Sayın Cumhurbaşkanım! Bizler nasıl inananlarız? İnananlar
mıyız? Tüm ciddiyetimle ve samimiyetimle ve kesif duygularla soruyorum hatta
derin, sonsuz ve anlamlı bir hırsla soruyorum. Ne kadar da çok kolay kötülük
yapabiliyoruz? Hangi işi yaparsak yapalım niçin namuslu yapmıyoruz da aldatma
yoluna kaçıyoruz? Biz ne zaman kaybettik ahlakımızı ya da dinimiz var olduğu
için zaten ahlaka gerek yok diye mi düşünüyoruz? Bir dakika sonra küt diye
gitmeyeceğimizin garantisi mi verildi acaba bize? Sahi bizler ölümü hiç
düşünüyor muyuz ve gerçekten hesap diye bir şeyin olduğuna inanıyor muyuz?
Vallahi cevap veremeyeceğim buna, hiçbir kardeşim kusura bakmasın. Yani
hakikaten ne garip insanlar olmuşuz böyle ya. Ya iyiliğin ne zorluğu var ki? Yani
zahmetli mi? Yani büyük ücret mi iktiza ediyor? Yani yaptığımız an ölür müyüz? Yani
üstümüzde dağ mı taşıyoruz? Altı üstü bir selam vermek; söz verince sözünde
durmak; küçücük bir müsamaha tanımak; bir insanın işini yapıyorsan namusluca yapmak
ve aldığını helal ettirmek; sattığın bir şeyi fahiş fiyatla satmamak; bir
insana iftira atmamak; konuşurken adam gibi konuşup aşağılıkça hileye, yalana
başvurmamak; bir insanın kim olduğunu bildiğin halde, kendisinin olmadığı
zamanlarda hakkında konuşurken, yüzüne konuştuğun gibi konuşmak; bir insan
hakkında verilen bilgiyi en dibine dek araştırıp ondan sonra hükme varmak ve
haksızca yargılayıp kul hakkına girmemek ve garip ruhlara acımasızca,
merhametsizce, zalimce acı çektirmemek; kibirden uzak durmak; bile bile bir
insanın hakkını haksız yere gasp etmemek vb. erdemlere sahip olmak ve bu erdemleri
kuşanarak yaşamak zor mu gerçekten ya da böyle yaşamıyorsak bizler neye
inanıyoruz Allah aşkına, inananlardan olur muyuz böyle bir durumda? Tüm
hücrelerimizle sahtekâr olmuşuz vallahi, billahi, tallahi. Bizler hangi
Allah’a, Peygamber’e, Kur’an’a inanıyoruz sahi? Gerçekten merak ediyorum, biz
bir dine inanıyor muyuz yoksa inanmıyor muyuz ya da inanıyormuş gibi mi
yapıyoruz? Hani inanıyor olsak, inancın bir muktezası olmalı ve ifa edilmeli,
inanmıyorsak da inanıyormuş gibi ahkâm kesmemeliyiz, inanıyormuş gibi
yapıyorsakta dinin icaplarının yapılmaması çokta umurumuzda olmamalı ve
yapmadıklarımızı, başkalarının yapmadığını görünce kendimizden sormadığımız
hesabı başkalarından da sormaya tevessül etmemeliyiz. Bu ağır ve tiksindirici
bir riyakârlık değil midir? Bizler inanıyoruz diyoruz ve inandığımıza göre
yaşamıyoruz ama hesabı hep başkalarından soruyoruz ne hikmetse? Bizler
münhasıran inanıyoruz demekle inanmış mı oluyoruz? Biz inanıyoruz dediğimiz
halde dine riayet etmiyoruz ama inanmadığı ve zaten inanmadığı için riayet
etmek gibi bir zorunluluğu olmayanları çok kolay yargılayabiliyoruz. Yoksa
bizim nefsimiz mi vardı? Ha sahi ya bizim nefsimiz vardı ve o nefis, biz her
günah işlediğimizde iltica ettiğimiz yegâne sığınaktı. Oh ne ala memleket,
nefsim var de ve işlediğin tüm günahları mubah gör. Ne güzel kurtuluş yoluymuş
be bu nefis denilen şey! Tabi bu nefis münhasıran bizlerde var, bizlerden başka
hiçbir kimse de yok! Gerçekten anlayamıyorum. Eğer bir dinimiz varsa ve o dine
inanıyorsak, dine göre konuşulduğu vakit niçin rahatsız oluruz? Kâfir değiliz
eyvallah, münafıkta değiliz yine eyvallah, geriye Müslümanlık kalıyor, eğer
Müslümansak niçin dine göre konuşmayız ve dine göre konuşulduğu vakit rahatsız
oluruz? Bizler dindarız ama dinden rahatsız oluyoruz, çok garip değil mi? Din,
müntesiplerinin anlattıkları ve yaşadıkları mıdır yoksa Allah’ın Peygamber’le
gönderdiği Kur’an’da bildirdikleri midir? Bir karar vermeliyiz, bir karar.
