YAPAMADIM...

Özgür DENİZ - 21.06.2018

Hayır, olmadı, olmuyor, olmayacak. Yapamadım, yapamıyorum. Bendeniz bu dünyaya alışamayacağım, alışamam, alışmamışım bir defa. Bu yüzdende hoşçakal sözü tazeliğini korurken geri döndüm. Ağlayan çocuk yüzlerine, mazlumların çığlıklarına, gariplerin ağıtlarına karşı susmuyor bu yürek, susmayacak, susturamadım. Kötülüğe, zulme, sömürüye karşı savaşmazsam, insanlığı savunmazsam yaşayamam, yaşayamıyorum. Tarifi imkânsız zulümler kol gezerken cehaletin karanlığında, kula kulluk almış başını gitmişken, binlerce put türemişken, menfaatlerin kirli çarklarında insanlık ezilirken, aydınlık yerini karanlığa bırakmışken, dayanamıyorum, yapamıyorum, olmuyor. Bana ne diyemiyorum. Görmezlikten gelemiyorum. Böyle yaparsam, Müslümanlıktan, insanlıktan nasıl söz edebilirim? İslam’a davetimi nasıl yapabilirim? Yarın denmez mi, sen nasıl insansın, Müslümansın ki apaçık haksızlığa, hukuksuzluğa ve zulme karşı, müptezel ve pespaye bir şekilde suskun kalıyorsun, tek bir isyan sözü bile söyleyemiyorsun, menfaatlerin uğruna, çekilen acılara duyarsız kalıyorsun, sen Müslümansan, insansan, biz seninle aynı yerde değiliz, daha ötesi senin dinin bu ise şayet biz o dinden uzak kalalım daha iyi derlerse ne diyeceğim? Hiçbir şey diyemem, çünkü haklı olacaklar. Bir din ki, mazlumların nefesi olmuyorsa, yetimleri korumuyorsa, ezilenlerin yanında durmuyorsa o din asla benim dinim değildir, olamaz. O dini savunuyor iddiasında olanda, o dini savunuyor olamaz. Zira o bir dinse ve onu savunan dindarım diyorsa, ne o din ne de o dindar bana yakın olsun. Ben dindarım diyeceğim ama göz göre göre ezilenleri, zulme maruz kalanları, apaçık şekilde suçsuz oldukları halde acı çektirilenleri unutacağım, ezenleri savunacağım, bu kadar basit olmamalı.

 

Solgun çocuk yüzlerine, acı çeken masum yüreklere dayanamıyorum. Onların, hak etmedikleri yaşama mahkûm edilmeleri tüm gövdemi sarsıyor, yüreğimi yangınlar içinde bırakıyor, derinlerde bir yerlerimi ağrıtıyor, ağlatıyor, geceler kâbus olup karabasan gibi çöküyor üzerime. Olgular yaşasın diye, çocukların ölmesine, mazlumların acılardan acılara sürgün olmasına eyvallah edemem. Göz göre göre gençliğin geleceğinin yok edilmesine göz kapayamam, kulak tıkayamam, vicdanımı susturamam, aklımı ezemem. Çaresizliği çok tattım ben, çaresizlere bir yudum su olmazsam yapamam, yapamadım, yapamıyorum. Ya ölmeli ve görmemeliyim ya da görmeli ve savaşıp zulmü öldürmeli ve gömmeliyim. Çocuklar gülmeli, mazlumların acıları bitmeli, dünya güzel olmalı, insanı yok eden düzen çökmeli. İçim kan ağlarken vicdanımla savaşamam, savaşamıyorum, savaşamadım. Kulaklarımı tıkayıp, gözlerimi kapayıp, aklımı fanusun içine koyamadım. Bir çocuğun eline bir diken batsa, benim yüreğime binler dikenler batıyor, kanatıyor, uyuyamıyorum. Çocukları karanlığa terk edemem. Onların güzel günleri hak ettiklerine inanıyorum. Doğuştan varolan hakların alınmasına, çalınmasına karşı susamıyorum. İçimde ki isyanı bastıramıyorum. Çaresiz insanları görünce dayanamıyorum. Yoksulların açlıktan kanlarının çekildiklerini, utanç içinde gezdiklerini gördüğüm zaman yüreğim parçalanıyor, hayatın acımasızca ve olanca pahalılığı karşısında. Gençlerin hayallerinin, geleceklerinin çalınmasına duyarsız kalamıyorum, kahroluyorum. Eğer bir evladım olsa yeri göğü inletirdim galiba.

