Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
İMF ne
demek, İMF ile anlaşmak ne manâya geliyor; bunları Ekrem Şama
üstat “Allah Ümüğümüğzü Korusun” başlıklı
makalesiyle gayet yalın bir dille, harikulade izah etmiş.
İsterseniz,
İMF'yi bir de o kurumun operasyonlarına katılmış bir ağızdan
dinleyelim.
John
Perkins isimli kendi deyimiyle “ekonomik suikastçı”,
dünyanın tanıdığı sıfatıyla Dünya Bankası'nın ilgili
ülkedeki görevli danışmanı(!), hedef ülkedeki operasyonu
madde madde anlatıyor.
Söz
John Perkins'de:
Bir ulusu
fethetmenin ve köleleştirmenin 2 yolu vardır. Birisi
kılıçla, diğeri borçla.
Biz,
ekonomik suikastçılar, küresel imparatorluğun yaratılmasında
gerçekten sorumlu olanlarız ve bir çok farklı şekilde çalışırız.
Öncelikle
şirketlerimize uygun kaynakları olan ülkeleri gözümüze
kestiririz.
Ardından,
Dünya Bankası veya onun kardeş kuruluşu olan bir organizasyondan
söz konusu ülkeye büyük bir kredi ayarlarız.
Fakat
para asla gerçekte o ülkeye gitmez. Ülke yerine o ülkede projeler
yapan şirketlerimize gider.
Enerji
santralleri, sanayi alanları, limanlar...
Bizim
şirketlere ilaveten o ülkedeki birkaç zengin insanın kâr
sağlayacağı şeyler.
Bunlar
toplumun çoğunluğuna yaramaz. Yine de o insanlar, yani bütün
ülke bu borcun altına sokulur.
Bu borç
ödeyemeyecekleri kadar büyüktür ve bu da planın bir
parçasıdır...
Geri
ödeyemezler.
Ardından,
biz ekonomikl suikastçiler gidip onlara deriz: “Dinleyin, bize
bir sürü borcunuz var. Borcu ödeyemiyorsunuz. O zaman ülkenizde
askerî üs kurmamıza izin verin!” veya “Askerlerimizi
desteklemek için dünyanın bir yerine asker gönderin” veya “Bir
dahaki BM seçiminde bizimle birlikte oy verin!”
Elektrik
şirketlerini özelleştiririz...
Sularını
ve kanalizasyon şirketlerini özelleştiririz ve Amerikan
şirketleri veya diğer çok uluslu şirketlere satarız.
Bu mantar
gibi biten bir şey ve çok tipik, Dünya Bankası ve İMF bu şekilde
çalışır.
Ülkeyi
borca sokarlar ve bu borç öyle büyüktür ki ödenemez.
Ardından
yeniden borç teklif edersiniz ve daha fazla faiz öderler.
Koşullara
bağlı veya iyi yönetim talep edersiniz.
Aslında
bu onların kaynaklarını satmalarını sağlar.
Buna
sosyal hizmetleri, teknik şirketleri, bazen eğitim sistemleri de
dahildir.
Adli*
sistemlerini, sigorta sistemlerini yabancı şirketlere satarız.
Bu,
ikili - üçlü - dörtlü bir darbedir!
* * *
*: Burada
yanlış bir tercüme olabilir. İsterseniz o kavramın yerine,
bankaları, telekominikasyonu, petrol rafinerilerini koyabilirsiniz.
YORUMLAR
Adem Şahin
17.10.2008 - 11:27
Sevgili Özgür deniz uzun makalenizi zevkle okudum okuyunca ilgimi çeken şu aşağıdaki 4 satırın her şeyi özetlediğini gördüm hiç kimsenin kimseye islamcılık solculuk ,milliyetçilik özellikle cematçilik dersi vermeye hakkı yok Anlayan anlar dersini alır.
"Ey milliyetçi! Ben zaten Türk’üm bana Türkçülük masalı okuma.
Ey İslamcı! Ben zaten Müslüman’ım bana dindarlık masalı anlatma.
Ey solcu! Ben zaten ömrümce adalet ve hürriyet için vuruşmuşum bana adalet ve hürriyet edebiyatı yapma.
