İNSAN OKURSA NE OLUR?...

Özgür DENİZ - 07.01.2018

Okuyan insan; ama gerçekten okuyan insan, okumanın hakkını veren insan, düşüncenin namusuna sadık kalan ve düşünce ile savaşan insan, önce insan der. Çünkü insan yoksa hiçbir şeyin var olamayacağını bilir. İnsanın, dünyanın anlamı olduğunu, her şeyin de insanla anlamlı olduğunu düşünür. Bu sebeple onun için birincil değer İNSAN’dır. Birisi İNSAN değilse şayet, onun milliyetinin ve dininin de zerre miskal kıymet-i harbiyesi yoktur.

 

Okuyan insan; asla ve kata dini ya da din dışı hiçbir terör örgütünün ağına düşmez. Çünkü aklını kiraya, ipoteğe vermez, kendi kullanır. Aklını kullanmaya cüret ve cesaret eder. Aklını kiraya vermenin, köleliğe davetiye çıkardığını bilir. Ne bir şeyhe teslim eder aklını ne de bir lidere. Ve ne de herhangi bir maddeye.

 

Okuyan insan; devletinin, ülkesinin, milletinin ve insanlığın kaderi üzerine kendi kendine sorular sorar ve sorularına cevaplar arar. Bulduğu cevapları mezkûr olguların hayrına kullanır. Gerektiği zaman devletine kızar, milletine kızar, insanlığa kızar, ülkesinden çıkıp çok uzaklara gitmek ister. Çünkü ne devlete tapar, ne millete tapar, ne insanlığa tapar, ne ülkeye tapar, ne şeyhe tapar, ne lidere tapar. O yalnızdır ve sahipsizdir, sahibi sadece Allah’tır.

 

Okuyan insan; neslin korunması için neler yapılabileceğini düşünür. Bozukluklar varsa tespit eder ve tedavi yöntemleri üretir, üretilen yöntemlerin uygulanması yönünde gayret eder. İşte gerçek sadakat ve ihanet ayrımı da burada tezahür eder. Sadakat gibi görülen şeyin ihanet olabileceği, ihanet gibi görülen şeyin sadakat olabileceği burada belirir.

 

Okuyan insan; önce haysiyet, sonra kişilik, sonra kimlik der. Haysiyetsiz insanın kişiliği olmayacağını, kişiliği olmayanın ise kimliğinin hiçbir şey ifade etmeyeceğini bilir. Çünkü haysiyetsiz insan her şeyi kirletir. Kimliği, dini, değeri vs.

 

Okuyan insan; ilk evvelde güven arar, kendisi güven verir çünkü. Güvenin olmadığı yerde insanlığın da olamayacağına inanır. Dünyada güvenden daha kıymetli bir değer olmadığına inanır. Ne kimlik sahibi diye peşinen güvenir birine ne de din sahibi diye. O testlere inanır. Okuyan insan test eder çünkü. Analiz eder, senkronize ve analitik düşünür.

 

Okuyan insan; ama gerçekten okuyan insan, okumanın hakkını veren insan, düşüncenin namusuna sadık kalan ve düşünce ile savaşan insan, asla ve kata ihanet etmez. Çünkü ihanet edecek hiçbir nedeni yoktur. Vicdanı buna müsaade etmez. Zira o, herhangi bir teşekkülün hâkimiyeti adına değil, hakikatin hâkimiyeti adına savaşır. Okuyan insan için ne bir cemiyetin, ne bir cemaatin, ne de bir partinin hâkimiyeti önemli değildir, hakikatin hâkimiyeti önemlidir. Adaletin ve ahlakın hâkimiyeti önemlidir.  

 

Okuyan insan; hissiyatlı, hassasiyetli, haysiyetli ve mesuliyetli insandır. Hissiyatı, onun kötülük yapmasına kesinlikle izin vermez. İnsanı yücelten de zaten hissiyatıdır. Hissiyatsız insan vahşi hayvan gibidir. Acımaz, merhamet etmez, şefkati yoktur. Hak hukuk tanımaz. Maddeye, güce sahip olduğu zaman ezer geçer. Ezilip geçilen insan suçsuzmuş, günahsızmış zerre umursamaz.

 

Okuyan insan; bağımsız ve bağlantısızdır. Yalnızca Allah’a bağlıdır. O, kervanla birlikte yürüyor olsa da, yalnız yürüyordur yine de. Çünkü o birlikte yürümenin yozlaştırdığına inanır, ki yozlaştırıcıdır da. Zira dünya da kaliteli bir kalabalık görülmemiştir.

 

Okuyan insan; savaştan değil barıştan taraftır. Çünkü o tek bir insanın bile lanet bir savaşta kaybolup gitmesinden kahrolur. O insanlar yaşasın ister. İnsanlar yaşama sevincini duyumsasın ister.