 

Vicdanım; sen hain olamazsın! Diye haykırıyor. Ya yoksay beni ya da varsayacaksan varol diyor. Ölmeyeceksen ol, olmayacaksan öl! Diyor. Tüm yürekler susarsa, tüm bedenler yaşarsa, dünya nasıl düzelecek ve insan nasıl yaşayacak diye soruyor. Sen sussan, ben sussam, o sussa, kim konuşacak o zaman diyor. Öl ki yaşasınlar, yan ki aydınlat diyor. Niye varsın diyor, şereften nasıl bahsedeceksin, insanlık ölürken insanca nasıl yaşayacaksın diyor. Dünya kötü diye kaçmak kurtuluş mu diye soruyor. Hislerini nasıl öldürebilirsin, öldürürsen nasıl insan olabilirsin diyor. Ben ne yapabilirim ki diyorum, ateşe bir damla su da mı taşıyamazsın diyor! Kısa bir ömrü, ucuz bir dünya için harcayamam. Zalimlerden olup, mazlumlara ihanet edemem. Zulme seyirci kalamam. Zalimlerin çarkının dönmesine hizmet edemem, susarak. Bana dokunmayan yılan bırakayım yaşasın diyemem. Kötülerle, zalimlerle kavgamdan vazgeçemem, vazgeçemedim, vazgeçemiyorum. Üç günlük dünya için, üç kuruşluk çıkar için, aşağılık bir keyif için yan gelip yatamam, rahatıma bakamam, acıları görmezlikten gelemem. Dünyanın ucuzluğuna terk edemem kendimi. Dünyayı alıp, ömrümü, şerefimi, haysiyetimi, hislerimi, hassasiyetimi, sevgimi, hakikatimi, insanlığımı veremem, veremedim, veremiyorum. Kula kulluk edemem. Yapmadan konuşmak tiksindiriyor beni. Dizlerimin üzerinde şerefsizce yaşayacağıma, ayakta şerefimle savaşır ve ölürüm. Esaretin otağında bir çiçek olacağıma, özgürlüğün otağında bir diken olmayı yeğlerim. Olguları kutsayıp, insanlığı olgulara feda edemem. Merhametsiz, vicdansız, adaletsiz, sevgisiz olamam, yaşayamam. İnsan yaşamıyorsa, bırak hiçbir şey yaşamasın. İnsanlık gözlerimin önünde çürüyüp giderken, insan günden güne ölürken, ben öylece susup oturamam, dünyaya alışmaya çalışamam. Sağlıklı iken savaşmazsam, sağlıksız kaldığımda insanlıktan bahsetme ihtimali şerefsizce bir davranış gibi geliyor bana. Ben insana ihanet edemem! Ben vicdanımın sesine sağır olamam! Olmadı işte, yapamadım…! Geçelim!

 

İnsanlığı köleleştiren, yeryüzünü insana cehennem eden, adaleti hiç eden, kardeşliği piç eden, barışı suç eden bu düzen çökecek, korku duvarları toz olacak, yeryüzü cennet, insan mutlaka özgür olacak ve insanlığın şarkısı bir daha asla susmayacak! Bu tamamen bizim ellerimizde inanın. Yemin ediyorum bizim ellerimizde. Birazcık cesaret, birazcık inanç, birazcık vicdan, küçücük bir hareket. Geleceğimizi biz belirleyeceğiz. Kaderimizi biz çizeceğiz, bütün insanlığın kollektif bilinciyle, emeğiyle, eylemiyle. Biz insanlar büyük bir aileyiz, çoğuz. Ve istedikten sonra başaramayacağımız hiçbir şey yoktur. Korkmayın! Korkmayın! Korkmayın! Korkarsanız her gün, cesur olursanız bir kere ölürsünüz. Dizleriniz üzerinde sürünerek şerefsizce yaşayacağınıza, ayaklarınız üzerinde insanca ölün. İşte yaşamak budur!

 

Bu dünyada herkesin acı çekme ihtimali vardır. Acılara seyirci kalırsan, çığlıklara kulaklarını tıkarsan; çektiğin acılara merhamet edecek yürek bulamazsın, çığlıklarını duyuramazsın. Unutma bunu ey insan! İnsanlık herkese lazım… Ve de adalet!

