Bak dostum! Biz dostuz.
Dostum diye hitap ediyorum, arkadaşım bile değil, herhangi biri hiç değil.
Çünkü dostluk, ileri düzeyi ifade eden bir iletişim ve ilişki biçiminin
hitabıdır. Dostluk, üst düzey bir tarzdır. Yüce bir şeydir. Dostluk,
özgürlüktür! Dopdolu erdemdir. Hissiyat, hassasiyet, haysiyet temelli bir
ilişki ve iletişim biçiminin hitabıdır. Bu yüzden incelik ister, özen ister,
korunmak ister, beslenmek ister. Düşüncelerden, olgulara ve olaylara
bakışlardan çok çok farklı bir şeydir. Hayatın ekstrasıdır!
Bak dostum! Birbirimizin
kölesi değiliz. Dostluğumuz baki olacaksa, ilk evvelde dostluğa sadakat olacak
ve dostluk olacak. Çünkü güvenin olmadığı yerde bırak dostluğu, olabilecek
hiçbir şey yoktur. Sonra da olmazsa olmaz bir önkoşul olarak seviye ve düzey
olacak. Dostluk, bir kölelik ilişkisi değildir. Ne sen benim kölemsin, ne de
ben bir köleyim. Zaten hayatımız köleliğe isyanla geçmiyor mu? Ne ben senin
gibi olabilirim, ne de sen benim gibi olabilirsin. Birbirimizi olduğumuz gibi
kabul etmemiz icap eder, elbette hayata bakış ve hayatı yaşama tarzı bağlamında.
Zira dostluğu dopdolu yaşamak bunu iktiza eder. Bendeniz fikir özgürlüğüne
inanan biriyim. Fikrimi dikte eden biri değil ve fikir dikte edilecek biri hiç
değil.
Bak dostum! Ne sen bana
istediğin gibi davranma hürriyetine sahipsin, ne de ben sana istediğim gibi
davranma hürriyetine sahibim. İstediğim gibi davranırım diyorsan, istemediğin
gibi davranılır ve orada da dostluk toz olup savrulur gider. Bunu idrak edecek
zekâya sahip olduğunu düşünüyorum ya da böyle düşünmek istiyorum. Hatta
birbirimizi kayıtsız şartsız sevmek gibi bir mecburiyetimiz bile yoktur. Ya da
Nietzsche’nin dediği gibi; ‘’’’seni seviyorsam sana ne bundan?’’’’ diyecek
kadar özgürce sevebilmeliyiz, sevebilmemiz sevilme gibi bir nedene bağımlı
olmadan. O zaman burada dostluk nerede diye sorabilirsin ama dostluk;
bildiğinden, algıladığından, klişeleşmiş tariflerden çok çok başka bir şeydir.
Ben dostluğu ya da nice başka şeyleri, toplumsal algılayışa ve anlayışa göre
algılayıp, anlamam. Benim algılayıp, anladığım gibi algılayıp, anlamak zorunda
değilsin elbette ama serdettiğim fikri temeli tahkik ve tetkik edebilir,
üzerinde çözümleme yapabilirsin. Ya da oturup teati yapabiliriz.
Bak dostum! Ne sen, ben her
çağırdığımda bir yere gelmek zorundasın; ne de ben, sen her çağırdığında bir
yere gelmek zorundayım. Ne sen, benim her söylediğimi kabul etmek zorundasın;
ne ben, senin her söylediğini kabul etmek zorundayım. Ne sen, benim düşündüğüm
gibi düşünmek zorundasın; ne ben, senin düşündüğün gibi düşünmek zorundayım. Ne
sen, benim yaşadığım gibi yaşamak zorundasın; ne ben, senin yaşadığın gibi
yaşamak zorundayım. Ne sen, benim kadar bilmek zorundasın; ne ben, senin kadar
bilmek zorundayım. Ne sen, benim bildiğimi bilmek zorundasın; ne ben, senin
bildiğini bilmek zorundayım. Bu gibi yanlış telakkiler, insanı, dostluğu kasıp
kavuracak hasede ve komplekse iter. Ve ben kompleks ve hasedden tiksindiğim
kadar çok az şeyden tiksinirim.
Bak dostum! Ne sen toplum
içinde seviyeni düşürmek zorundasın, ne de ben toplum içinde seviyemi
düşüremem. Seviyesizlik, dostluğun celladıdır. Seviye, dostluğun kutsal özüdür.
