Akıl fanustaysa, düşünce nasıl özgürce uçuşur? Düşünce
özgürce uçamazsa insan nasıl arar, nasıl bulur, nasıl olur? Düşünceler
çarpışacak ki, yenilik olsun, yenilik olsun ki eksiklik fark edilsin. Eksiklik
fark edilsin ki tamamlansın. Eksiklikler tamamlanırsa, insan kendi parçalarını
da bulup, parçaları bir araya getirip kendini tamamlayabilir ve insan olarak
meydana çıkabilir. İnsan henüz beşer aşamasındadır ve maalesef bu aşamadan
çıkabilmiş değildir. İnsan, aklını fanusun içine koymuş ve orada donmaya bırakmıştır.
İnsan, maalesef akılsızlığın karanlığında, cehaletin uçurumunda kendini infilak
ettirmek üzeredir. Gövdesi dolaşmaktadır yeryüzünde ama aklı başında değildir.
Bu yüzden de gerçek manada bir terakki muhal olmaktadır. İnsan, aklını
kullanmaya başlamadıkça, düşünmedikçe, sormadıkça, sorgulamadıkça da asla
mutluluğun ne olduğunu anlayamayacak ve anlamadığı mutluluğu yakalamak
çabasında olmayacaktır. Oysa insan, aklını kullanarak olmayan şeyleri fark eder
ve oldurmaya çalışır ve olmayan ama oldurulan şey sayesinde içsel huzura
kavuşur, içsel huzura kavuşan insan, sahip olduğu huzuru dışa doğru yönlendirir
ve tüm insanlığın huzuru yakalamasına kapı aralar. İnsan, ne huzurludur ne de
huzur vermektedir. İnsan akılsızlığın karanlığında korkularla yaşamaktadır,
korkularla karalarını vermektedir, korkularla kaderini çizemez haldedir, korkuları
iradesini sıfırlamıştır. İnsan bu halde daha ne kadar yol gidebilir ki? Huzur,
iyilik, güzellik, insanın hayatta en çok muhtaç olduğu ve sürekli aradığı
şeylerdir ve bunlar, insana aklın hediyesidir!
EKSTRA:
‘’’’Kendin kötü olduğun için, iyi birine bir kulp takıp
(bu kulp her ne olursa olsun fark etmez) tecziye etmek mi (bu tecziye etmek
hangi şekilde olursa olsun fark etmez) yoksa iyiye bakıp, bu bakışla kötülüğünü
görüp, sende olmayan iyiliğe temayül etmek mi? Maalesef biz iyiyi tecziye etmek
yolunu intihap ediyoruz, maalesef. Anlıyor musunuz? Bendenizi ancak ve ancak,
Kur’an’ı gönderen Allah’a, Kur’an’ı getiren Peygambere ve açıp okumadığımız ama
inandığımızı söylediğimiz ve sürekli okunmasını tavsiye ettiğimiz Kur’an’a
inananlar ama gerçekten inananlar anlar, inananlar yani ve bir de kadim
insanlık yasalarını bihakkın içselleştirmiş olanlar, gerçekten içselleştirmiş
olanlar anlar, içselleştirmiş olanlar yani (bu bir kibir ifadesi değildir,
çünkü bunu söyleyen kişi kibirlenecek kadar alçak ve şerefsiz değildir).
Bendenizin ağzı her kulağa hitap etmez, her ağız da bendenizin kulağına hitap
edemez.’’’’
Bendeniz
“”Bu dünyada, bir çocuğun gözlerinin ve yüzünün
gülmesine, yüreğinin yaşamak sevincini hissetmesine ve mutluluktan
kanatlanmasana, sudan bir sebeple de olsa sevinç çığlıkları atmasına
adanmayacak ömre tüküreyim.””
Bendeniz
‘’’’İnançlarınız hakkında ne söylerseniz
söyleyin, gerçeği meydana getiren uygulamalarınızdır. Sadece konuşmak hiç bir
anlam taşımaz.’’’’
