Bir akşamüzeri toprak damlı
bir evin üzerine tahta bir sandalyeyi atıp oturdunuz mu hiç? Çayınızı
demlediniz, masanızı kurdunuz, dostlarınızı çağırdınız mı? Garip bir
boşluktaymış gibi oturduğunuz yeri hissetmeden soluksuz bir muhabbet eşliğinde
farkında bile olmadığınız gülüşlerinizi gökyüzüne dağıttınız mı? Yıldızlar
döküldü mü masanıza ve karıştı mı gülüşlerinize? Dostlarınızın maddeleriyle mi
ilgilendiniz yoksa düşleriyle mi? Farklılığı mı önemsersiniz yoksa aynılığı mı?
Dostlarınızın kahkahaları arasında bir an yalnızlıkta demirlediğiniz oldu mu?
Bir dost dokunuşuyla irkiliverdiğiniz? Her solukta yitip gittiniz mi hiç?
Sözden bir gemiye binip hayalde yolculuğa çıktınız mı? Seslerin tatlı
uğultusuna karışıp bulutlardaymış gibi hissettiniz mi kendinizi? Hani olur ya
garip bir uğultu hissedersiniz en muhteşem muhabbetlerin koyulaştığı demlerde,
kulağınıza kadifeden bir şey dokunurmuş gibi olur, yüreğiniz boşlukta kalır ve
sonsuzluğun koynunda süzülüp gidiyormuş gibi olur, hiç bitmesin istersiniz o
an, o anda yitip gitmek hissine kapılmak istersiniz ve geri dönmek istemezsiniz
bulunduğunuz ana. Sanki her şey bir anda donup kalıverecekmiş gibi korkarsınız.
Koptuğunuz ana geri dönmeyi hiç istemezsiniz. Aklınızın yüreğinizi susturduğu
anlar mı, yüreğinizin aklınızla devresini kestiği anlar mı? Yaşamak
hangisindedir? Bazen aklı bir kenara bırakıp, yüreğiyle yaşamak ister insan. Yürekten
konuşmak ister, aklının yüreğini susturmasını istemez ama susturur işte akıl,
yüreği. Damarlarınızda hüznün kan gibi aktığını hissettiniz mi hiç? Dostlarınız
fısıldaşarak ayrıldıklarında fecre değin suskunca beklediniz mi? Ebedi ayrılık
geldi mi aklınıza? Sessizce ayrılıp gideceğinizi, her şeyden kopacağınızı
düşünüp kederlendiniz mi? Yıkıntılar arasında kaldığınızı duyumsadığınız oldu
mu bir an? İyi tarafından bakabilmeyi becerebiliyor muyuz şu hayatta, denedik
mi hiç bakmayı? Alışkanlıkların kötülüğü mü, kötü yaşamayı öğretti yoksa bize? Niye
bu kadar duygusuz kaldık ki? Yaşamın engelleri mi, umutsuzluk mu, yenilgiler mi
böyle ıssız ve yalnız bıraktı bizi? Alışkanlıklarımızla akışkanlığa mı
kapıldık, akışkanlıkla bir çöp gibi süzülüp gittik mi hayat nehrinin
akıntısında? Çıkarlarımızın aslında bizi ağır ağır öldürdüğünü,
nefretlerimizinse bizi bölerek tükettiğini fark ettik mi hiç? Çoğalarak
yaşamayı denedik mi? Yoksa menfaatlerimizin azalmakta olduğu sanrısıyla yaşama
sevincini boğduk mu? Birbirimize tahammül etmeyi, yaşamanın aslında birbirinin
sevincini çoğaltmak olduğunu denedik mi? Farklılığı zenginlik, aynılığı
tükenmek olarak görebildik mi? yoksa herkesi aynılaştırmak için mi koştuk hayat
yolunda, hiç durmadan. Açlığa mahkûm ettiğimiz çocuğun yüreğini dinlemeyi
denedik mi hiç karanlığın sessizliğinde ve yüreğimize dokunan bir şey oldu mu o
an? Hüznün ve acının işgaline uğradı mı gövdemiz? Biz YAŞIYORUZ öyle mi? Hayır,
biz çürüyoruz ağır ağır, tükeniyoruz hiç durmadan, sadece bir yanılsama
içindeyiz, yaşadığımızı sanıyoruz. Herkesi birbirine benzeterek aslında
insanlığı öldürmeye çalışıyoruz. Ölüyoruz günden güne ve herkes ölüyor ama
yaşamıyoruz, yaşıyorlar bir kaçı. Herkesin öldüğü nasıl ölümsüz bir gerçekse,
herkesin yaşadığı ölümlü bir yalandır! Çünkü biz YAŞAMAYI bilmiyoruz, bilseydik
yaşamayı eğer, yakalamak için bedel ödemekten korkmazdık. Sevgili gençler!
