Bosna-Hersek Bir İslam Ülkesi mi?

İsmail Hakkı CENGİZ - 26.12.2017

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür


Bosna Müslümanları, diğer bir tabirle, “Boşnaklar” yeryüzündeki en şuurlu, en samimî İslam topluluklarından biridir.

Gelgelelim, bir ülkedeki topluluklardan birinin Müslüman olması, o ülkenin İslam ülkesi olmasına yetmiyor.

Çünkü bir ülkeye İslam ülkesi diyebilmek için, ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturmaları ve yönetimde hâkim unsur olmaları gerekiyor. Bosna-Hersek’te bu iki şart da sağlanabilmiş değil. Nüfus dağılımı şöyle: %48 Boşnak, %37 Sırp, %15 Hırvat. Görüldüğü gibi, Müslüman nüfus yarının altında…

Yönetim ve “karar alma” mekanizması ise, kelimenin tam anlamıyla, “korkunç” derecede karmaşık…

Yönetim, 1992-95 arasında yaşanan etnik iç savaş ve katliamları, Clinton yönetiminin durdurması sonucu oluşturuldu. ABD’nin Ohio eyaletinde bir şehir olan Dayton görüşmeleriyle karara bağlandı.

Dayton anlaşmasına göre, Cumhurbaşkanlığı Konseyi, her bir etnik grubun temsilcilerinin yer aldığı 3 ayrı temsilciden oluşmaktadır. Bu üç temsilci, her etnik grup tarafından ayrı ayrı seçilmektedir. 4 yıllığına seçilen Konsey üyeleri dönüşümlü olarak her 8 ayda bir Cumhurbaşkanı olarak görev yapmaktadır. Konsey’in karar alabilmesi için her üç üyenin de aynı yönde oy kullanması gerekmektedir.

Fakat karar almaya bu 3 temsilcinin hemfikir olması da yetmiyor. Eğer yetseydi, BM’deki Kudüs oylamasında, büyük bir ihtimalle “olumlu” oy çıkardı. Çünkü Sırp ve Hırvat toplumlarının “anavatan”ları diyebileceğimiz Sırbistan ve Hırvatistan olumlu oy kullandılar.

Peki, Bosna-Hersek’in “Çekimser” kalmasında kim/ne etkili oldu? Ülkenin “karar alma” mekanizmasında çok önemli bir “kurum” daha var: Yüksek Temsilcilik Ofisi!

Şimdi, bu yapının tanımını dikkatle okuyun: “Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 55 üyeden oluşan Barışı Uygulama Konseyi tarafından tayin edilen Yüksek Temsilcilik Ofisi, Dayton Anlaşması’nın uygulamasını denetleyen ve tarafların birbiriyle uyumlu çalışmasını teşvik eden önemli yetkilere sahip bir uluslararası yapıdır.”(1)

Nasıl? Tanımı bile ne kadar net(!), değil mi?

Tabii bu kadarla da kalmıyor… Ülkede karmaşık bir “federasyon” yapısı… Karmaşık seçim sistemleri, parlamento ve bakanlar kurulu yapısı var. Onlara hiç girmiyorum.

Anlayacağımız, katliamları durduran ve barışı getiren Amerika, kendi şehirlerinden Dayton’da şekillendirdiği “anlaşma”yla “kendine özgü” bir yönetim şekli oluşturmuş. Herhalde, Yüksek Temsilcilik Ofisi’nde de etkinliği sürmektedir.

Tabii Bosna-Hersek’i meydana getiren toplumlar üzerinde de, kendilerine “barış”ı getiren ABD’ye karşı belli bir “yakınlık”, bir “şükran” duygusu söz konusudur. Olaylar hâlâ çok taze… ABD aleyhine tavır sergilemek kolay değil.

Dolayısıyla, Boşnak kardeşlerimize darılmaya hiç hakkımız yok.

---------------------

(1): Balkanlar’da Siyaset, Anadolu Üniversitesi yayınları, S.123

 

x   x   x

GÜNÜN FOTOĞRAFI, TWITTER'DAN...