Ey cemaatçi! Ben zaten milyarlarca üyesi bulunan bir cemaatin müntesibiyim. Daha ne. Bana, kurtuluş cemaatimde mavraları anlatma".
özgür deniz
17.10.2008 - 16:49
sonsuz teşekürler canım abim.saygıyla
Ekrem Şama
17.10.2008 - 21:21
Özgür kardeşim yazınca her şeyi yazmadan kalemi bırakmıyor.
Ne yalan söyleyeyim, çok vakti bol olan bir insan değilim.
Keşke daha kısa ve özet olsa. Ya da parçalara bölünse.
Çok faydalı konular olduğunu anladım ama, pür dikkat okumak için fırsatım olmuyor.
Selam ve sevgilerimi sunuyorum.
Başarılar diliyorum...
özgür deniz
18.10.2008 - 13:38
EKREM ŞAMA canım abim sizi anlıyorum ama dediğiniz gibi yapamıyorum. İNŞAALLAH öyle yapmaya gayret ederim. ALLAH razı olsun. en derin saygıyla
Adem Şahin
18.10.2008 - 18:45
Ben önceleri internet ortamında öykü ve makaleri tam sayfa yayınlardım bilirsiniz birde uzun tutulmuş bir öyküyü düşünün internet ortamında okumayı. Bir dostum bana bir öneride bulundu ve bana çok mantıklı gelince bölmeye başladım daha güzel oldugunu gördüm . Ekrem Şama iyi ve dogru der lütfen kusurumuza bakmayın bizimkisi bir tavsiyedir. Uzun olan makale ve öykülerinizi bölerek yayına alırsanız okuyucuyuda sıkmadan daha iyi anlaşılır bir ortama götürmüş olursunuz diye düşünüyorum saygılar
Adem Şahin
17.10.2008 - 11:27
Sevgili Özgür deniz uzun makalenizi zevkle okudum okuyunca ilgimi çeken şu aşağıdaki 4 satırın her şeyi özetlediğini gördüm hiç kimsenin kimseye islamcılık solculuk ,milliyetçilik özellikle cematçilik dersi vermeye hakkı yok Anlayan anlar dersini alır.
"Ey milliyetçi! Ben zaten Türk’üm bana Türkçülük masalı okuma.
Ey İslamcı! Ben zaten Müslüman’ım bana dindarlık masalı anlatma.
Ey solcu! Ben zaten ömrümce adalet ve hürriyet için vuruşmuşum bana adalet ve hürriyet edebiyatı yapma.
Ey cemaatçi! Ben zaten milyarlarca üyesi bulunan bir cemaatin müntesibiyim. Daha ne. Bana, kurtuluş cemaatimde mavraları anlatma".
özgür deniz
17.10.2008 - 16:49
sonsuz teşekürler canım abim.saygıyla
Ekrem Şama
17.10.2008 - 21:21
Özgür kardeşim yazınca her şeyi yazmadan kalemi bırakmıyor.
Ne yalan söyleyeyim, çok vakti bol olan bir insan değilim.
Keşke daha kısa ve özet olsa. Ya da parçalara bölünse.
Çok faydalı konular olduğunu anladım ama, pür dikkat okumak için fırsatım olmuyor.
Selam ve sevgilerimi sunuyorum.
Başarılar diliyorum...
özgür deniz
18.10.2008 - 13:38
EKREM ŞAMA canım abim sizi anlıyorum ama dediğiniz gibi yapamıyorum. İNŞAALLAH öyle yapmaya gayret ederim. ALLAH razı olsun. en derin saygıyla
Adem Şahin
18.10.2008 - 18:45
Ben önceleri internet ortamında öykü ve makaleri tam sayfa yayınlardım bilirsiniz birde uzun tutulmuş bir öyküyü düşünün internet ortamında okumayı. Bir dostum bana bir öneride bulundu ve bana çok mantıklı gelince bölmeye başladım daha güzel oldugunu gördüm . Ekrem Şama iyi ve dogru der lütfen kusurumuza bakmayın bizimkisi bir tavsiyedir. Uzun olan makale ve öykülerinizi bölerek yayına alırsanız okuyucuyuda sıkmadan daha iyi anlaşılır bir ortama götürmüş olursunuz diye düşünüyorum saygılar