Konuşabilsek çözülmeyecek
bir şey kalmayacak. Çünkü farklı çözüm yollarını deneme fırsatı bulacağız.
Çünkü bir fikir değil, bin fikir ortaya çıkacak. Konuşabilsek haddizatında
kimsenin haince şeyler düşünmediğini de göreceğiz. Konuşabilsek kardeş
olduğumuzu öğreneceğiz. Konuşamadığımız için herkes birbirine düşmanmış gibi
bir algı oluşuyor. Konuşabilsek aslında sorun olacak hiçbir şeyin olmadığını
anlayacağız. Konuşabilsek aslında birbirimize çokta uzak olmadığımızı fark
edeceğiz. Konuşabilsek aslında konuşamadığımız için hep geride kaldığımızın,
bir türlü ilerleyemediğimizin, sadece sevgisizlik ve düşmanlık
biriktirdiğimizin idrakine varacağız. Konuşamadığımız için anlayamıyoruz,
anlaşamıyoruz. Çünkü konuşma hürriyeti yok. Farklı fikir heyula gibi görülüyor.
Bu yüzden de zımnen yasaklanıyor, tecrit ediliyor. Böylece de farklı çözüm
yolları tıkanmış olur. Bu da ilerlemeye darbe vuruyor. Konuşabilsek aslında
birbirimizle konuşmaya ne kadarda özlem duyuyormuşuz açık etmiş olacağız.
Konuşabilsek aslında sorunlarımızı yok etmek için bir türlü göremediğimiz ama
önümüzde apaçık duran farklı çözüm yöntemlerini göreceğiz. Konuşamıyoruz, çünkü
sorunlara çözüm bulmak gibi samimi ve namuslu bir derdimiz yok. Böyle rahat
olduğumuzu düşünüyoruz. Zira keyfimiz gıcır, milletin canı çıksın! Konuşabilsek
konuşamadığımız için aramızda vücut bulan mesafenin fitneci ve fesatçılarla
doldurulmasının önüne geçeceğiz. Konuşabilsek konuştuğumuz için daha bir güçlü
olduğumuzu göreceğiz. Konuşabilsek birbirimizi birileriyle değil bizatihi
kendimiz tanıma fırsatı bulacağız. Konuşabilsek her türlü meselemizi kendi
kendimizle çözüme kavuşturacağız. Velakin konuşamıyoruz. Dinlemeyi bilmiyoruz.
Anlama yetimiz yok. Önyargının esiriyiz. Kesin inançlılığın tutsağıyız.
Sevmiyoruz. Kıskançlık ateşi ve kompleks illeti ruhumuzu ve beynimizi
mütemadiyen kemiriyor. Konuştuğumuzda dost olabilme ihtimali bizi korkutuyor.
Münhasıran tanımlıyoruz, yargılıyoruz, karar veriyoruz ve ceza kesiyoruz. Hiç
kimse birbiriyle açıkça konuşamadığı için, herkes birbirini başkalarından
öğreniyor ve ona göre konum belirliyor. Beyan ettiğin bir fikir kafalarda ki
şablona uydurulmaya çalışılıyor, uydurulamadığı zaman bitiyorsun. Çünkü
insanlar bize göre düşünsün, konuşsun, yaşasın istiyoruz, üstelikte böyle bir
şeyin muhal ender muhal olduğunu az buçukta olsa bilmemize rağmen. İstendik
şekilde tanımlanıyor, yargılanıyor ve tecziye ediliyorsunuz konuştuğunuzda. Ah
bir konuşabilsek, nice ruh ve beyin hastalıklarımızdan kurtulmuş olacağız.
Bizim insançocukları olarak tek bir sorunumuz var; konuşmayı becerememek. Her şeyi beceriyoruz da konuşmayı bir türlü
beceremiyoruz. Oysa becerebileceğimiz en kolay ve becermemiz gereken en hayati
iştir konuşabilmek. Ah bir konuşabilsek! Ama dinlemek ve anlamak için
konuşabilsek, tanımlamak ve yargılamak için değil! Yargılayıp tecziye etmek
için değil! Bırakın insanlar konuşsunlar kardeşim. Bir sorun varsa bir yerde
düşünsünler, çözümleme yapsınlar, fikirlerini serdetsinler. Bunun ne zararı var
Allah aşkına? Misal; şu alan, o alan, bu alan kötü mü? Konuşmaya bile gerek yok
kötü olan bir alanı. Eee o zaman bırakın insanlar o alanlar üzerine fikir
üretsinler, sorun nerede bulsunlar, çözüm yolları sunsunlar ve uygulamaya
geçilip sorun bitirilsin. Ama hayır, her şey mükemmel ama ne gariptir ki, biz
mükemmellik adına zerre bir şey görmüyoruz. Bilakis tam bir fecaatle karşı
karşıya kalıyoruz. Çünkü konuşmuyoruz. Çünkü fikir serdedilmesine eyvallah
edemiyoruz. Oysa herkesin bir fikri vardır ve o fikri tüm çıplaklığı ile ortaya
koyma hürriyeti de olmalıdır. Bilakis olan herkese olmaktadır. Bu vatana, bu
millete, bu devlete yazık! Bence insanın en büyük düşmanı yine insan!
EKSTRA:
‘’’’Fatıma ol; bu asrın gidişine uyma ki,
kucağında bir Hüseyin yetişsin.’’’’
Muhammed İkbal
‘’’’Rabbim! Senden,
özgürlük, bilgi, uygarlık, adalet ve şeref istiyoruz. Bize bunları bağışla! Çok
muhtacız ve her zamandan daha dertliyiz ve alçaklık, esaret ve cehaletin
kurbanı olmuşuz.’’’’
Ali Şeriati
‘’’’Dünya çapında
katliamlar, evrensel yalanlar, tüm halkın sefilleştirilmesi,
hayvanlaştırılması, işte budur sizin kültürünüz! Ve biz bu kültüre düşmanız!’’’’
Maksim Gorki