Tarih: 26.12.2017 Okunma: 863

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Özgür Deniz

01.01.2017 - 09:33

Özel bir mekânın özel bir sahibi vardır ve özel sahibin özel ilişkileri de olur elbette ve bu tamamen doğaldır, hürriyettir. Özel bir mekânın sahibinin bu ülkenin sanatçısıyla, sosyetesiyle vs. elbette ilişkisi ve iletişimi olur ve bu da normaldir, hürriyettir. Özel misafirlerin de birbirleriyle ilişkileri ve iletişimleri olur ve bu da normaldir, hürriyettir. Devletin böyle durumlarda göstereceği tavırda elbette normal olarak kabul edilecektir, bu da güvenlik ve beka içindir. Binaenaleyh, meşum gecede meydana gelen melun olay Devleti, Milleti ve aileleri elbette üzdü. Herkesin başı sağolsun. Maalesef sabah duyduk. Çok acı elbette. Kahrolmamak elde değil. Yine mi olduk! Âmâ terörizm bu ve tüm şeytani dünyanın emrinde çalışıyor. Yani babası tüm dünya olan lanetli bir çocuk. Şimdi özel gecelerde özel yerlere gidilir ve bu gücünüzle ilgilidir. Özel yerlere kimler gitmek istemiştir ve sonradan vazgeçmiştir. Kimler kimleri vazgeçirmiştir. Kaç gün önceden planlar yapılmıştır ya da kaç gün önceden yapılan rezervasyonlar kaç gün sonra iptal edilmiştir. Bunlar da önemlidir ve düşünülebilir doğal olarak. Belki buradan bir çıkış yolu bulunabilir. Sırrı çözecek en ufak bir emare de olsa önemlidir. Ve büyük evin sahibi tüm detayları olabildiğince teferruatlarıyla, incelikleriyle, her türlü boyutuyla tetkik, tahkik, tahlil etmelidir. Devlet bunları düşünüyorsa doğaldır, güvenliktir, bekadır, haklıdır. Vatandaşın hürriyeti kadar devletin de bekası önemlidir. Bu kargaşa da akıllara gelmeyebilir. Ama ilişki düzeyine göre iletişim düzeyi olur. İletişim düzeyi de önemli zamanlarda kendini gösterebilir. Elbette akıllarına gelmesi gerekenlerin akıllarına geliyordur her şey ama acı büyük ve kaotik bir durum var. Kafalar sakinleşince düşünülebilecek detaylar spontane tezahür edebilir elbette ama naçizane aklımıza gelen detayı ifade edelim istedik. İtham etmiyoruz, şüphe ediyoruz ve şüphe gerçeği getirir bize. Sayın Devletim, bir ömür dedim, şu internet dünyasına ya hâkim ol ya da kendinin kontrol edeceğin bir internet dünyası yarat, bunu yapabilecek büyük beyinler yetiştir diye. İlime, bilime harca servetini harcayacaksan dedik. Ama maalesef dememizle kalıyor hep.

SÖZLER

""İnsanlar bir ömür başkalarının kavgalarını verirler. Bu uğurda ne yaşarlarsa yaşasınlar, yaşadıklarının bedeli ne olursa olsun onurla ve cesaretle savaşırlar. Çünkü dünyada kendilerini savunamayan insanlar olurlar daima ve işte kendilerini savunamayanları savunmaktır, kendilerini savunacak gücü olanların en kutsal ödevleri. Ve geride kalanları yaşatmak için ölürler. Kendilerine ait olmayanı ve kendilerinin olmayacak olanı kazanırlar. Ve bu, insanın muhteşem ve görkemli valsidir hayatla, varoluşla ve kavgayla.""

Bendeniz

""Köleler, özgürlüklerine kavuştuklarında, kölelikleri döneminde kullanamadıkları özgürlüklerini özgürlük dönemlerinde kullanmalarından dolayı sorumlu ve suçlu kabul edilemezler.""

Bendeniz

""Yoksulların ve çocukların öldüğü, komprador pezevenklerin yaşadığı bu dünyayı ölünceye kadar sevmeyeceğim ve elbet büyük insanlık mahkemesi kurulduğu gün ben de orada olacağım.""

Bendeniz

""Genç insana on öğüt saymaya kalksam, birincisi: 'PUTLAŞTIRMAYACAKSIN!' olurdu.""

Sezai Karakoç

‘’’’Niteliksiz insanlarla birlikte yaşamak zorunda olmak, gerçekten cehennemde yaşamaktır.’’’’

