HAYSİYETLİ BİR YAŞAM...

Özgür DENİZ - 15.04.2018

Her şey güzel olsun deyipte; güzel olmamak ve her şeyin güzel olması için çaba sarf etmemek, ben insanım nefsim var rezilliğine sığınmak tiksindiricidir. Evet kardeşim, sonsuz net ve açık, olay budur, pislik yapmıyorum hakikati haykırıyorum. Her şey güzel olsun deyip duranlardan değil, her şeyi güzelleştirmek için gayret edenlerden ve güzel olanlardan olmalıyız. Kardeşim güzellik istiyorsan buyur güzel ol, mal mal konuşup durma, edebiyat yapma, iyilik meleği pozuna bürünüp sahte iltifatlar bekleme, güzel olmanın önünde kendinden başka tek bir engel var mı? Varsa buyur söyle hep birlikte kaldıralım o engeli. Her şey güzel olsun deyip duruyorsun ama bu yöne doğru tek bir adım atmıyorsun. Adım atmıyorsun ama laf üretiyorsun, niye böyle yapıyorsun? Çünkü sahici, ciddi, samimi değilsin, sahtekârsın, müraisin. Hasta toplumun hasta insanlarıyız!

 

Anlayış, saygı, sevgi olsun deyipte; bir türlü anlayışlı olmamak, saygılı olmamak, sevgiden uzak olmak ve sonrada garip bir şekilde biteviye toplumun anlayışlı, saygılı, sevgili olmadığından şekva etmek tiksindiricidir. Anlayış, saygı, sevgi olsun deyip duranlardan değil, anlayışlı, saygılı, sevgili olanlardan olmalıyız. Lafla adam olunmuyor kardeşim. Laf yaparak bir şey bildiğini sanma, kimse senin lafınla sana çok akıllı adam demez. Kardeşim madem anlayışa, saygıya, sevgiye bu kadar önem atfediyorsun, buyur gereğini yap, önüne geçen mi var, ellerini, kollarını bağlayan mı var, ağzını bantlayan mı var, kalbini açıp zorla içine anlayışsızlık, saygısızlık, sevgisizlik koyan mı var? Çöpe kovası mı senin kalbin, pislik doldurulup, pislik boşaltılan? Sahtekârlık yapma, mal mal konuşup durma. Anlayışlı, saygılı, sevgili olmanı kim engelliyor? Hasta toplumun hasta insanlarıyız!

 

Adaletli, ahlaklı, erdemli olunmalı deyipte; kolayca adaletsizlik yapmak, ahlaksızlıktan imtina etmemek, erdemden uzak olmak, zora gelindi mi ben insanım, nefsim var bahanesine sığınmak tiksindiricidir. Zaten bir tek sen kaldın şu dünyada insan, gerisi hayvan! Adaletli, ahlaklı, erdemli olunmalı deyip duranlardan değil, adaleti ikame edenlerden, ahlaklı yaşayanlardan, erdemli olanlardan olmalıyız. Kardeşim adalete, ahlaka, erdeme bu kadar yüce bir değer biçiyorsan, engelleyen yok, mal mal konuşma buyur gerçekleştir. Hem böyle olma, hem de böyle olmanın yüceliğinden bahset, bahsedince mi yüceleceksin? Ahlaklı ol, adaletli ol, erdemli ol, adaletli olunmalı, ahlaklı olunmalı, erdemli olunmalı diye papağan gibi tekrar edip durma. Lafınla adamlık bekleme, eylem yap ki adamlığın tescillensin. Hasta toplumun hasta insanlarıyız!

 

Kul hakkı yemek günahtır deyipte; kul hakkını umarsızca yemek, yerken zerre sıkıntı duymamak, ya kardeşim şuncacıktan nolacak gibi bir zihniyeti taşımak yahut türlü bahanelerle kendini haklı çıkarmaya çalışmak ve vicdanını güya teskin etmek, sıkışınca da her şeyi insan olmaklığa hamletmek tiksindiricidir. Kul hakkı yemek günahtır, kötüdür deyip duranlardan değil, kul hakkı yemeyenlerden, yememekte inat edenlerden olmalıyız. Kardeşim ahmak mısın sen? Kim zorla kul hakkı yedirebilir bir başkasına? Mal mal sürekli kul hakkı yemek kötüdür, kötüdür, kötüdür deyip duracağına adam ol da bir kere de yememek için diren madem. Kim bir kulun hakkını zorla yedirebilir bir başkasına? Yiyen öküz mü? Sorup etmez mi? Yiyorsa bilerek yiyordur muhakkak ki. Hasta toplumun hasta insanlarıyız!