Özellikle sizler önemlisiniz. Farklılığı, yaşamın farklılıkta ve farklılığa
tahammülde olduğunu sizler öğreteceksiniz, insanları aynı yapmaya çalışanlara
inat. Masalarda buluşup en tatlı düşleri kuracak, ağız dolusu gülecek,
gökyüzünden yıldızları düşüreceksiniz masanıza. Masanızdan aydınlığı
dağıtacaksınız karanlığa boğulmaya çalışılan dünyaya. Hayaller kurun gençler,
kurduğunuz hayallerin peşinden koşun. Özgürlüğü, özgürce yaşamayı ve sevmeyi
düşleyin. El ele tutuşun. Farklılık zenginliktir bilin. Sizleri aynı yapmaya
çalışanlara direnin. Hiçbiriniz, türkülerinizin susturulmasına fırsat vermeyin.
Herkes kendi türküsünü söylediği zaman, yaşamak gelir sizi bulur. Aynı türkünün
terennüm edildiği diyarlarda insan yoktur. Gerginliği atın üzerinizden, hiçbir
şeyden korkmayın, varsayımlarla korkutulmanıza müsaade etmeyin. Yaşam, siz
çağırdığınız kadar gelecektir size. Güzel günler görün gençler, güneşli günler,
sürün atınızı yemyeşil ovalara, engin vadilere, uçsuz bucaksız bozkırlara.
Haykırın dağlara, taşlara, denizlere, göklere doğru. Siz inanırsanız, korkunuzu
yenersiniz. Korkuyu korkutun! Hayat, korkularınızdan arındığınız zaman, gelip
sizi bulacaktır muhakkak. Ama sizleri korkutarak hayallerinizi, yaşamak
sevincinizi çalmak isteyenler olabilir, bunlara sırtınızı dönün, yaşamaya
yüzünüzü. Hem tek ve hür hem de kardeşçe yaşamayı öğrenin. Barışın,
kardeşliğin, eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, büyük insanlığın türküsünü
terennüm edin her daim.
YAŞAMAK SEVİNCİ...
Özgür DENİZ - 26.05.2018
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.
Özgür Deniz
30.04.2017 - 12:15
‘’’’Yaşamak güzel şey! Gerçekten güzel şey, tüm zorluklara, çilelere, ezilmelere inat. Belki bıkıyorsun, usanıyorsun ara ara ama yine de yaralarınla da güzel yaşamak. Yaraların, yarınlara ulaşmak adına direnç veriyor sana. Ama yaşamak özlemi taşımalı değil mi insan, bunun için? Yaşamamaya isyan etmeli değil mi yaşamak adına? İçinde bir kıpırtı taşımalı değil mi? Güzel düşler kurmalı, kurduğu delice düşlerini hayra yormalı, inadına yorulmamalı değil mi? Gözlerin derinden gülümsemesi, ellerin kenetlenmesi, halayların çekilmesi, ayakların insicam içerisinde istikametini bulması, kardeşliğin perçinlenmesi, barışın türküsünün kardeşçe söylenmesi, kırıldıktan sonra inatla doğrulması insanın, ruhun isyan edip gövdeyi direnişe sevketmesi, sevgilinin özgürce sevilmesi gibi güzel şeyler istemeli değil mi? Yaşamak güzel şey işte! Ama bilmek gerek yaşamasını, isteyebilmek gerek yaşamayı, inanabilmek gerek yaşamaya. İnsan, özlemleriyle yaşar. Çünkü birazda özlemleriyle tutunur hayata. Kardeleni, onca zorluğa inat hayata bağlayan şey özlemleridir, yaşamak sevincidir, yaşamaya dair direnişin yaratıcılığıdır.’’’’
Bendeniz
‘’’’Hayatı ve dünyayı kendi küçük dünyaları ile sınırlı tutanlar, bizi anlayamazlar.’’’’
Pir Sultan Abdal
‘’’Kaderini başkasının ellerine bırakmak; varoluşun sorumluluğunu devretmek demektir bu.’’’’
