İnsan kim? İnsan niye var?
İnsan niçin yaşar! Dünyayı ve insanlığı gözlemledikçe, bu soruların, bomboş,
saçma sapan, ipe sapa gelmez, hiçbir anlam ifade etmeyen, hiçbir derinliği
olmayan sorular olduğunu düşünüyorum, hissediyorum artık. Utanılası sorular
olarak görüyorum, kendi yüzüme bakmaya utanıyorum. İnsana, bu dünyada, kendini
adayabileceği tek bir şey bırakılmamış. İnsana, kendisi bile bırakılmamış. İnsanın
kendisi, kendisinden çalınmış hatta insan, kendisinden, gönüllü olarak
vazgeçmiş. Ben varım diyeceğine, ben yokum demeyi seçmiş. İnsan neyle meşgul,
senin derdin ne ve ne yapmaya çalışıyorsun diyorsun kendi kendine ve
zavallılaşıyorsun kendi kendinin gözünde ve garip bir utanma hissi kaplıyor
baştanbaşa tüm gövdeni bazı bazı, mezkûr soruları sorunca Kıyamaz derdik,
karıncayı bile ezmeye insan. Kıramazdı bir kuşun kanadını diye bilirdik, insana
dair. Ama kıydık işte insana ve kıydı kendisine insan. Kendisi dâhil, hiçbir
şey insanın umurunda değil. Çıkar, menfaat, hırs, ihtiras kıskacında sefil ve
perişan olmuş durumda insan. Ve insan umurunda değil insanın. İnsanın umurunda
olan tek bir şey var; madde! Ona egemen olmak için benzerini yemekten bile
imtina etmeyecek kadar insan değil artık insan. Ekmek bol doyamadık. Acı eksilmez
amma bal yapamadık, bal yapacak acılar bulamadık. Acılar bile acı değil artık
bu dünyada. Kutsal acılar çekmiyoruz. Nefsimizden fışkıran kötülükleri boca
ediyoruz insanlığın üzerine ve hak edilmeyen acılar çektiriyoruz insana.
İnsanın elinden ekmeğini metazori alıp aç bırakarak acı çektiriyoruz. Ve bu
çekilen acılar nice gövdelerde merhametin zerresinin bile bulunmadığını da
gösteriyor bize. Çünkü çekilen acılara sevinebiliyoruz çok rahatça. Bu dünyada
her şey görüyorum ama o her şeyin içinde insanı göremiyorum. İnsanken
transformasyon geçirmiş ve artık başka şeye dönüşmüş bir varlık görüyorum ama
insan olarak insanı değil. İnsan, maalesef, maddeye yenilmiş ve maddenin
karanlığında kaybolup gitmiş. Varol Emperyalizm!!! Tek adam, hakikat ve
hakikatli karakter adamı ama hakikate layık ve karakteri hakikatli adam var mı?
İşte onu bilmiyorum. Gönlümde ki hakikati dilim söylerse, maalesef yok. Tabi
burada bunu söylerken ve başka zamanlarda, başka sözlerde başka şeyler söylerken
kati surette genelleme yapmıyorum ve haddim de değil, zaten öyle yapacak kadar
şerefsiz değilim ama kahir ekseriyet olarak söylüyorum. Güçlüler ayakta kalır
yasasının egemen olduğu, örtülü bir çıkar savaşının yaşandığı dünyadayız. İnsanların
ezildiği, sömürüldüğü, yoksul ve aç bırakıldığı bir dünyadayız. Nefsin gösterdiği
istikamette son sürat ilerliyoruz. Eze eze, vura vura, yok ede ede. Kurt
kanununun egemen olduğu kirli bir varolma, ayakta kalma savaşı. Nasıl olursa
olsun kazanma savaşı. İnsan olarak değil, nasıl olursa olsun, ne şekilde olursa
olsun kazanma ve varolma savaşı. Kazananın yerine bir şekilde kazanma savaşı.
Diller olabildiğince dolu ama gönüller bomboş. Dilin söylediği şarkıya gönül
inanmıyor ve eşlik etmiyor. Gönlün söylediği şarkıyı dil haykıramıyor. Bir
insicam varmış gibi gözükse de, yalan ve hakikat çarpışıyor. Özgürlük ve esaret
çarpışıyor. İnsanlık ve hayvanlık çarpışıyor. İşte bu dünyada, bu sebeple,
olabilecek hiçbir şey yok, çünkü bir şey yapabilecek insan yok. İnsan ki,
kendisine verilen değeri bile bilmeyecek kadar cahil ve değer verene kin
duyacak kadar ahmak. Ne gariptir ki, değer verenden bile nefret eder hale
gelmişiz. Ben değersizim, niye bana değer veriyorsun diyoruz sanki hal diliyle.
