Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Belçika'da on binlerce Emirdağlı var.
İlk hemşehrimiz 45 sene evvel Belçika'ya gitmiş ve orada doğanlar ikinci, hatta üçüncü nesli oluşturmaya başlamış. Emirdağ'dan Belçika'ya göç ise devam ediyor.
İşte, orada yaşayan, 24-25 yaşındaki Türklerden biri diyor ki; “Belçika bitmiş!”
Neden?
“İş yok”muş!
Habertürk ekranlarına bunu söyleyen Belçika vatandaşı hemşehrimiz şu bilgileri de veriyor: “1050 Avro işsizlik ücreti aldığını, Belçika devletinin, 18 yaşını geçen bütün işsiz vatandaşlarına bu ücreti verdiğini, bu paranın Türkiye'deki satın alma gücünün 500-600 YTL civarında olduğunu” anlatıyor.
Soydaşımızın söz konusu parayla geçinemediğini, hayatından memnun olmadığını, onun için “Belçika bitmiş” dediğini anlıyoruz.
Zaten, Belçika'da bir işte çalışıyor olsanız da alabileceğiniz ücret 1300-1400 Avro civarındaymış.
* * *
Türk Devleti Neden İşsizlik Ücreti Ödemiyor?
Yukarıdaki bilgiler, ister istemez bu soruyu sorduruyor.
Tabii cevap hazır; biz 11 milyonluk Belçika değiliz.
Ama bunu 80 milyonluk Almanya, 60-70 milyonluk İngiltere ve Fransa; daha doğrusu bütün Batı ve Amerika yapıyor.
Eee, onların ekonomisi güçlü!
Bizimkinin zayıf olduğuna kim karar veriyor?
Kişi Başına Düşen Millî Geliri (KBMG) 10 bin dolar civarında olan bir ülkenin ekonomisi neden zayıf olsun?
Üstelik belki, o ekonomisi güçlü denilen ülkeler işsizlik sigortası sayesinde ekonomilerini güçlü hale getirdiler.
* * *
Elbette biz, 18 yaşını geçen her vatandaşa 1050 Avro verilsin demiyoruz.
Ama bunun onda 1 kadarı olan bir rakamı da mı veremeyiz?
Kesinlikle verebiliriz.
Devlet, son çıkardığı Sosyal Güvenlik Kurumu kanunuyla 18 yaşını geçenlerden sağlık pirimi almayı akıl ediyor ama onlara aylık vermeyi düşünemiyor!
Bunun neresi sosyal devlet?
Şimdi, burada teklif ediyorum; devlet 18 yaşını geçen her işsiz vatandaşına 250 YTL işsizlik aylığı bağlamalıdır!
* * *
NEDEN?
Bunun pek çok sebebi var. madde madde açıklamaya çalışalım.
Her yurttaşımız; bu ülkede doğan bir fert olarak, ülkenin külfetlerine ortak olduğu gibi nimetlerine ortak olduğu düşüncesinden hareketle bu ücreti hak ediyor. Türkiye'de yaşamanın bedeli varsa, nimeti de olmalıdır.
Sosyal adaletin gereği ve adaletsiz gelir dağılımının düzeltilmesi için bu elzemdir.
Piyasanın canlanması için insanların cebine para koymanız şarttır. Bu sayede piyasa canlanırken, ödediği işsizlik ücretinin çoğu devlete vergi olarak geri dönecektir. Yani, devletin şu kadar kaybı olacak gibi endişeler yersizdir.
Böyle bir uygulama, başka hiçbir tedbirin etkili olamayacağı kadar ülkedeki siyasal, bölgesel, etnik, dinsel barışa katkı sağlacaktır. Ülkede inanılmaz bir ruhî rahatlama meydana getirecektir.
İşsizlik baskısı ve korkusu azalacak, daha insanî bir düzene doğru büyük bir adım atılmış olacaktır.
Her bir madde uzun uzun izaha muhtaç. Bir köşe yazısı hacmini aşmamak için özet olarak başlıkları vermekle yetiniyoruz.
Ayrıca, başka faydalar da sayılabilir.
Önerimizin bugünden yarına hayata geçirilemeyeceğini biliyoruz. Ama bu konu tartışılmaya başlanmalı ve en kısa sürede hayat geçirilmelidir.
Türkiye'yi havalandırcak proje budur.
* * *
Elbette böyle bir uygulamayı ne İMF, ne de Dünya Bankası tavsiye eder. Onlar hep tam tersini, kitlelerin “ümüğünün sıkılmasını” isterler. Bunu Sayın Başbakan da çok iyi biliyor ve dile getiriyor. Ama anlaşma yapmaktan da başka çare bulamıyor!
İMF ile anlaşma ekonomik değil siyasîdir.
“Sizi ekonomik argümanlarla düşürürüz” diye şantaj yapıyorlar.
İktidar ve muhalefet bu ketenpereyi halka anlatmalı, İMF ile anlaşmazsak hangi sıkıntıların bizi belkediği halka anlatılmalı ama bu cendereden ülke ve istikbalimiz mutlaka kurtarılmalıdır.
İMF veya Dünya Bankasıyla kalkınan hiçbir ülke yoktur. Onların kurtardığı hiçbir ülke de yoktur.
Onların işlevi ülkeleri ve halkları sömürgeleştirmektir. Köleleleştirmektir.
Önceki Yazılar