 

TEK BAŞIMA

 

Bilincimin aydınlığa kavuştuğu andan itibaren her gün, her an şunu sordum ve sorarım ve son nefesime kadar da soracağım kendime ve vicdanıma; ben kimim, ben neyim, niçin ve kim için buradayım, uğruna varolduğumu düşündüğüm ve kavga verdiğim şeyde haklı mıyım, niçin yaşıyorum, nasıl yaşamalıyım, ne yapıyorum, ne yapmalıyım, buradan nasıl gideceğim, geride ne bırakacağım, nasıl hatırlanacağım? İşte tüm bu sorular ve sorgulamalar, gecemi gündüz, gündüzümü gece kılmaktadır, rahatımı kaçırmaktadır, keyfimi bozmaktadır, bana hiçbir an insanlığımı unutturmamaktadır. Binaenaleyh, bu dünyada, zulüm olgusunun, önü, ardı, sağı, solu ne olursa olsun beni ırgalamaz, zalim olmamak adına direnirim, zulme isyan ederim. Her ne olursa olsun, zaman nasıl olursa olsun beni enterese etmez, bir an bile durup düşünmem; ne yapmalıyım, nasıl yapmalıyım diye. İşler şöyle de, işler böyle de, zaman kötü de, bilmem konjonktür acayipte, şu şu da, bu bu da, bu yüzden şöyle yapmam gerekiyor da, böyle yapmalıyım da diyemem. Zaman da, konjonktür de, bilmem hangi safsata da beni ırgalamaz. Hiçbir ama hiçbir sebeple zulme onay veremem, zalime eyvallah edemem. Direkt olarak; hayır zulüm olmamalı derim ve yapmam gereken ne ise insani sorumlulukla yapmaktan yana zerre tereddüt etmem. Zira kimsenin zulmetmeye hakkı da, haddi de yoktur, zorla zulüm yaptıran da yoktur. Hiçbir ama hiçbir sebeple zulme ve zalime eyvallah edemem. Yapılan zulmü de, çekilen acıyı da görmezden gelemem. Şöyle yaparsam böyle olacakmış, böyle yaparsam şöyle olacakmış. Ne olursa olsun, umurumda bile olmaz. Zulüm yapmak zorunda değilim, değilsin, değiliz. Tek bir insançocuğunun günahına giremem, hakkına tasallut edemem, ona acı çektiremem. Hem de mutlak haklı oldukları halde tek bir insançocuğuna acı çektiremem. Hiçbir günaha ortak olamam. Bilakis, insanlığın huzuruna çıkıp, gelin insan olun diyemem, dersem de hangi yüzle derim ve sen nasıl insansın denirse ne derim, sen insansan biz hayvan olmayı kabul ediyoruz derlerse nasıl cevap veririm? Çünkü bendeniz öldükten sonra Allah’ın huzuruna çıkacam. Diyebilir miyim ki; ey Rabbim, şöyleydi de böyle yaptım da, bu yüzden beni affette, yaptıklarım yanıma kâr kalsın da, ben de affolunanlar zümresinden olayım da, yani işte bu arada kime ne olduysa oldu da, oldu geçti gitti de, cahilliğime ver de. Kabul görür mü? Sümme haşa Allah kandırılır mı? Din bu mu? Allah’ın adaleti bu mu? Peygamber böyle yaptı mı? Kur’an böyle mi emrediyor? Hayır, hayır asla ve kata böyle değil, böyle olamaz, böyle olmayacak. Böyleyse, sorularım ve sorgulamalarım uzar gider ve derinleştikçe derinleşir. Bendeniz sorgulamadığım hayatı yaşayamam, sorgulayamayacağım hayatı da kabul edemem. Zulme onay verene de insan nazarıyla bakamam. Öyleyse keyfimce hareket edemem. Zulmün cezası ne ise vermekten yana zerre tereddüt etmem, edemem, edersem insanım diye insanlığın içine çıkamam. Edersem eğer, şereften, haysiyetten, namustan, dürüstlükten, adaletten, ahlaktan, hatta insanlıktan söz edemem. Hayatımda vereceğim her karar, haysiyetimin ifadesi olacak ve kaderimi tayin edecektir. Bu yüzden de kararımı vicdanımla veririm. Kimsenin hangi kutsal olguyla kendini tanımlandırdığına asla bakmam. Böyle bir şey kararımı zerre miskal etkilemez. Zira kutsal olgularla sömürülmekten tiksiniyorum. Ve bendeniz hesabımı tek başıma vereceğim, kimseyle vermeyeceğim. Şeytanı bile suçlamam kabil olmayacak. Çünkü bana; seni zorla mı zalim yaptım diyecek! Öyleyse kimsenin ahlaktan, vatandan bahsetmesi de bendenizi ırgalamaz. Bendeniz hürriyete, adalete, barışa, kardeşliğe bakarım. Sadece bakıp ama mutlaka görmem gerekir, hakikat tam karşımda durmaktadır. Öyleyse aldanmam, her türlü pisliğe, kötülüğe eyvallah etmeme tek bir sebep yoktur. Bilakis, beni dinimden edeceği kesindir. Bu arada, din de Allah’ındır, onun, bunun, şunun değildir. herkes kendisi dini adam gibi yaşamaya bakmalıdır, kendin adam gibi yaşamıyorsan, hiçbir kimseye tek bir söz etme haddin de, hakkın da yoktur. Gerçekler öyledir ki, bir gün olanca çıplaklığı ile ortaya döküldüğünde biz de orada olacağız. Bendeniz yanlışsam, buyurun beni ıskat edin, yüzüme tükürün, sen şerefsiz evladısın deyin, tek kelime edersem şerefsiz evladıyım. Haklıyım, haksızlığım iddia edilemez, iddia edilse ispat edilmez, öyleyse bendeniz şerefsiz değilim…