Gerçekler acıdır ve acıtır! Ve insan makûs talihini kendisi değiştirir,
olguların nasıl olaylaştığını görerek ama nasıl olaylaşması gerektiğini fark
edecek bilince sahip olarak.
EKSTRA:
‘’’’Kimlikçi değilim, hiçbir
zaman da olmadım. Karakterciyim ve her zaman böyle oldum. Bu yüzden kimliğiyle
geleni umursamam, kimsenin de kimliğine ihtiyacım yok, karaktere bakarım.
Karakterle kimlik mezcolursa ne ala. Karakteri olanın zaten kimliğinin öne
çıkmasına da lüzum yok. Bendeniz böyleyim arkadaş. Yaşamında adam değilsen,
kimliğini al ve yok ol! Büyük ve iri laflara, masallara karnım tok.
Umursamıyorum böyle şeyleri. Bendeniz detaylara bakarım arkadaş. Ben hissetme
yolunu seçerim. Ve hislerim kolay kolay yanılmaz ve yanıltmaz bendenizi
Allah’ın izniyle. Hareketlerin tiksinti uyandırıyorsa, kimliğini napayım? Beni
eylemlerin ilgilendirir, boş nutukların değil bebeğim!’’’’
Bendeniz
“”İnsanın nerede durduğu ve
kim olduğu değildir önemli olan, insanın durduğu yerde nasıl durduğudur. Bu
yüzden hiçbir insan, hiçbir zaman, bir insanın nerede durduğuna ve kim olduğuna
bakmamalıdır, bakmaya da hakkı yoktur. Durduğu yerde nasıl durduğuna bakmalıdır
ve önemli olan da budur. Bugün seven bir dost, sevdiği dostunun karakteri
hiçbir zaman, hiçbir şartta ve koşulda, hiçbir şekilde değişmiyorsa, o dostunun
durduğu yere ve kim olduğuna bakarak, dostu hakkında karar verip dostluğunu
bitiremez, eğer bitiriyorsa, o gerçek bir dost olmadığını kati hüccetle ispat
etmiş olur. Eğer ki, bir dost, bir dostuna, son nefesine kadar kendisinden
kendisine hiçbir zarar gelmeyeceğini garanti ediyorsa, o dostun kim olduğu ve
nerede durduğu zerre miskal önemli olamaz, onun nasıl olduğudur önemli olan ve
zaten verdiği garanti de onun nasıl olduğunun mutlak hüccetidir. Buradan tüm
insanlığa mutlak netlikte beyan ediyorum ki; hiçbir dostum, kim olursam olayım,
nerede bulunursam bulunayım ve dostlarım kim olurlarsa olsunlar ve nerede
bulunurlarsa bulunsunlar, bendeniz bu dünyada varolduğum ve nefes alıp verdiğim
müddetçe bendenizden kendileri hiçbir zarar görmeyecektir, bugüne değin hiçbir
insançocuğu da zarar görmemiştir zaten. Ama, dostlarım, bendenizin, nasıl
olduğumu bildikleri halde, kim olduğuma ve nerede bulunduğuma bakarak ve
bendenizden kendilerine zarar gelmeyeceğini bildikleri halde dostluklarını
bitirirlerse de eyvallah der geçerim. Elimden hiçbir şey gelmez. Napabilirim
ki?””
Bendeniz
‘’’’Kompleksli insandan
tiksinirim. Çünkü onunla yaşanmaz. Zira her şeyi takıntı yapar. Her anı
cehennem kılar. Bana kompleks nedir hele bi söyle denilmesinden de tiksinirim.
Bilmiyorsan aç, oku, öğren geri zekâlı. Her şeyi başkası öğretemez. Bunu bir
şey bildiğimden söylemiyorum. Bendeniz; ‘’hiçbir şey bilmiyorum ve bunu da tüm
ciddiyetimle, samimiyetimle söylüyorum amma velakin öğrenmeye çalışıyorum
elbette’’ ama mezkûr sözümü yine de söylüyorum yani bilinmiyorsa öğrenilmesi
gerektiğini. Bendeniz böyleyim arkadaş. Bu dünyaya kötülük tohumları ekmeye,
köpeklik etmeye, gövdeleri dağlayıp yürekleri acıtmaya gelmedim. Bendeniz
yapabildiğim kadarıyla, ne kadar becerebiliyorsam insanlık yapmaya geldim.
İyiliği överim, kötülüğü düzeltme gayretinde olurum, düzeltemezsem döverim,
dövemezsem kovarım.
Bendeniz