Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Dünyadaki adı buymuş: Lira krizi!
Oysa bizde, şu anda kriz falan yok…
Muhteşem bir “bayram” yaşadık… Bol bol harcadık… Buna bizzat şahitlik ettim, hatta küçük bir miktar katkıda da bulundum.
Türkiye’de, kesinlikle bir krizden söz edilemez. Bayram boyunca, endişe edenleri, şikâyetçileri gördüm, işittim. Fakat bu endişe ve şikâyetler hep ileriye dönüktü… Ortada, cılız bir “Yarın ne olacak?” suali vardı! Bayramlaştığım bir atölye sahibi, “17’sinde işyerini kapattık, 27’sinde açacağız. Çalışanlarımızın ücretlerini nasıl ödeyeceğiz?” derdindeyken, bir işçi ise, “ileride işten çıkarılır mıyız” diye kaygılanıyordu.
Dediğim gibi, bugün için gerçekleşen, “başa gelen” hiçbir şey yoktu!
Nitekim Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “döviz kurundaki hareketliliğe bağlı olarak ilaç temininde ve fiyatlandırmasında vatandaşı tedirgin edecek bir durumun söz konusu olmadığını” söyledi.(1)
Dövize en fazla bağımlı olduğunu sandığımız “ilaç fiyatları” bile kur artışından etkilenmiyorsa, dövizle hiçbir işimiz yok demektir. Sağlık Bakanı’nın açıklaması yüreklere su serpti.
Derken… Pesha Magid ve Umar Farooq adlı iki işgüzar İngiliz, “Lira Krizi İstanbul siluetinde nasıl yazıldı?” başlıklı bir analiz yayımladılar. 23 Ağustos 2018’de, The Guardian’da yayımlanan yazıda, yukarıdaki fotoğrafın altında, koyu harflerle şu ibare yer alıyordu: “İstanbul'un inşaat patlamasını gözlemleyenler geçen haftaki para birimi çöküşüne şaşırmayacaklardır - her şey borca dayalı”(2)
Bu iki işgüzar yazar, analizlerini, kendi ülkelerinde, İskoç viskilerini yudumlayarak yazmak yerine, İstanbul’a gelip, buraları inceleyerek yazmışlar.
Meselâ, Esenyurt’ta Muhammed Karman adlı bir emlakçıyla görüşmüşler. Emlakçı, “konut alanlarında inşaatların %100’ü durdu. Neden biliyor musunuz? Malzemeler, her şey dolar cinsinden.” diye konuşmuş.
Guardian’daki analizde özetle şu görüşlere yer veriliyor:
“Şehre baktığınız her yerde, borç yüklü bir inşaat patlamasının delili yeni gökdelenler ufku çerçeveliyor, dev alışveriş merkezleri sokakları dolduruyor ve birçok mega projenin arasında dünyanın en büyüğü olan yeni bir havalimanı bulunuyor.
Bu inşaat çılgınlığı, Türkiye ekonomisinin kalbinde yer almakta olup, son yıllarda ülkenin GSYİH’sının % 20'si kadarını karşılamaktadır ve yaklaşık iki milyon kişi istihdam etmektedir. Devlet istatistiklerine göre, 2016 sonunda Türk gayrimenkul şirketlerinin kredilerinin yaklaşık% 90'ı yabancı para cinsinden geldi.”
Bu iki İngiliz ne kadar isabetli yazıyor emin değilim! “Mega projeler”imizi kıskanıyor olabilirler!
İnşaat konusunda ben Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın açıklamalarına güvenirim!
Bakanlık, tıpkı Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı gibi, “inşaatların kur artışından etkilenmediğini” açıklarsa, vatandaşı çok rahatlatmış olur!
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, LEMAN’dan, 22 Ağustos 2018