EĞİTİM...1...

Özgür DENİZ - 06.06.2018

Her şeyin temeli eğitim! Eğitim şart! Eğitimsiz olmaz! Gibisinden klişeleşmiş ama hakikati ifade eden sözleri dilimize pelesenk etmişiz, temcit pilavı gibi ortaya sürüp duruyoruz. Hatta ne garip artık dilimizde iğreti durur hale bile gelmiş. Peki, bu öncüllerin gereğini yapıyor muyuz? Hatta söylerken ne kadar sahici ve ciddi söylüyoruz? Ne kadar dürüstüz bunu söylerken? Bir şeyi söylem olarak dile getirmeyi çok seviyoruz. Ama o söylemi eyleme dönüştürmeyi hiç sevmiyoruz. Ya da çok sahtekârız, riyakârız. İki durumdan birisiyiz, hiç kaçar tarafı yok. Tıpkı bir kimlikten gururla bahsedipte, o kimliğe dair meziyetleri taşımadığımız gibi ya da taşıyacak çapta olmadığımız gibi. Veyahut bir hakikati ciğerlerimizi kanatırcasına bildiğimiz ama bir türlü eyleme dökmeye yanaşmadığımız gibi, üstelik eyleme dökmekte hiçbir sakınca ve önümüzde hiçbir engel olmadığı halde. Yoksa var mı böyle şeyler? Biz abuk sabuk şeyler yapmayı, eğitim yapıyoruz sanıyoruz yemin ediyorum. Kendimi bildim bileli, ilk bilince erdiğim günden bugüne, bu manzarayla karşı karşıyayım. Ne kazandık? Ne kazanabilirdik ki? Bir kere karar vermeliyiz. Biz hakikati seviyor muyuz, sevmiyor muyuz? Şerefim ve namusum üzerine yemin ediyorum sevmiyoruz. Böyle konuştunuz mu, peş peşe gelen bir yığın boş lafla karşılaşıyorsunuz. Ama hadi buyur dendi mi de apışıp kalıyoruz, afallıyoruz, rezilleşiyoruz. Haddizatında sefilane yaşıyoruz ama çok iyi yaşadığımızı sanıyoruz. Zihnimiz meflûç, kalbimiz meflûç, vicdanımız meflûç! Bunun sonucunda yüce bir eylem bekleyemeyiz elbette değil mi? Zira eylemi doğuracak kaynaklar kuru ise ya da kirli ise, eylem nereden, nasıl doğacak? Geçelim!

 

Eğitim nedir? Eğitimi biliyor muyuz? Eğitimin nasıl olabileceği üzerinde kafa patlatıyor muyuz gerçekten? Lütfen namuslu olalım, tüm doğallığımızla, temizliğimizle, samimiyetimizle kafa patlatıyor muyuz eğitim üzerine? Vicdanımla soruyorum bunu. Gerçekten merak ediyorum, laf yarıştırmayı bir kenara bırakalım, fikri temelde hiçbir sorgulama yaptık mı, yapıyor muyuz? Eğitim üzerine kaç kitap okuduk, okuduğumuz kitabın kaçını ciddiyetle okuduk, ciddiyetle okuduğumuz kitabın kaçını anladık? Eğitim olgusu üzerine gerçekten sonuç alabilecek ve aldığımız sonuçlara tahammül edebilecek çözümlemeler yaptık mı? Ya da sorgulama yapabilir miyiz, yapabiliyor muyuz? Sen biliyorsun, ben bilmiyorum, sen yapamıyorsun, ben yapıyorum gibi fasit daire içerisinde dolaşmak yerine, şerefli halkedilmiş insanlar olarak, bu ülke için, neslimiz için, aydınlık istikbalimiz ve tam istiklalimiz için her birimiz ne yapabiliriz, yapabiliyoruz temel düşüncesinde birleşebiliyor muyuz? Yoksa senin yaptığın, benim yaptığım ya da yapamadıklarımız külliyen boş işler. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz, zira mütemadiyen malayani ile iştigal ediyoruz. Mesela; hiç, bu ülkenin çocukları nasıl bilim üretebilen nesiller haline gelir, nasıl yüksek düşünceler üreten, büyük sanat harikaları yaratan, büyük atılımlara vesile olacak sahici ve ciddi projeler üreten nesiller haline gelir diye hiç düşünüp, halimize bakıp, kahroluyor muyuz? Bakınız biz her şeyimizi böyle yapıyoruz. Biz bu ülkede kitabı bile metazori okutacağız handiyse. Kitap okumayı tavsiye eden ama kitap okuyana zerre miskal itibar etmeyen insanlarız. Şereflice cevap verin bana, bu ülkede kitap okuyan insan mı daha değerli, yoksa cebi dolu kodaman mı hatta pezevenk olduğu halde kasası güçlü olan biri mi? Bu bizi mahvediyor biliyor musunuz? Biz dürüst insanlar değiliz maalesef! Herkesin gözü, kulağı, birbirinin yaptığında ve birbirinin ayağını nasıl kaydırabileceğini düşünür bizim ülkede kahir ekseriyet.