 

EKSTRA:

 

''''İlahi adalet diye diye, adaleti göklere çıkardılar ki, yeryüzünde adaletten söz edilmesin.''''

 

Ali Şeriati

 

''''Müslüman bir ülke de, on binlerce insan, oy çalınmasın diye görev yapacak, ne tuhaf değil mi?''''

 

İlber Ortaylı

 

‘’’’Büyük sorumlulukları temsil etmek üzere yeryüzünde bulunan Müslümanlar, küçük ve bayağı sorumsuzluklarla hayatlarını heba ediyorlar.’’’’

 

Atasoy Müftüoğlu

 

‘’’’Putperestlik, heykele tapmak değildir; yakuttan, hurmadan, tahtadan, hamurdan yapılan bir heykele ibadet etmek değildir. Putperestlik, sosyal durumu tanrılar ve din aracılığıyla meşrulaştırmaktan ibarettir.’’’’

 

Ali Şeriati

 

‘’’’Eğer bir din, yetimi korumuyor, kimsesize sahip çıkmıyor, ezilenlerin sesi ve soluğu olmuyorsa yalandır, afyondur.’’’’

 

Ali Şeriati

Tarih: 21.06.2018 Okunma: 825

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İsmail Hakkı Cengiz

31.05.2017 - 09:18

İslam'ın özü, Müslümanlığın gerçeğini dile getirmişsiniz. Tebrik ederim. Müslüman olduğunu iddia edenlerin bu şuura ermesi dilek ve dualarımla... Selâmlar...

Özgür Deniz

31.05.2017 - 16:32

Allah razı olsun saygıdeğer Paşam. gerçek özgür olamıyorsa, özgürlük asla gerçek olamaz. bu yüzden gerçeklere dokunuşlar yapmak zurureti doğuyor. ne kadar becerebiliyorsak elbette. inşaallah ererler diyelim. akli kalbi ruhi derin sonsuz selam dua muhabbet saygı ile saygıdeğer Paşam.

İsmail Hakkı Cengiz

31.05.2017 - 09:18

İslam'ın özü, Müslümanlığın gerçeğini dile getirmişsiniz. Tebrik ederim. Müslüman olduğunu iddia edenlerin bu şuura ermesi dilek ve dualarımla... Selâmlar...

Özgür Deniz

31.05.2017 - 16:32

Allah razı olsun saygıdeğer Paşam. gerçek özgür olamıyorsa, özgürlük asla gerçek olamaz. bu yüzden gerçeklere dokunuşlar yapmak zurureti doğuyor. ne kadar becerebiliyorsak elbette. inşaallah ererler diyelim. akli kalbi ruhi derin sonsuz selam dua muhabbet saygı ile saygıdeğer Paşam.