Seviyesizlik, insanı çirkinleştirir ve ben, seviyesizlikten tiksinirim,
iğrenirim. İnsan, kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına o
şekilde davranmalıdır, davranmak zorundadır. Davranamıyorsa, ağzına kilit
vurup, dilini öldürmelidir. Ne yaptığının, nasıl yaptığının, niçin yaptığının
farkında olmalıdır, bir şey yaparken. Ne konuştuğunun, nasıl konuştuğunun,
niçin konuştuğunun farkında olmalıdır bir şey konuşurken. Dostunun fark
etmeyeceğini ve anlamayacağını düşünmemelidir, dostunu kendisi gibi dar kafalı,
sığ düşünceli olarak görmemelidir.
Bak dostum! Ne senin her
konuştuğunu her yerde konuşma hakkım vardır, ne benim her konuştuğumu her yerde
konuşma hakkın vardır. Zaten böyle bir hakkın olduğunu varsaydığın an,
varsaymayı bırak, bunu bir an düşünüp, hissettiğin an dostluğu toprağa
gömmüşsündür. Toprağa gömülen dostluğun bir daha toprak üstüne çıkma ihtimali
muhal ender muhaldir. Binaenaleyh, olabildiğince teennili hareket etmek
zorundasın, tabi dostluğa iman etmişsen.
Bak dostum! Bir şey isterken
ya da bir şey verirken seviyeni düşürmeyeceksin. Bir şey istiyorsan nasıl
isteyeceğini bileceksin. İsteklerin karşılanamıyorsa, kafanda dostluğu
bitirmeyecek ve tenkite tevessül etmeyeceksin. Zira kabil olan bir şeyin olmama
ihtimali yoktur, bu yüzden niyetini bozmayacaksın. Zaten dost isen, olabilecek
bir şeyi geri çeviremezsin. Bu, dostluğun, yüreğinde ki yerine bağlıdır
elbette. Eğer olabilecek bir şeyi geri çeviriyorsan ve dostunun bundan haberi
yoksa ve senin yüreğin yaptığın şey yüzünden sızlamıyorsa, sen gerçek bir dost
değilsindir.
Bak dostum! Bir şey
veriyorsan ya da bir iyilik yapıyorsan davul çalarak onun anlamını yerle yeksan
etmeyeceksin. İsteyeni istediğine pişman etmeyeceksin. Zaten gerçek bir dost
isen bunu yapmazsın. Ki, şunu asla unutma ki; dostluk, hissedilen bir şeydir! Ve
dost olan, olumsuz hislerin tevlidine sebep olacak davranışlar sergiliyorsa
şüphe tezahür eder ve şüphe, bazen ölümcüldür. Ne kadarda kutsal bir öze
sahipse de!
Bak dostum! Anlayacaksın.
Çünkü anlamazsan ya yıkılırsın ya da yıkarsın. Bu şekilde de yol yürünmez.
Birlikte yürümek için anlamak gerekir. Anlamadığınla anlaşamazsın zaten,
anlaşamıyorsan da birlikte yürüyemezsin. Anlamak zorunda mısın? Kesinlikle
anlamak zorundasın. Anlamadığın zaman, dostunun hürriyetini tahdit etmiş
olursun. Çünkü özgürce konuşmak, anlamak erdeminin boy gösterdiği yerde tezahür
edecek onurlu bir edimdir. Senin gibi bakacaksam, düşüneceksem, konuşacaksam,
yaşayacaksam, seninle dost olmamın hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur benim için.
Zira dostluk, bir anlamıyla zenginlik demektir ve bu zenginlik hiçbir
zenginliğe benzemez.
Bak dostum! Beni seviyeli
bir şekilde istediğin gibi eleştirebilirsin ve ben, bu sebeple küsüp gitmem,
dostluğu bozmam, ihanet etmem. Ama sen de aynısını yapabilecek iradeye,
dirayete, seviyeye, erdeme malik olmalısın. Zira en ufak bir tenkitte küsüp
gideceksen, kaçacaksan, ihanet edeceksen, bil ki; korkakların dostluğu tehlikelidir
ve ben bu dostlukta olamam. Merhaba dostum! Hoşçakal dostum! Özgürlük Güneşinin
ışığında ki nice yüce dostluklara…