 

Bu hayatta en büyük yanılgılarımızdan birisi, her şeyin kanunlarla olup bittiğine inanmak ve bu minvalde hareket etmektir. Oysa hiçbir olgu yoktur ki, kanun temelinde ideal düzeyde olaylaşmış olsun. Büyük başarılar elde etmiş hiçbir kimse yoktur ki, elde ettiği başarıları kanunları bildiği için başarmış olsun. Aksine kanunlar gerileticidir haddizatında işin özünde, en dibinde. Elbette bu tür şeyleri en dibine kadar, tüm tafsilatıyla izah ve izhar edeceğim ömrümün bereketi olacak olan eserimde. Oysa böyle basit ve saçma şeyleri bırakıp daha yüksek düşünmeliyiz. Zira herkes farklıdır, farklı kabiliyettedir ve herkes elinden gelenin en iyisini yapacaktır, yapmalıdır. Gerçekten bu sorular üzerinde tüm samimiyetimizle, ciddiyetimizle, mutlak doğallığımızla, insan olmaklığımız temelinde dürüst ve namuslu olarak kafa yoruyor muyuz? Yani insan nedir, insan niçin vardır, insan eğitilmeli midir, eğitilmemeli midir? Niçin eğitilmelidir? Nasıl eğitilmelidir? Eğitilebilen bir varlık mıdır insan? İnsanın bu dünyada ki ihtiyaçları nelerdir? İnsan, hayatı boyunca ne ile yaşamaktadır? Ahlakın eğitimle ilişkisi var mıdır ve nedir? İnsan, ahlaklı olsun diye mi eğitilir? İnsan, kendi kafasıyla düşünemeyecekse, düşündüğü zamanda tehlikeli addedilecekse, düşündüklerini izah ve izhar edemeyecekse, eğitimin gayesi nedir? Kafa ve kalp, eğitim olgusunun kapsama alanında mıdır? Okul nedir, niçin vardır, faydası var mıdır, yok mudur? Okulsuz da olabilir mi? İnsan nasıl yetiştirilmelidir? Yoksa zaman mı dolduruyoruz, bulunduğumuz yeri muhafaza etmek adına malayani ile iştigal ederek kendimizi görünmez kılıp zarardan korunma yolunu mu seçiyoruz?  

 

İnsanı hangi yönde yetiştirmeliyiz? İnsanı, insana düşman paradigmaların kuklası olarak yetiştiriyor olabilir miyiz acaba? Şayet böyle ise biz hangi eğitimi veriyor olabiliriz ya da eğitim veriyor olabilir miyiz? Ne garip ki, düşünen ve düşündüğünü olduğu gibi ifade eden insanlar tarih boyunca hep sakıncalı olarak görülmüştür. Çünkü kalıplaşmış düşünceleri sarsmışlar ve alışkanlıkları bozmuşlardır. Şahsım olarak eğitimi bildiğimizi düşünmüyorum. Eğitim üzerine düşünüyor muyuz? Düşündüğümüze de inanmıyorum, düşünüyoruz denilirse de, bunun büyük bir yalan olduğunu düşünürüm. Çünkü eğitim üzerinde düşünüyorsak çıkarımlarımız barizdir, eğitimi biliyorsakta yapacaklarımız barizdir. Biz sadece yaptığımızın bir eğitim işi olduğunu sanıyoruz. Bir yığın akademik lafazanlıklar üretmeyi ve eğitim diye saçma sapan şeyler yapmayı becerebiliriz ancak ve buna da eğitim deriz. Eğitim; bir ruh terbiyesidir, kafa disiplinidir. Ya da gerçekten böyle midir, bu mudur? İnsanın eğitilmesi işidir. İnsanın, insan olmasının yolunda ki engellerin izale edilmesi işidir ama bilinçli ve farkında olarak. Hani insan var. İnsanın bir ruhu var, kafası var. İnsan bir dünyada yaşıyor. İnsanın yaşayacağı bir hayat var. İnsan bir toplum içinde bulunuyor. İnsanın ruhunun ve kafasının bir şekilde iyi işlemesi gerekir. Aklı, iradesi, nefsi var, bu yüzden insanın eğitilmesi gerekir. Eğitmek; başlı başına disiplinize etmek, düzene sokmak işidir. Ne disiplinize edilir, düzene sokulur? İnsan denilen canlı varlık! Peki, biz hangi eğitimi yapıyoruz? Eğitimi kim için yapıyoruz? Eğitim yapabiliyor muyuz?

 

Tarih: 06.06.2018 Okunma: 769

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?