 

Okuyan insan; yapmamayı yapamaz, yapmazsa yanar. O, bilinmekten yana değildir. Bilinmemesini, görünmemesini umursamaz. Çünkü derdi bilinmek ve görülmek değildir. Onun derdi uyuyanların uyanmasıdır ve karanlığın aydınlanmasıdır, cehaletin yerini bilginin, bilincin almasıdır. Hakkın haklıya teslim edilmesidir.

 

Okuyan insan; münhasıran hakikate bağlıdır. Çünkü özgürlüğün anasının ve insanca yaşamanın garantisinin hakikat olduğunu bilir. Yalanın, yaşama sevincinin katili olduğuna inanır, bu yüzden de politikacılara ve şeyhlere asla ve kata inanmaz. Aldatılmayı asla tolere etmez okuyan insan, tiksinir böyle bir şeyden. Aldatılmasının ve yaşama sevincinin çalınmasını da asla affetmez.

 

Okuyan insan; jurnalden, gammazdan tiksinir. Çünkü böyle müptezel ve pespaye davranışların, insani davranışlar olmadığını bilir. Ancak haysiyetsiz ve karaktersiz tipler böyle ucuz yollara yeltenirler. Çünkü inanacakları, inandıkları bir ışıkları yoktur, kendilerine güvenleri yoktur. Ama bekledikleri yal vardır, mama vardır ve yal peşinden koşarken, dalkavukluk ederken, yaltaklık, yalakalık yaparken jurnal, gammaz meşru bir yöntemidir haysiyetsiz ve karaktersiz sünepeler için.

 

Okuyan insan; asla zalim olamaz, zulümden tiksinir. Çünkü onda vicdan oluşmuştur artık, yaptığı okumalar neticesinde. Her şeyi vicdan terazisinde tartar. Derin bir vicdanı vardır. Bu yüzden yaraları ağırdır, acıları büyüktür. Haksızlık karşısında susamaz. Susturulabilir ama yine de susmaz o. Zalimlerin esiri olmaz. Hakikati bir şekilde ifşa eder.

 

Okuyan insan; adalete iman etmiştir. Adaletin, her şeyin temeli, önkoşulu, varoluş anlamı olduğunu muhakkak olarak idrak etmiştir. Adaletsiz zalimler isterse kendinden olsun, onun diyeceği şudur; zulüm bizdense, ben bizden değilim! Zalimin milliyetine ve dinine bakarak karar veremez okuyan insan.

 

Okuyan insan; ahlaklıdır. Ahlakı çok boyutlu olarak değerlendirir. Bireysel ahlak, toplumsal ahlak tefriki yapmaz. İkisinin birbirini beslediğine inanır. Bireyselde ahlaksız olan birinin topluma mal olunca ahlaklı olacağına inanmaz. Çünkü ahlaksızlık damarlarında kan gibi dolaşmaktadır onun.

 

Okuyan insan; vicdanın emirlerine tabiidir. Vicdanın emirlerinin çiğnenmesinin, yeryüzünü yaşanmaz kılacağını bilir. O gücün, servetin emrinde olamaz ve bunların peşinden koşamaz. O her an vicdanın sesine ayarlamıştır kendisini.

 

Okuyan insan; adalete, uhuvvete, hürriyete, müsavata inanır. İnsanlığın huzurunun ve mutluluğunun kaynağının bu olgular olduğunu düşünür.

 

Okuyan insan; merhametlidir. Merhametin olmadığı bir dünyanın, İnsansızlaştırılmış ve hayvanlığa terkedilmiş bir dünya olduğunu bilir.

 

Okuyan insan; merak eder, düşünür, sorar, sorgular. Bunlarsız, yaşamın anlamsız olduğunu ve ömrün yaşanmamış sayılacağını düşünür.

 

Okuyan insan; yaşamın özüne sevdalıdır. Maddeyle prangalanmış bir yaşama ve zincirlenmiş bir insana karşıdır o ve böyle bir şeyin yaşamı zehirlediğini düşünür. Özgürlüğüne düşkündür okuyan insan, esaretten tiksinir. Yaşamın su gibi akıp gitmesinden yanadır.

 

Okuyan insan; putlar edinmez. Çünkü putların, insanı insandan çaldığına inanır. İnsanlardan, kavramlardan, maddelerden putlar edinmez o.

 

Okuyan insan; kula kulluk etmeyi reddeder. Böyle bir şeyin insanı düşüreceğini ve süründüreceğini bilir. O kulun kulu olmaktan tiksinir. Çünkü kendine benzeyen bir kula kulluk etmek kadar rezilce bir şey yoktur. Bu yüzden kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, neye sahip olursa olsun, kendine benzeyen biri insanlığa nahak yere zulmediyorsa, haksızlık yapıyorsa, ona vurmakta, onu tenkit etmekte ve onu terk etmekte tereddüt etmez asla ve kata. Zulüm benden diye zulmü tensip ve tasvip edemez. Ederse insanlıktan çıkar.