Jack London
‘’’’Yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark kalmadığında özgürlüğüne kavuşur insan.’’’’
Dosteyevski
‘’’’-Hangisi daha kötü Jack?
-Canavar gibi yaşamak mı?
-İyi birisi olarak ölmek mi?’’’’
Zindan Adası Filminden Bir Replik
İsmail Hakkı Cengiz
01.05.2017 - 10:38
Başta, ilk paragrafın, hepsi hikmetli sözler. Allah ve tanrılar tariflerin harikulade. Yüreğine sağlık. Selâmlar...
Özgür Deniz
01.05.2017 - 21:03
Eyvallah Saygıdeğer Güzelinsan, Asil Türk Ordusunun Şerefli ve Soylu Paşası Aziz Paşam. Akli Kalbi Ruhi Derin Sonsuz Selam Dua Muhabbet Saygı ile bilmukabele. Umutla Aydınlıkla Tam Bağımsız Türkiye ile. Maalesef insanlık tanrıcıkların kıskacında yaşama sevincinden mahrum sürünmektedir. Umarım bilinçler aydınlanır ve uyanır da insanlık bu tanrıcıkların kıskacından azade olup Allah'a yönelir.
Özgür Deniz
01.05.2017 - 21:07
""İşçinin, emeğinin karşılığı olan ücretini, emeğini sarf ederken akıttığı kutsal teri kurumadan veriniz. Adil olan budur!""
Hz. Muhammed (sav)
‘’’’Büyütme dostum! Hiçbir şeyi büyütme. Ufak bir şeyi çok büyütünce, büyük olan kendin sonsuz küçülüyorsun. Sen yeterince büyüksen, niçin küçük bir şeyi büyütüyorsun? Büyütünce farklı anlamlar yüklemek zorunda kalıyorsun. Büyütmek, kendi ölümünü imzalamak demektir oysa. Çünkü büyüttükçe vazgeçilmez kılıyorsun ve sana gülümseyen hayata da veda ediyorsun. Bu sefer sana merhaba diyecek yaşamı erteliyorsun. Büyüttüğün her şeyi vazgeçilmez sanırsın ama böyle yapmakla yaşamdan vazgeçtiğinin farkına bile varamazsın. Oysa büyüttüklerin asla büyttüğün kadar değildir ama kendini küçülttüğün için bunun fevkinde değilsindir. Yaşamak küçültmekten sonra gelir. Küçük görürsen büyüttüğüne veda da ve sana yaşamı sunacak olana merhaba da zorlanmazsın dostum! Çünkü bu, zincirlerini kırmak ve özgürlüğüne avuçlarını açmak demektir. Sen bilirsin dostum! Kurtuluşun senin elinde. İstenmeyen hiçbir şey kendiliğinden gelmez.’’’’
Bendeniz
‘’''Eski günahların gölgeleri uzun olur.''’’
Agatha Christie
""Dün gece yağmurun altında
Yine sen geldin aklıma
Işıl ışıl parlayan gözlerini aradım
Seni benden ayıran kaderimden utandım.""
Cemil Meriç
Özgür Deniz
02.05.2017 - 19:09
‘’’’İnsanın içinde ki güzel şeyler ölür mü? Ölürmüş! Güzel şeyler ölürse, insan ölürmüş. Ölmüş! Keşke ölmese güzel şeyler. Öldürüyorlar!’’’’
Bendeniz
‘’’’Sadece insanlar ölür, diğerleriyse telef olur.’’’’
Martin Heidegger
Özgür Deniz
30.04.2017 - 12:15
‘’’’Yaşamak güzel şey! Gerçekten güzel şey, tüm zorluklara, çilelere, ezilmelere inat. Belki bıkıyorsun, usanıyorsun ara ara ama yine de yaralarınla da güzel yaşamak. Yaraların, yarınlara ulaşmak adına direnç veriyor sana. Ama yaşamak özlemi taşımalı değil mi insan, bunun için? Yaşamamaya isyan etmeli değil mi yaşamak adına? İçinde bir kıpırtı taşımalı değil mi? Güzel düşler kurmalı, kurduğu delice düşlerini hayra yormalı, inadına yorulmamalı değil mi? Gözlerin derinden gülümsemesi, ellerin kenetlenmesi, halayların çekilmesi, ayakların insicam içerisinde istikametini bulması, kardeşliğin perçinlenmesi, barışın türküsünün kardeşçe söylenmesi, kırıldıktan sonra inatla doğrulması insanın, ruhun isyan edip gövdeyi direnişe sevketmesi, sevgilinin özgürce sevilmesi gibi güzel şeyler istemeli değil mi? Yaşamak güzel şey işte! Ama bilmek gerek yaşamasını, isteyebilmek gerek yaşamayı, inanabilmek gerek yaşamaya. İnsan, özlemleriyle yaşar. Çünkü birazda özlemleriyle tutunur hayata. Kardeleni, onca zorluğa inat hayata bağlayan şey özlemleridir, yaşamak sevincidir, yaşamaya dair direnişin yaratıcılığıdır.’’’’
