İnsan var, devasa bir dünya
içinde, dünya karanlık ve bu dünya, gerek maddi, gerekse manevi olgular ve
olaylarla lebalep. Bu olgular ve olaylarda, direkt olarak, insanı etkileyici,
vurucu şeyler. Ya uyutucu, ya da uyandırıcı! İnsan, böyle bir dünyada, kalbini
ve kafasını her gün temizlemeli, arındırmalı ve yenilemelidir. Kendini
arındırmayan ve yenilemeyen insan, dünyayı arındırıp, yenileyemez. Zira böyle
bir dünyada, insan, ancak, temiz bir kafa ve sağlıklı bir kalp ile zincirlerinden
kurtulabilir ve varolabilir, varlık sahnesinde. Bilakis, insanın düşünme ve
hissetme yetisi tedricen kaybolur gider ve ardından insan yiter. Kimi olgu
manevi boyutlu, kimi olgu maddidir. Olaylarda buna göre gelişme seyri
gösterir. Manevi olgular, kahir
ekseriyetle maddi olaylara temel teşkil ederler. Ya da maddi olgular, manevi
olgularda zımni bir değişim yaratabilir. İnsanlar olguları idrak etmek,
olayları anlamak zorunda. Kolay mı? Sonsuz zor. Önce aklını ve kalbini
yenilemeli, sonra uyanmalı, daha sonra da maddi, manevi korkularından kurtulmalıdır.
Korkularını yenemeyen insan bitiktir! Çünkü korkular zamanla öldürür ve bir et
yığınına ve kurumuş ota döndürür insanı. Aklını, düşünmeye zorlaması; kalbini
de, sevmeye zorlaması gerekir insanın. Düşünmek aklın ışığı ise, sevgi kalbin
ışığıdır. Yerin karanlık bataklığından, göğün mavi ufuklarına ve aydınlatıcı
güneşine yüzünü dönmelidir insan. Gövde, iki ışığın mezcolunmasıyla aydınlığa
erer; düşünmek ve sevgi. Bendeniz, karanlık kuyuların adamı değilim, etim de,
kemiğim de, ruhum da, gövdem de özgürlükle doludur ve özgürlüğün türküsünü
terennüm ederler mütemadiyen. Bendeniz, tüm kuyulara yükseklerden bakma yolunu
seçmişim, kuyuların içine girmeyi değil. Kuyuların içine girmek kirlenmektir ve
günahlara ortak olmaktır. Ben günahlara ortak olamam. Dünyada mebzul miktarda kuyu
gibi karanlık cephe var. Açılmış olanlar var, açılmakta olanlar var. Cepheler
de, madde gibidirler, çoğaldıkları vakit, insan muhakkak kaybediyordur. Çünkü
şeyler çoğalırken insan muhakkak azalır. İnsanın kayboluşu bununla alakalıdır.
İnsan arınmalıdır ve kendini aramalıdır. Peki, insan nasıl arınır ve aranır?
İnsan büyük mikyasta, dünyada varolsa da, dünyanın dışına çıkmalıdır.
Kalabalıklardan kaçıp yalnızlık limanına sığınmalı ve dünyaya oradan
bakmalıdır, işte o zaman pisliği daha net görecek ve temizlemek için aklını,
iradesini, ihtiyarını tereddütsüz ortaya koyacaktır. Dünyaya dışarıdan bakmayı
denemelidir ve becermelidir insan. Her cephe insanları uyutur, yalnızca hakikat
cephesi uyandırır insanlığı ve insanlık hakikatle uyandığı vakit, her cephe tek
tek yıkılacak, insan kazanacaktır. Çünkü o zaman her şey önemsizleşecek ve
sadece yürek önemli olacaktır. Geriye münhasıran insanın kendisi kalacaktır.
