AĞIR DEVRİM
Lafla işim olmaz, esas olan
eylemdir! Eylemdir ki, devrimi doğurur. Bendeniz bu topraklarda, bu topraklara
daha çok bağlı olup, sahip çıkıpta en ağır yoksulluğu yaşayan insanlar görmek
istemiyorum. Kompradorların it gibi yaşadıklarına ama bunun karşısında bu
topraklar için can feda eden ve etmeye hazır olan insanların sefaletin dibinde
inlediklerine şahit olmak istemiyorum. Ben bu topraklarda politikanın, halkı
aldatıp, kodamanların yolunu aydınlatmak ve açmak için bir araç olarak
kullanıldığına şahit olmak istemiyorum. Yoksulluktan, evi, acının yuvası olmuş
ve evinde huzuru kaybetmiş insanların varlığını duyumsamak istemiyorum.
Bendeniz bu ülkede gülmeyi unutmuş, acıdan başka hiçbir şey tatmamış çocukların
varlıklarına şahit olmak istemiyorum. Evladı dağlarda şehit olupta, kendisi
ovada sefaletin şarkısını terennüm eden analar, babalar görmek istemiyorum.
Yoksulluktan, çocuğunu okula kahvaltısız gönderen insanların varlığını
hissetmek istemiyorum. Bendeniz, yoksulların kanını emenlerden, emdikleri
kanın, damarlarından şırınga ile çekilmesini ve sahip olanlara gasp edilen
haklarının iade edilmesini istiyorum. Kompradorların; kanlarını, terlerini,
emeklerini çaldıkları insanlara, çaldıklarını geri vermelerini istiyorum.
Vermezlerse acımasızca alınmasını istiyorum. İcap ediyorsa ve başka çaresi
yoksa kompradorların tüm servetlerinin müsadere edilmesini istiyorum. Çünkü tüm
servetleri haramdır ve çalıntıdır. Zaruri ihtiyaçları verildikten ve vergi
kanunları da acımasızca ve adilce işletildikten sonra buyursunlar kazansınlar
hiçbir diyeceğim yoktur. Ama bugüne dek çaldıklarının tümünün geri alınmasını
istiyorum. Analarının memesinden, midelerine süt olarak inmiş olsa dahi
çıkarılıp alınmasını istiyorum. Bendeniz samimiyet ve ciddiyet istiyorum. Aldatılmak,
sürekli aldatılmak istemiyorum. Aldatılıpta aldatanlar yüzünden mutlak suçsuz
insanların acı çekmesini istemiyorum. Ve daha nice olumsuzlukları görmek,
bilmek, duyumsamak istemiyorum. İşte gerçek ve ağır devrim budur! Çünkü gerçek
adalet budur. Ve bu gerçekleştiği zaman bu topraklara bahar gelecektir, umut
gelecektir, inanç gelecektir. İnsanlar gülecektir. Acı son bulacaktır. Sürgün
son bulacaktır. Eşitsizlik son bulacaktır. Sınıfçılık son bulacaktır. Yapay
sınırlar kaldırılacak, beton duvarlar toz edilecektir. Bir yanda gülenler, bir
yanda ağlayanlar olmayacaktır. Bir yanda karınları aç yatanlar, bir yanda
kusasıya yiyenler olmayacaktır. Herkes döktüğü terin, kanın, yaşın ve harcadığı
emeğin karşılığını bihakkın alacaktır. Çocuklar ölmeyecektir, gülecektir ve
oynayacaktır. Her çocuğun oyuncağı olacaktır. İşte devrim diye buna derim ben!
SORMAZSAM OLMAZ
Cumhurbaşkanı kimin eseri?
Başbakan kimin eseri? Bakan kimin eseri? Milletvekili kimin eseri? Vali kimin
eseri? Kaymakam kimin eseri? Komutan kimin eseri? Doktor kimin eseri? Hâkim
kimin eseri? Polis kimin eseri? Öğretmen kimin eseri? Ve en önemlisi, kimin
eseri insan? ÖĞRETMENİN yani MUALLİMİN. Peki, bunca eseri; terini, kanını,
yaşını dökerek ve tahminsiz bir emek sarf ederek ortaya koyan öğretmen nasıl?
Elimizi vicdanımıza koyarak düşünmeli, hissetmeli ve namuslu konuşmalıyız.
Bugün görevine yeni başlayan bir öğretmenin maaşı, küsuratını tamamlayarak
söylersek 3000 TL. Bir öğretmen emekli olduğu zaman bir araba parası bile
alamıyor handiyse. Şimdi soruyorum, bu kadar eserde teri, kanı, yaşı, emeği
olan bir insanın değeri bu mu olmalı, Allah, İnsanlık, Kitap ve Namus aşkına?
Öğretmenin kadim bir sorunudur bu ve adeta makûs talihidir sanki ve bu talihin
bozulmasına muhtacız. Öğretmenlerimizi kurtarmalıyız, insanlığı kurtarmak
istiyorsak! Bugün bir öğretmenin maaşı 7.500 TL olması gerekir en az ve
emekliye ayrılan bir öğretmen en az 250.000 TL alabilmelidir. Söylediklerim
bugün geçerlidir, yarınlarda yarınların şartlarına göre söylerim elbette.
Yüreğime sorarsanız çok çok çok daha fazla olması gerekir ama realist oluyorum
burada, hadi neyse tarzında. Hem vallahi, hem billahi, hem tallahi daha
fazladır derken sonsuzcasına bilinçli söylüyorum ve sonsuzcasına haklıyım da.
İşte meydan hodri meydan. Sadece hissedeceksiniz ve anlayacaksınız! Zerre
aklınız varsa, vicdanınız zerre hissedebiliyorsa, Yüce Allah şahit olsun ki,
mutlak ve muhakkak olarak haklıyım ve bunu da çalışan bir beyne kesinlikle
ispat edebilirim.
İKİ SÖZ
‘’’’Bence, ne yapılsa da iki
insanın hakkı ödenmez. Bunlar: öğretmen ve annedir.’’’’
Victor Hugo
‘’’’Muallim sadece bir memur
değildir. Belki genç ruhları kendilerine mahsus manadan bir örs üzerinde
döverek işleyen bir demircidir.’’’’
Nurettin Topçu