Bendeniz
‘’’’Hayatı ve dünyayı kendi küçük dünyaları ile sınırlı tutanlar, bizi anlayamazlar.’’’’
Pir Sultan Abdal
‘’’Kaderini başkasının ellerine bırakmak; varoluşun sorumluluğunu devretmek demektir bu.’’’’
Jack London
‘’’’Yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark kalmadığında özgürlüğüne kavuşur insan.’’’’
Dosteyevski
‘’’’-Hangisi daha kötü Jack?
-Canavar gibi yaşamak mı?
-İyi birisi olarak ölmek mi?’’’’
Zindan Adası Filminden Bir Replik
İsmail Hakkı Cengiz
01.05.2017 - 10:38
Başta, ilk paragrafın, hepsi hikmetli sözler. Allah ve tanrılar tariflerin harikulade. Yüreğine sağlık. Selâmlar...
Özgür Deniz
01.05.2017 - 21:03
Eyvallah Saygıdeğer Güzelinsan, Asil Türk Ordusunun Şerefli ve Soylu Paşası Aziz Paşam. Akli Kalbi Ruhi Derin Sonsuz Selam Dua Muhabbet Saygı ile bilmukabele. Umutla Aydınlıkla Tam Bağımsız Türkiye ile. Maalesef insanlık tanrıcıkların kıskacında yaşama sevincinden mahrum sürünmektedir. Umarım bilinçler aydınlanır ve uyanır da insanlık bu tanrıcıkların kıskacından azade olup Allah'a yönelir.
Özgür Deniz
01.05.2017 - 21:07
""İşçinin, emeğinin karşılığı olan ücretini, emeğini sarf ederken akıttığı kutsal teri kurumadan veriniz. Adil olan budur!""
Hz. Muhammed (sav)
‘’’’Büyütme dostum! Hiçbir şeyi büyütme. Ufak bir şeyi çok büyütünce, büyük olan kendin sonsuz küçülüyorsun. Sen yeterince büyüksen, niçin küçük bir şeyi büyütüyorsun? Büyütünce farklı anlamlar yüklemek zorunda kalıyorsun. Büyütmek, kendi ölümünü imzalamak demektir oysa. Çünkü büyüttükçe vazgeçilmez kılıyorsun ve sana gülümseyen hayata da veda ediyorsun. Bu sefer sana merhaba diyecek yaşamı erteliyorsun. Büyüttüğün her şeyi vazgeçilmez sanırsın ama böyle yapmakla yaşamdan vazgeçtiğinin farkına bile varamazsın. Oysa büyüttüklerin asla büyttüğün kadar değildir ama kendini küçülttüğün için bunun fevkinde değilsindir. Yaşamak küçültmekten sonra gelir. Küçük görürsen büyüttüğüne veda da ve sana yaşamı sunacak olana merhaba da zorlanmazsın dostum! Çünkü bu, zincirlerini kırmak ve özgürlüğüne avuçlarını açmak demektir. Sen bilirsin dostum! Kurtuluşun senin elinde. İstenmeyen hiçbir şey kendiliğinden gelmez.’’’’
Bendeniz
‘’''Eski günahların gölgeleri uzun olur.''’’
Agatha Christie
""Dün gece yağmurun altında
Yine sen geldin aklıma
Işıl ışıl parlayan gözlerini aradım
Seni benden ayıran kaderimden utandım.""
Cemil Meriç
Özgür Deniz
02.05.2017 - 19:09
‘’’’İnsanın içinde ki güzel şeyler ölür mü? Ölürmüş! Güzel şeyler ölürse, insan ölürmüş. Ölmüş! Keşke ölmese güzel şeyler. Öldürüyorlar!’’’’
Bendeniz
‘’’’Sadece insanlar ölür, diğerleriyse telef olur.’’’’
Martin Heidegger