 

Haramdan sakınılmalı deyipte; haram mıdır, helal midir umursamadan mideyi haramla doldurmak ve üstüne umarsızca yaşamak, sıkışınca da haramı helali kendine göre değerlendirip temize çıkmaya yeltenmek tiksindiricidir. Haramdan sakınmalıyız deyip duranlardan değil, haramdan kesinlikle uzak duranlardan olmalıyız. Kardeşim sen geri zekâlı mısın, mal mısın, angut musun? Sahi şaka mısın sen? Senin ağzını zorla açıp içine haram yiyecek mi koyuyorlar, içecek mi döküyorlar? İradesiz bir zavallı mısın sen? Madem haram yemek rezilcedir, o zaman buyur elinin tersiyle it gitsin haram olanı ve asla elini uzatma. Zor mu bu? İnsan evladıysan zor değil. Ha gizli bir hoşlantı duyuyorsan haramdan, ona bi şey diyemem ama o zamanda boş boş konuşmayacaksın haram kötü diye. Hasta toplumun hasta insanlarıyız!

 

Kardeşlik, dostluk, arkadaşlık güzeldir deyipte; kardeşlik, dostluk, arkadaşlık yapmamak, bilakis tam anlamıyla tam tersini yapmak ve aynı şekilde sıkışınca işi insan olmaklığa bağlamak tiksindiricidir. Kardeşlik, dostluk, arkadaşlık güzeldir deyip duranlardan değil, kardeş, dost, arkadaş gibi olabilenlerden ve bu yüce değerlere sadakatli kalabilenlerden olmalıyız. Gerçekten insan nasıl bir varlıktır anlayamıyorum. Yav kardeşim, hiçbir güzelliği ve iyiliği ortaya koymak için, kimseye muhtaç değiliz ve kimsenin de bizi engellemeye gücü yetmez. Hatta bunları konuşmak bile saçma haddizatında. Hayır ya, kim, senin göstereceğin kardeşliğini, dostluğunu, arkadaşlığını engelleyebilir, bozabilir, eğer sen bozuk bir adam değilsen? Hasta toplumun hasta insanlarıyız!

 

Adam satmak iğrençtir deyipte; adamlıktan nasipsizmişçesine ve umarsızcasına adam satmak ve vicdanının hiçte bundan rahatsızlık duymadığını düşünmek ve üstelik toplum içinde sanki yüzünde yılan dersi geçirilmiş gibi hiçbir şey olmamışçasına yaşamaya devam etmek ve ne garip ki, sanki tam tersini yapmıyormuş gibi aynı şeyleri yine ve yine konuşmaya devam etmek tiksindiricidir. Adam satmak iğrençtir deyip duranlardan değil, adam satmayanlardan, adam satacak kadar alçalmayanlardan ve ucuzlaşmayanlardan olmalıyız. Başına silah mı dayıyorlar şunu bunu gammazlayacaksın, jurnalleyeceksin, satacaksın diye? Kusura bakma ama böyle bir şey yok, fakat sen adam değilsin. Hasta toplumun hasta insanlarıyız!

 

İftira, nefret, kin kötüdür deyipte; bu kötülükleri yapmak, kalbinde ve beyninde mütemadiyen bu kötülükleri taşımak ve tüm bunları insan olmaklığa ve nefse bağlamak, bir de sanki bunları yapmıyormuş gibi çok rahat olmak ve toplum içinde ahkâm kesmek tiksindiricidir. İftira, nefret, kin kötüdür deyip duranlardan değil; iftira atmayanlardan, yüreğinde kine ve nefrete yer vermeyenlerden, hatta hasede ve komplekse de uzak olanlardan, tam aksine tüm bu aşağılık bir kişiliğin özelliklerinden olan davranış yöntemlerinden ateşten korkarmış gibi korkup kaçanlardan olmalıyız. Hayır ya biri bana söylesin, kim kime, zorla, silah zoruyla başkasına yönelik iftira attırabilir, yüreğinde nefret taşıtabilir, kalbinde kin besletebilir yahut kim kimi metazori olarak hasid ve kompleksli yapabilir? Hasta toplumun hasta insanlarıyız!

 

Paylaşmak iyidir, güzeldir deyipte; azalır diye paylaşmaktan korkmak, durmadan biriktirmek, biriktirdiğini kendi bile kullanamamak, üstelikte haram helal demeden biriktirmek, açlıktan canı çıkanları düşünmeden, umursamadan biriktirmek ve bunları da sırf güzel yaşama hakkı gibi ucuz bir bahaneye sığınarak yapmak tiksindiricidir. Paylaşmak iyidir, güzeldir deyip duranlardan değil, paylaşanlardan olmalıyız. Ki, paylaşmamız gereken zaten kendimize ait olan bir şey de değil. Sahi bir kişinin kendine ait olanı paylaşmasını kim engelleyebilir, kendi nefsi engellemiyorsa? Yahut kendisine bile ait olmayanı paylaşmasını kim engelleyebilir? Tabi ya nasıl bilemem, biz insanız ve bir nefsimiz var öyle ya. Ah be insan görünümlü sefil yaratık! Hasta toplumun hasta insanlarıyız!