Dürüst olmalıyız dürüst. Yoksa Müslüman olduğumuzdan ve İslam’a inandığımızdan
hatta Allah’a, Peygambere, Kur’an’a inandığımızdan şüphe edeceğim. Çünkü hayatı
gözlemledikçe resmen kafayı yiyecem, zira gördüğüm şey Müslümanlık değil. Ya
biz dine zımnen ihanet ediyoruz ya da münafığız, geriye başka seçenek kalmıyor
maalesef. Misal; bendeniz Kur’an’a göre konuşmak istiyorum ve Kur’an ne diyorsa
onu söylemek istiyorum. Yargılanır mıyım, tecziye edilir miyim? Senin işin
Kur’an’ı haykırmak mı denir yoksa bana? Kötü mü olurum böyle yaparsam? Ehl-i
din niye susar? Konuşmalı değil mi? Yemin ediyorum onca kötülük yapılırken,
dine mugayir yaşanırken öylece susup oturamam. Kur’an’ı bilirken ve Kur’an’a
sonsuzcasına mugayir hareket edilirken gözlerimi kapayıp öylece oturamam. O
zaman neci olurum? Kur’an’a el basarım ki bu topraklarda suçsuz yere hayatı
acılara boğulan insanlar var. Hayatı, ilk başta söylediğimiz güzel
davranışların tersi olan tiksindirici davranışlarla lebalep olan insanlar var. Şimdi
bendeniz Kur’an’a göre konuşmayayım mı ve Kur’an’ı okuyup, öğrenip, bilip,
anlayıp, kavrayıp, hissettiğim halde susayım mı? O zaman bendeniz kendime nasıl
Müslüman diyecem, İslam’ı nasıl anlatacam, anlatsam da kimi inandırabilecem?
Benim yaşamadığım İslam’a kim inanır? Yaşamadığın şeyi bana niçin kabul ettirmeye
çalışıyorsun derlerse ne derim? Büyük düşünmek çok büyük düşünmek zorundayım ve
yüksek, daha yüksek, çok daha yüksek yaşamalıyım. Bu olamam, böyle olamam, sığ
ve basit olamam, bu kadar küçük düşünemem, bu kadar basit yaşayamam. İnsanları
Kur’an’a mugayir olarak tecziye etmek, hayatlarına el koymak, onları
kımıldayamaz hale getirmek, hayır hayır bu bana göre değil. Her şeyin derin bir
yanıtı olmalı ve o yanıtı bilmeliyim. Şu niye böyle oldu, o niye öyle oldu
bilmeliyim. Bilmeliyim ki, haklılık varsa eyvallah etmeli, boynumu eğmeliyim,
bilakis isyanımın önüne hiçbir insançocuğu geçemez. Bilmezsem kafayı yiyecem.
Kur’an’a ne aykırı ise o aykırı şeyi haykıracağım, haksız yere hayatları
çalınanları ve tüm mustazafları olanca gücümle son nefesime dek savunacağım ve
Allah’a yemin ederim ki bundan asla ve kata hiçbir şartta ve koşulda imtina
etmeyeceğim. Bendeniz hakikat ne ise onu söyleyeceğim, birisi de buyursun
gelsin ve hakikat senin işin değil, otur oturduğun yerde desin ve en ağır
şekilde tecziye etsin. Bir karar vereceğiz, ya insanca yaşayacağız ya da
insanız demeyeceğiz ve hakikate göre yargılanınca kuru gürültü yapmayacağız!
AÇIK MEKTUP...21...
Özgür DENİZ - 27.07.2018
Tarih: 27.07.2018
Okunma: 747
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.
İsmail Hakkı Cengiz
17.07.2017 - 03:58
Kardeşim, ben de seni hayranlıkla okuyorum. Var ol. Bu memleketi, bu devleti karşılıksız sevdik ama sorgulamayacağız demedik! Selâmlar...
Özgür Deniz
17.07.2017 - 08:34
Aynı duygu ve düşüncelerle Kalben bilmukabele saygıdeğer güzelinsan saygıdeğer Paşam. Sonsuzcasına teşekkürler. Akli kalbi ruhi derin sonsuz selam dua muhabbet saygı ile inşaallah.
İsmail Hakkı Cengiz
17.07.2017 - 03:58
Kardeşim, ben de seni hayranlıkla okuyorum. Var ol. Bu memleketi, bu devleti karşılıksız sevdik ama sorgulamayacağız demedik! Selâmlar...
Özgür Deniz
17.07.2017 - 08:34
Aynı duygu ve düşüncelerle Kalben bilmukabele saygıdeğer güzelinsan saygıdeğer Paşam. Sonsuzcasına teşekkürler. Akli kalbi ruhi derin sonsuz selam dua muhabbet saygı ile inşaallah.