Buna tüm kalbimle, bilincimle inanıyorum. Düşünmezseniz, sormazsanız,
sorgulamazsanız uyutulursunuz, aldanırsınız. Acımasızca, hesapsız, umarsız
soracak, sorgulayacaksınız. Asla korkmayacaksınız. Cesur olacaksınız. Bildikleriniz
yanlış olabilir. Bildiklerinizi sizden bildikleriniz de size söylemiş olabilir,
bu hiçbir şeyi değiştirmez. Sizden bildikleriniz bile söylese bir şeyi,
sormaktan, sorgulamaktan imtina etmeyeceksiniz. Günümüz dünyasında herkes
herkesi aldatmaktadır, işin ucunda menfaat vardır ve insan, menfaatinin
meftunudur. Olaya din sahibi ya da din sahibi değil boyutundan bakarsanız
kesinlikle aldanırsınız ve bunu sizlerde çok iyi bilirsiniz. Bugün yalanın,
menfaatin, aldatmanın, maalesef dini imanı yok. Din sahibi olduğunu
sandıklarımızda aldatmaktadırlar, din sahibi olmadığını bildiklerimizde
aldatmaktadırlar. Öyleyse asla aldanmayacak ve aldatmayacaksınız. Aldatanın ne
olduğu, kim olduğu önemsizdir ve öyle de olmalıdır. Zira aldatmak, yaşamak
sevincini çalmaktır ve yaşamak sevincimiz çalınmaktadır. İnsan uyanmadığı
müddetçe de çalınacaktır. Zira yaşam sizin yaşamınız, kader sizin kaderiniz,
öyleyse kaderinizi kendiniz çizecek, yaşamı kendiniz çağıracaksınız. Vahşi
emperyalizm ihtiyacınızı beliremiyor, sizlere yeni ihtiyaçlar yaratıyor ve siz,
yeni ihtiyaçlarınıza (!) ulaşmak için düşünmüyor, sormuyor, sorgulamıyor, sadece
inanıyorsunuz ve sadece koşuyorsunuz, size gösterilen şeylere ulaşmak için. Çünkü
gösterilen şeye ulaştığınız vakit insan olacağınız ve varolacağınız fısıldanmış
tıkanmış kulaklarınıza, ölmüş vicdanlarınıza, olmayan aklınıza. Kendinizi
önemsemiyor hatta önemsizleştiriyorsunuz. Her cephe, birbirine, nefisten doğan
hırslarla, ihtiraslarla, menfaat meftunluğuyla bakar ama hakikat cephesinden
her cepheye bakan sadece büyük insanlık için bakar. Bu da insanı güzel olana
götürür. İnsan, zihnini her gün yenilemelidir, yüreğini her gün sevgiyle
yıkamalı ve temizlemelidir. Bilinmelidir ki; zihin ve yürek her gün yenilenmez
ve tazelenmezse, ilk evvelde alışkanlıkların, giderekte tutsaklığın kucağına
düşer ve artık o zihin ve yürek çürümeye terkedilmiştir. Nihayet, acı bir
kaybediş ve son! İnsan, kazanmak istiyorsa uyanmak zorundadır!
ZİHİN VE YÜREK...
Özgür DENİZ - 02.06.2018
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.
ANKARALI
09.01.2018 - 14:46
ANS, hakkında yorum yapan arkadaş. ANS partili değildi doğrudur ama hapisteki dhkp-c militanlarını affetti o teröristler askere polise kurşun sıkmıştı, ecevitin kafasına anayasa kitapçığı fırlattı ülkeyi ekonomik krize soktu esnaflar iflas etti intihar edenler oldu. Halkı tanımadı, tutturdu bir türban yasak, laiklik kamusal alan diye milli iradeyi hiçe saydı darbeci cuntacıları korudu kolladı, halkın seçtiği Rahmetli Erbakana başbakanlık yaptırmadı hayatını zehir etti. DAHA YAZAYIMMI??
ANKARALI
09.01.2018 - 14:46
ANS, hakkında yorum yapan arkadaş. ANS partili değildi doğrudur ama hapisteki dhkp-c militanlarını affetti o teröristler askere polise kurşun sıkmıştı, ecevitin kafasına anayasa kitapçığı fırlattı ülkeyi ekonomik krize soktu esnaflar iflas etti intihar edenler oldu. Halkı tanımadı, tutturdu bir türban yasak, laiklik kamusal alan diye milli iradeyi hiçe saydı darbeci cuntacıları korudu kolladı, halkın seçtiği Rahmetli Erbakana başbakanlık yaptırmadı hayatını zehir etti. DAHA YAZAYIMMI??