 

Tüm bunları çoğalttıkça çoğaltabiliriz. Tabi geniş perspektiften bakabiliyorsak, çok boyutlu algılayabiliyorsak, dar bir ufka sahip değilsek ve her şeyden önemlisi hissedip anlayabiliyorsak. Biz böyleyiz, biz malız, biz hastayız kardeşim. Biz münhasıran laf üreten ve lafla adam olmaya çalışan hasta insanlarız. Sadece konuşan bir toplumuz, konuşan toplumun zevzeklik yapan mensuplarıyız. Ayrıca kişiliksiz, karaktersiz, sahtekâr mahlûklarız. Ya kardeşim söyleyin lütfen, bu hayatta güzelliği, iyiliği, adamlığı konuşmayan kim? Peki konuştuğunu yapan kim? Peki, konuşmakla ne olur? Peki, yapmakla ne olmaz? Peki, yapmayana zorla yaptırmayan birileri mi var? Hastayız kardeşim hasta. Aşağılık ve hasta yaratıklarız. Hayat nutuk atmak değildir, eyleme geçmektir. Hayat samimiyetsizce boş konuşmak değil, samimiyetle konuşmak, dürüstçe yapmaktır. Hayat; hissiyat, hassasiyet, samimiyet ve mesuliyet temelinde haysiyetli bir duruş sergilemektir. Hayat sahtekârca gösteriş yapmak değil, namusluca gösterişsiz iş yapmaktır. Konuşup duruyoruz ama yapmıyoruz, peki yapmamıza engel olan mı var, öyleyse söylediğini yap o zaman insan görünümlü rezil ve sahtekâr mahlûk. Zaten söylediğini yaptığında o çok istediğin şey olur. Bunu idrak edemeyecek kadar malsan, cahilsen, geri zekâlı isen, o vakit bu vasıflarla tarif edildiğin için kızma. Çünkü tüm bunlardan sonra başka bir sonuca ulaşmak kabil değil. Sanma ki benim ağzım bozuk. Hayır, bilakis gerçekler bizatihi serttirler, ağırdırlar ve acıdırlar! Ve yaralarla dolu bir yürek gerçeği olduğu gibi haykırmaktan başka hiçbir şey yapamaz.

 

EKSTRA:

 

‘’’’Bir kuşu özgür bırak ki uçsun, geri dönerse senindir, dönmezse üzülme, zaten hiç senin olmamıştır.’’’’

 

Anonim

 

“”İnsan; insan olduğunu, hissederken idrak eder, bakıp gördüğü ve düşündüğü zaman değil. Akıl yalnız başına yanıltabilir belki insanı ama his asla yanıltmaz, hele bir de akılla mezcolursa. Çünkü insanlığın tezahür ettiği an, hissin vehleten tebeyyün ettiği andır. İnsan, merhamet edene dendiği için, merhametin anasının da hissetmek olduğu için, insan ancak hissettiği anda insanlığını görür ve gösterir. Hissetmeyende hayvanlığın izleri görülür. Göklere doğru el açtığınızda gözleriniz niçin yumulur ve tam kalbinizin ortasında bir garip hareket belirir, küt diye? Keza ağlarken niçin yumulur gözleriniz? Kalbinizin derinliklerinde kıpırdanışlar olur çünkü. Hakeza sevdiğinizi öperken aynı şekilde gözleriniz yumulur, çünkü o öpme eylemi kalbinizden gelir ve yine direkt kalbinize döner. Ve hakeza bir dilekte bulunurken yine yumulur gözleriniz. Çünkü taaa kalbinizden temenni edersiniz. En insani ve en güzel şeyleri gözle göremezsiniz ama kalbinizde hissedersiniz. Gerçek ve insani olanlar, hissedilenlerdir. En çok, hissedenlerin kalpleri acır. En gerçek dua, hissedilerek yapılan duadır. En yüce eylem, hisle beslenen, düşünceyle bileylenen ve hissin meyvesi olan eylemdir. En pervasız ve dürüst konuşanlar, hissederek konuşanlardır. Kötülük yapmaktan ve zulümden çıldırırcasına korkup uzak duranlar, kul hakkı yemekten ateşten kaçar gibi kaçanlar hissedenlerdir. Hissedenler, dünyanın realitesine boyun eğmezler ve direnirler. Çünkü realite, hakikatin düşmanıdır ve insanca yaşamanın önündeki en büyük engeldir ve kabullenilmiş bir durumdur. Hissiz insan, ölüdür!””

 

Bendeniz

 

“”Karanlık dünyaya hakikat güneşi doğdu ve o güneş hiç batmadı ama insançocukları hakikat güneşine yüzlerini dönmek yerine karanlıkta kalmayı tercih ediyorlar. Çünkü insan yaptığı kötülüğün görülüp bilinmesinden hoşlanmıyor. Karanlıkta nefsine göre yaşamayı tercih ediyor. Bu yüzden de hakikat güneşinden kaçıyor hatta nefret ediyor. Ağzıyla seviyormuş gibi görünüp, gönlüyle bir bağ kurmuyor. İyilik yapan ve iyilik peşinde koşanlar ise karanlıktan korkarlar ve hakikat güneşine doğru koşarlar. Çünkü yargılanmaktan korkmazlar. Allah’ın adaletine inanırlar. Ancak Allah’ın adaletine inananlar sonsuz yaşama kavuşacaklar.””

 

Bendeniz

Tarih: 15.04.2018 Okunma: 845

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?