Ömer Hayyam

Özgür Deniz

01.01.2017 - 09:33

Özel bir mekânın özel bir sahibi vardır ve özel sahibin özel ilişkileri de olur elbette ve bu tamamen doğaldır, hürriyettir. Özel bir mekânın sahibinin bu ülkenin sanatçısıyla, sosyetesiyle vs. elbette ilişkisi ve iletişimi olur ve bu da normaldir, hürriyettir. Özel misafirlerin de birbirleriyle ilişkileri ve iletişimleri olur ve bu da normaldir, hürriyettir. Devletin böyle durumlarda göstereceği tavırda elbette normal olarak kabul edilecektir, bu da güvenlik ve beka içindir. Binaenaleyh, meşum gecede meydana gelen melun olay Devleti, Milleti ve aileleri elbette üzdü. Herkesin başı sağolsun. Maalesef sabah duyduk. Çok acı elbette. Kahrolmamak elde değil. Yine mi olduk! Âmâ terörizm bu ve tüm şeytani dünyanın emrinde çalışıyor. Yani babası tüm dünya olan lanetli bir çocuk. Şimdi özel gecelerde özel yerlere gidilir ve bu gücünüzle ilgilidir. Özel yerlere kimler gitmek istemiştir ve sonradan vazgeçmiştir. Kimler kimleri vazgeçirmiştir. Kaç gün önceden planlar yapılmıştır ya da kaç gün önceden yapılan rezervasyonlar kaç gün sonra iptal edilmiştir. Bunlar da önemlidir ve düşünülebilir doğal olarak. Belki buradan bir çıkış yolu bulunabilir. Sırrı çözecek en ufak bir emare de olsa önemlidir. Ve büyük evin sahibi tüm detayları olabildiğince teferruatlarıyla, incelikleriyle, her türlü boyutuyla tetkik, tahkik, tahlil etmelidir. Devlet bunları düşünüyorsa doğaldır, güvenliktir, bekadır, haklıdır. Vatandaşın hürriyeti kadar devletin de bekası önemlidir. Bu kargaşa da akıllara gelmeyebilir. Ama ilişki düzeyine göre iletişim düzeyi olur. İletişim düzeyi de önemli zamanlarda kendini gösterebilir. Elbette akıllarına gelmesi gerekenlerin akıllarına geliyordur her şey ama acı büyük ve kaotik bir durum var. Kafalar sakinleşince düşünülebilecek detaylar spontane tezahür edebilir elbette ama naçizane aklımıza gelen detayı ifade edelim istedik. İtham etmiyoruz, şüphe ediyoruz ve şüphe gerçeği getirir bize. Sayın Devletim, bir ömür dedim, şu internet dünyasına ya hâkim ol ya da kendinin kontrol edeceğin bir internet dünyası yarat, bunu yapabilecek büyük beyinler yetiştir diye. İlime, bilime harca servetini harcayacaksan dedik. Ama maalesef dememizle kalıyor hep.

SÖZLER

""İnsanlar bir ömür başkalarının kavgalarını verirler. Bu uğurda ne yaşarlarsa yaşasınlar, yaşadıklarının bedeli ne olursa olsun onurla ve cesaretle savaşırlar. Çünkü dünyada kendilerini savunamayan insanlar olurlar daima ve işte kendilerini savunamayanları savunmaktır, kendilerini savunacak gücü olanların en kutsal ödevleri. Ve geride kalanları yaşatmak için ölürler. Kendilerine ait olmayanı ve kendilerinin olmayacak olanı kazanırlar. Ve bu, insanın muhteşem ve görkemli valsidir hayatla, varoluşla ve kavgayla.""

Bendeniz

""Köleler, özgürlüklerine kavuştuklarında, kölelikleri döneminde kullanamadıkları özgürlüklerini özgürlük dönemlerinde kullanmalarından dolayı sorumlu ve suçlu kabul edilemezler.""

Bendeniz

""Yoksulların ve çocukların öldüğü, komprador pezevenklerin yaşadığı bu dünyayı ölünceye kadar sevmeyeceğim ve elbet büyük insanlık mahkemesi kurulduğu gün ben de orada olacağım.""

Bendeniz

""Genç insana on öğüt saymaya kalksam, birincisi: 'PUTLAŞTIRMAYACAKSIN!' olurdu.""

Sezai Karakoç

‘’’’Niteliksiz insanlarla birlikte yaşamak zorunda olmak, gerçekten cehennemde yaşamaktır.’’’’

Ömer Hayyam