Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Kudüs’ü bütün dünya tanır-bilirken, Afrin’i
kimse tanımaz, bilmezdi. Hatay ve Kilis illerimize bitişik olduğu halde biz de
bilmezdik.
20
Ocak 2017 Cumartesi akşamından beri dünyanın gözü Afrin’in
üzerinde… Bugünlerde, ABD Başkan
Yardımcısı Mike Pence, Ortadoğu’yu,
İsrail’i, Kudüs’ü ziyaret ettiği
halde, ilgi Kudüs’ten ziyade Afrin’de…
Afrin, nasıl Kudüs’ten daha
önemli ve ilgi çekici hale geldi? Bunun Kudüs’le ne alâkası var?
Mike Pence, 22 Ocak 2017 Pazartesi günü, İsrail
Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, üstüne basa basa tekrar etti: “Kudüs,
İsrail’in başkentidir”. Pence’in konuşmasını protesto eden bir avuç Arap milletvekili yaka-paça dışarı
çıkarıldı.
Afrin’in Kudüs’le alâkası
İsrail-Amerikan “kankalığıyla”
bağlantılı…
Düşünün!
7
yıl geriye, 2011 Mart’ına gidin!
Eğer o günlerde Suriye karıştırılmasa, bir iç savaş
çıkartılmasa, bugün Afrin diye, El-Bab diye, Kobani diye bir derdimiz olacak mıydı? Biz dâhil, dünya Afrin’in
varlığından bile haberdar olacak mıydı?
Hayır!
İşte, Amerika, İsrail Kudüs’ü kolayca başkent yapabilsin
diye, tepkiler asgarî düzeyde kalabilsin
diye, dünya Suriye’yle, Afrin’le meşgul
olsun diye iç savaş çıkartı.
Daha ilerisi, İsrail daha güvenli bir devlet olabilsin
diye Suriye’de, Irak’ta kukla Kürt devletleri, daha doğrusu ikinci İsrail’ler inşa
etmeye girişti.
Geç de olsa Amerika’nın
planları, niyetleri görüldü, açığa çıktı.
Türkiye,
önce Fırat Kalkanı/El-Bab, sonra da Zeytin Dalı/Afrin harekâtlarıyla oyunu
gördüğünü ve bu oyunu bozacağını gösterdi.
Afrin’deki, Menbiç’teki,
Kobani’deki PKK/YPG’ye 4,900 TIR silahı veren
kendisi değilmiş gibi, ABD, “Türkiye’nin
kendisini koruma hakkı”ndan, “Türkiye’yi
anladıkları”ndan bahsediyor.
Tabii “itidalli
olmamızı”, “harekâtı kısa sürede bitirmemizi tavsiye” yi de ihmal etmeden!
Şimdiye kadar ne olduysa
oldu, hangi hatalar yapıldıysa yapıldı… Şimdi, çok yerinde, çok haklı bir
harekât başlatılmıştır. Türkiye’nin kararlılığı sürmeli…
Son
“terörist” etkisiz hale getirilene kadar!
x x x