Eğitecekleri eğitememek asıl skandal!
En son yazımı 2 Haziran 2015 te yazmışım. İş ahlakı olmadığı için AK ile karanın karıştığını anlatmaya çalışmışım.
İş yoğunluğum nedeni ile yazmaya zamanım olmuyor. Fakat aşağıdaki görüntü üzerine kendimi yazmak zorunda hissettim.
Açıklama MEB.gov.tr’den sitesinden aynen böyle
Duyurudan anlatılan şu.
Sınavlara giren öğrencilerden bir kısmı(sayı belli değil) 4 den fazla dersten
sınava giriyorlar. Fakat bu girdikleri sınavlara verecekleri cevapları
kodlayacakları cevap kağıdı yok. Ve duyurudan anladığım bu sorun nedeni ile
ortaya çıkan kaosa çözümde üretilememiş. Yarında aynı sorun yaşanacakmış.
Bu hatayı yapan kurum kim. Eğitimcileri koordine eden kurum.
Bu büyük bir skandal.
Bu skandalı bakalım basın ve halk algılayabilecek mi?
Gerçekten eğitimde kalite arayanların bu skandalı ortaya koymaması demek her devrin adamlarının devreye girip menfaat birliği ederek geleceğimizi çalmaya devam etmeleri demek.
Bu saate kadar konuyu gündeme taşıyan hiçbir yazı görmedim. Her fırsatta doğrudan manipüle edilmiş haberlerle Akparti’ye açıktan saldıran Cumhuriyet konuyu gece geç saatlerde;
“MEB özür diledi. Açıköğretim sınavları tekrarlanacak” başlığı ile haberleştirdi. Fakat konuyu algılayamadıkları haberden net olarak belli.
Metinde yarın yapılacak sınav için bugünden acziyet ilan edildiğini bile anlayamamış Cumhuriyet editörleri.
İşte asıl skandal bu! Eğitimcilerin ne kadar aciz olduklarını anlatan durum bu.
Bu zihniyetteki bir teşkilat hiçbir kişiyi doğru eğitemez. Bu zihniyetteki kadrolara www.opetanadolulisesi.com daki projeler anlatılmaz. Bu zihniyetteki insanların yetiştireceği kadroların işgal edeceği yerlerden Ülkemizde gelecek olmaz.
Neden İŞAHLAKI olmadığı için AK ile kara karıştı dediğimin ispatı bu.
2 Haziran 2015 ten sonra yaşanan süreçleri çok kısa başlıklarla hatırlayalım.
7 haziran 2015 seçimleri sonrası hükümet kurulamadı.
Hükümetin yolsuzluklara bulaştığı iddiası olanlar, başta Ana Muhalefet partisi olmak üzere Cumhurbaşkanımızca alınan erken seçim karar nedeni ile zorunlu olarak kurulacak olan hükümete bakan vermediler.
Ben yolsuzluk iddialarında bulunan muhalefetin bakan vermemesini anlayacak zeka kapasitesine sahip değilim.
Öyle ya seçime gidiliyor. Muhalefette bakanlıklarda yolsuzluk olduğunu iddia ediyor. Ver bakanı denetlesin. Sizden olan bakan, atandığı bakanlıkta olan yolsuzluk işlemlerini açıklasın. Siz de iddianızı ispatlamış olun. Hem de seçimi kazanın. Yok öyle bir şey olmadı.
21 Temmuz 2015 sonrası KÜRT kardeşlerimizin oyunları görerek vatanımıza sahip çıkmaları gerçek anlamda Ülkemizin bölünmesini engellemiştir. Ülkemizin ortak paydasının ırk temelli olmadığının en büyük ispatı KÜRT kardeşlerimizin gerçekten kardeş olduklarını ortaya koymalarıdır.
1 Kasım 2015 seçimleri ile Akparti tekrar çoğunluğu sağladı.
1 Mayıs 2016 günü ziyaretime gelen Fetönün KPSS sınavlarına hazırlık amaçlı çalıştırdığı bir dershanenin müdürü olan Erdal Yalvaç, açık açık en geç 2 ay içinde her şeyin değişeceğini söyledi.
İnanamadım. Dilim döndüğünce 17-25 Aralık olayında hırsızlık olmasının mümkün olmadığını anlatmaya çalıştım.
Şöyle bir örnek vermiştim.
Kastamonu’lu olduğunu söyleyen bu müdürün köyünde boş bekleyen arazileri varmış.