 

Okuyan insan; dosttur, hiçbir dostu, bana ihanet ettin diyerek karşısına çıkamayacak kadar dosttur.

 

Okuyan insan; cömerttir. Cömertliğin çoğalmak olduğunu bilir. Çünkü şeylerin kendisine ait olmadığını bilir. Verirken, kendisine ait olmayanı verdiğinin farkındadır. Bu yüzden de tereddütsüz vermekten imtina etmez.

 

Okuyan insan; asla kibir taşımaz. Kibrin insanı alçaltacağını ve Allah’a düşman yapacağını bilir. Her şeyden önemlisi her halükarda ölümü tadacak bir cana sahip olduğunu bilir.

 

Okuyan insan; mütevazı olur. Zira yüksekliğin, yükselmenin, insan olmanın ve kalmanın ve insanca yaşamanın burada olduğuna inanır.

 

Okuyan insan; isyan sahibidir. İnsani olmayan her şeye isyan etmenin varoluşun önkoşulu olduğuna inanır. Ve böyle bir şeyin insan kalmakta direnmek olduğunu düşünür.

 

Okuyan insan; sömürüye düşmandır. Çünkü kendine ait olanın metazori gasp edilmesine evet diyemez.

 

Okuyan insan; Anti-Emperyalisttir. Beyni de, yüreği de insani ve özgürleştirci bir devrimden yanadır.

 

Okuyan insan; teri, yaşı, kanı, emeği kutsal bilir. Çünkü insan, bunlarla insanlaşır.

 

Okuyan insan; ama gerçekten okuyan insan, okumanın hakkını veren insan, düşüncenin namusuna sadık kalan ve düşünce ile savaşan insan, mazluma umut, zalime korkudur.

 

Okuyan insan; kesinlikle aşağılık ve adi bir müfteri olamaz. Çünkü kendisinden tiksinti duyulmasından asla ve kata hazzetmez.

 

Okuyan insan; yaptığı her işi büyük bir özveriyle, samimiyetle, fedakârlıkla ve yüksek disiplin anlayışı içinde yapar.

 

Okuyan insan; septiktir. Çünkü şüphe olmadan hakikate varmanın muhal olduğunu bilir. Şüphe olmasaydı zalimler ebedileşirlerdi. Şüphe olmasaydı yalanlar hakikat gibi algılanırdı. İnsanlığı yalanla yönetmek kolaylaşırdı. Her şeye bir bahane bulunur ve insanlar kolayca aldatılırlardı.

 

Okuyan insan; asla haram yiyemez. O, midesi haramla beslenip doyanın insanlıktan çıktığını düşünür. O kul hakkına, yetim hakkına el uzatacak, göz dikecek kadar şerefsiz, haysiyetsiz, kişiliksiz ve kahpe değildir. Bunu yapan, kim olursa olsun hiçbir önemi yoktur. Bunu yapanın kimliği, dini, milliyeti zerre miskal önemsizdir.

 

Okuyan insan; mülk, makam, şöhret derdinde olamaz. Kişiliğini de bu olgulara ulaşmak adına satamaz. O münhasıran mazlumların adına kavga verir.

 

Okuyan insan; ama gerçekten okuyan insan, okumanın hakkını veren insan, düşüncenin namusuna sadık kalan ve düşünce ile savaşan insan, büyük insanlık için varolur, yaşar ve savaşır. Tek bir insanın bile gülümsemesi, onun yaşama sevincini çoğaltır. Tek bir mazlumun umutlu olduğunu hissetmesi bile, yaşamak adına en büyük değerdir onun için. Sömürücülerin kahrolduğunu, mazlumların güldüğünü, hakikatin ve hürriyetin egemen olduğunu görmek, onun bu dünyada ki cennetidir.

 

Okuyan insan; son tahlilde; sonsuz masum, sonsuz doğal, sonsuz samimi, özünde sonsuz yalnız bir insandır işte. Allah’tan başka sahibi olmayan bir insandır.

 

EN SON TAHLİLDE; okuyan insanın; kalbinde imanı, vicdanında isyanı, dilinde duası vardır. Bu yüzden, imanından, isyanından, ÖZELLİKLE de duasından hazer edilmelidir okuyan insanın. Duasından derken olumsuz duasından hazer edilmelidir. Çünkü bilinçli olarak, farkında olarak, adaletsiz olarak, ayrımsız olarak gadre uğramış, hakkı gasp edilmiş, acımasızca zulmedilmiş, ezilmiş bir insanın yapacağı dua herkesi korkutmalıdır.

 

‘’’’HER ŞEYİ SORGULAYIN!’’’’

 

Karl Marks

Tarih: 07.01.2018 Okunma: 818

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?