yeter ki, ben insanım desin, aklını kullansın.

 

EKSTRA

 

“”Her bir insan olarak siz kendi durumunuzu değiştirmeden, Allah sizin durumunuzu değiştirmeyecektir. Her türlü değişimin temeli içsel değişimdir.””

 

KUR’AN

 

‘’’’Hayatın bedel ödetmediği ve bedel ödeterek pişirmediği insanların güleryüzüne aldanmayınız. Çünkü onlar ödemedikleri bedeli ödetmek için yaşarlar.

 

İnsanlık çizgisi üzerine sağlam basana, şeytanın tuzakları hiçbir şey yapamaz.

 

Yürüyemeyeceğin yola çıkma, baş koyamayacağın davaya gönül bağlama. Kavga yolu çetindir, yufka yüreklilerle yürünmez bu yolda.

 

Gaye adalettir. Uçan kuşun kanadına, bir daldaki yaprağa, akan suya, çiçeğe durmuş tomurcuğa, bir çocuğun avuçlarına adalet yazamıyorsan, adalet diye haykırman boşunadır.  Adalete inanmıyorsan, inandığın adaleti uygulayamıyorsan, adaletten söz etmek düşüklüktür, münafıklık alametidir.

 

İnsanlık ailesi içinde münafıktan daha çirkin ve iğrenç kimse yoktur.’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Herkes bilir ki, burada mütemadi olarak öğretmenlerimizin apolojilerini yapmışımdır naçizane. Şimdi bir tespit yapmak istiyorum, öğretmenlerimize karşı nezaketsizlik yapmadan. Bir kere de olsa çendan iğneyi batırmak istiyorum. Eğer öğretmenlerimiz yaşamın her boyutunda birbirlerinin itibarlarını sarsmasınlar, kendi saygınlıklarını korusunlar, maddi-manevi boyutta kendi kendilerini düşürmesinler, birbirlerine sımsıkı sarılsınlar, şerefimle temin ederim ki hiçbir kimse kendilerinin yani öğretmenlerimizin itibarlarını sarsamazlar, onları düşüremezler.’’’’

 

Bendeniz

Tarih: 23.11.2017 Okunma: 957

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?