Ben gelsem sana desem ki gel sen, bana bu arazileri kiraya ver. Bende bu arazilere fabrika kurayım. Köylülerine iş sana gelir olsun. Senin cebinden bir tek kuruş para çıkmasın. Dahası belli bir süre sonra buraları tamamen sana bırakayım.
Ben fabrikayı kurarken işimi bir an önce bitirmek için, hantallığı yenmek için bürokrasiye rüşvet vereyim.(Rüşvet her halükarda suçtur. Hiçbir şekilde rüşvet savunulamaz. Burada Ülke ve millet menfaatini anlatmak için rüşvet açık açık kullanılmaktadır.)
Ben iş adamı olarak böyle bir işler yaptım diye sen hırsız olur musun? Sen veya köylülerin zarar görür mü?
Bunu anlatmayı başaramadım kişiye. Ve ben ne dersem diyeyim kişi en geç 2 ay içinde hırsızları içeri tıkacağız dedi durdu.
Sonuçta arabasını satıp Bankasya’ya yatırdığı için arabasız 3 çocuğu ile Avcılardan toplu taşımla Celaliye’ye gelen bu misafirim niye geldiğini ben anlamadan gitti.
15 Temmuz 2016 darbesi ile kızımla gittiğimiz Kumburgaz Emniyet müdürlüğünde selalar okunduktan sonra gelen CHP’lileri görünce darbenin başarısız olacağına emin oldum.
Çünkü selaların öncesinde tanıdığım CHP’liler askerleri alkışlıyorlardı. Selalardan sonra ne oldu ise fikir değiştirdiler.
15 Temmuzdan sonra Kırgızistan’a hicret ettiklerini ifade eden bu kişi ile yazışmaya çalıştım.
Eşinden eşime oldukça zengin yerde kahvaltı sofrası eşliğinde bu mesaj geldi. Ve bir daha erişimimiz olmadı.
Şimdilerde zamanım oldukça FETÖ’nün tuzu kuru takımının yazdıklarını okuyorum. Yazdıklarına yapılan yorumlardaki hakaretlere tahammüllerini ise anlamakta zorlanıyorum. Hakaret yazanları engellemiyor olmaları ise benim gerçek anlamda anlama kapasitemin dışında.
MHP’nin 1 Kasım 2015 seçimleri sonrası net siyaset değişikliği ile 16 Nisan 2016 referandumu yapıldı.
Ben “HAYIR” cephesinin savunduklarına da, seçim sonuçları ile ilgili olarak ortaya attıkları iddialara da anlam veremedim. “HAYIR” cephesi savunucuları kadar zeki olmadığım için sanırım algılayamıyorum.
Çünkü yeni seçim sistemi iddiası olan tek kişinin iddiası ile ortaya çıkıp tek başına halkı arkasına alarak hiç kimseye gebe olmadan yönetime gelme imkanı sağlıyor.
Yeter ki kişi liyakat sahibi olsun. Burayı da geçiyorum.
Kendimce dolu bir insanım. ADALETLİ bir Dünya’nın mümkün olduğuna inanıyorum. Ve bu uğurda gücüm yettiğince çalışmalar yapıyorum. Kurulduğu günden beri AKPARTİ üyesi olduğum halde hiçbir dönemde teşkilatlarında görev almadım. Zaman zaman büyük projeler için İlçe teşkilatlarındaki kişilerle görüşürüm. Genelde de ayırdığım zaman için üzülürüm. Çünkü görüştüğüm kişilerin hiç birisinin kapasitesi yeni bir şey ortaya koymak için yeterli değil.
Yeni yapılanma süreçlerinde değişen bir şeyler olup olmadığını bilmiyorum. Pekte umurumda değil.
Bu vatanın ben gerçek sahibiyim. Benim gibi gerçek sahibi olanların varlığı ile bu vatan eninde sonunda Dünya’da hak ettiği yere gelecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ideallerini paylaşanların hiçte azımsanmayacak kadar çok olduğuna eminim.
Bu notları düştükten sonra 2 Hazirandan sonra yazmayı bıraktığım halde neden bugün yazdığıma gelmek istiyorum.
Son seçim sistemi değişikliği nedeni ile yapılan tartışmalardaki sandık başkanlarının memurlardan seçilmesi kabul edildi. Bu skandalı fark etmeyen kadroların olduğu memurlar.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ve bu vatanı gerçekten seven kişilerin işi çok zor.
Gelin asıl skandalları görelim. Gelin Milli Eğitimi önce eğitelim.
Saygılarımla