Mevdudi
‘’’’Kişiler, matematik gibi formel bir bilim dalına ait
herhangi bir soruyu çözmek için uzmanlık isterken, hayatlarının anlamını
devşirdikleri kutsal metinler için aynı duyarlılığı göstermemektedir. Nasıl ki,
bakkal hesabı bilmek matematik bilmek değilse, ilmihal bilgisi de dinin kendisi
değildir.’’’’
İhsan
Fazlıoğlu
‘’’’Talebe, hakikatler peşinde koşmayı meslek edinen
insandır, gayesi manevî olgunlaşma olan bir mesleğin insanıdır, mekteplerin
diploma müşterisi ve istikbalin mevki dilencisi değil.’’’’
Nurettin
Topçu
‘’’’Memleketi imar etmenin yegâne yolu adâlettir. Adâlet,
halk arasında konulmuş bir terazidir. Bunu koyan da Rab'dır.’’’’
İbn-i
Haldun
‘’’’Eğer bir kimseye, sana teşekkür etsin veya Tanrı
hoşnut olsun diye bir iyilik edersen, bir tür ticaret yapmışsın demektir.’’’’
Ali
Şeriati
‘’’’Senin onsuz edemediğin kurdele, köleliğin
simgesidir. Özgürlüğün kurdelelerden çok daha değerli olduğunu kafan almıyor
mu?’’’’
George
Orwell
‘’’’Şüphesiz bu din, insan hayatını düzenlemek için
konulmuş olan ilahî bir nizamdır.’’’’
Seyyid
Kutub
‘’’’Annemin bana öğrettiği ilk cümle: Allah,
şahdamarımdan yakın bana benim içimde.’’’’
Sezai
Karakoç
‘’’’Biz alevden iki ırmak gibi birbirimize karıştık. Daha
yanacağız sevgilim!’’’’
Cemil
Meriç
‘’’’Dünyanın en yoksuI insanı, paradan başka hiçbir şeyi
oImayandır.’’’’
Arthur
Schopenhauer
‘’’’Her çocuk bir bakıma bir dahi ve her dahi bir bakıma
bir çocuktur.’’’’
Arthur
Schopenhauer
‘’’’Âdem ihtiyarladı ama Lât ve Menât henüz gençtirler,
her asırda elbiselerini değiştirip karşımıza çıkarlar.’’’’
Muhammed
İkbal
‘’’’Tanrı’nın, kendilerinden başka hiç kimseye doğru yolu
göstermediğini düşünen kavimlerde doğmuş olmak acı verir insana.’’’’
İbn-i
Sina
‘’’’Sabit fikir, sahibini hapseder.’’’’
Nietzsche
‘’’’Bir ülkede akıl ve sanattan daha çok servete değer
verilirse, bilinmelidir ki; orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır.’’’’
Nietzsche
‘’’’Her doğan çocuk dünyaya tertemiz geliyor. Onu biz
kirletiyoruz. Hırs ile, vahşetle, mal-mülk derdi ile.’’’’
Mustafa
Kutlu
‘’’’İş insanı yormaz, gönül yorgunluğu
bezdirir.’’’’
Mustafa
Kutlu
‘’’’Kapitalizm; okutarak cahilliği, çalıştırarak
fakirliği, uygarlık diyerek barbarlığı ve barış diyerek ölümü artırmaktır.
Yeryüzünde, Kapitalizm ve Emperyalizm ile sorunu olmayan bir kişinin,
‘insan-ca’ yaşıyor olduğuna inanmak için, hiç bir nedenimiz yoktur.’’’’
İhsan
Fazlıoğlu
‘’’’Tutkulardan kurtulmuş bir zihin, kale
gibidir.’’’’
Zygmunt
Bauman
‘’’’Hayatından memnun olan insan veya sınıf düşünmez. Her
düşünce bir kopuştur. Düşünce bir bedduadır, rahatsız eder, yaralar.’’’’
Cemil
Meriç
‘’’’Muallim sadece bir memur değildir, belki genç ruhları
kendilerine mahsus manadan bir örs üzerinde döverek işleyen bir demircidir.’’’’
Nurettin
Topçu
‘’’’Şuursuzluk da, şerefsizlik kadar
suçtur!’’’’
Ali
Şeriati