Monoblok bir dünya yarattılar. İnsan hakları mavalı
okudular. Güya insanların haklarını arıyorlardı. Evet, haklarını arıyorlardı
insanların ama biraz daha ayrıcalıklı olan insanların. Tüm insanların
eşitliğinden, hürriyetinden dem vuruyorlardı. Sözde demokrasiyi işletiyorlardı.
Güya herkes eşitti ama biraz daha eşit olanlar vardı ve layık olan onlardı
hürriyete ve her şeye. Herkesin özgürce ticaret yapabilmesini savunuyorlardı.
Liberal ekonomiyi kurtuluş olarak vaat ediyorlardı. Oysa insanlar acı, işkence,
zulüm, sömürü altında inim inim inliyorlardı. Çünkü inlemeleri gerekiyordu
yaşatmaları için yaşamaya layık olanları. Prangalar, zincirler taşıyamayacak
kadar ağırdı, zindanlar karanlık. Görülmediği için yok sayılıyordu ve
kızılıyordu tutsaklıktan bahsedenlere. Ama bir his vardı içinde insanın. Görülmüyordu
ama hissediliyordu her şey. Sömürü alenileşmişti ama güya helal yoldan kazanç
olmuştu yapılanın adı ve mubah sayılmıştı kirli, kanlı ve karanlık kazanç
yolları. İnsanlar birer meta derekesine indirgenmişti. Kolayca ama ucuza alınıp
satılan birer maddeden ibarettiler. Tüm dünya bir merkezden bir düğmeyle
yönetiliyordu. Ama ne garipti ki, ortada suçlu yoktu. Çünkü suçlu herkesti! Artık
herkes çok kolay şekilde faiz yiyebiliyor, haramı helal kılabiliyor ve çıkarını
korumak uğruna yapılan her şeyi meşru görebiliyordu. İhanet normaldi, iftira
mubahtı, gasp haktı. Çünkü haysiyet, şeref, inanç ve daha ne kadar değerli şey
varsa çark içinde öğütülmüştü. Fikir beyan etmek yasaktı, eleştirmek günahtı.
Çünkü gerçek öldürüyordu! Kimse kurtulamıyordu bu ağdan. Çarkı döndürenler için
değildi ağ, çarkın öğütecekleri içindi, çarkın kolayca dönmesini sağlayacaklar
için. Kimse hiçbir şeyi görmüyor, algılamıyor, anlamıyor, hissetmiyordu. Çünkü
sorgulamadan yaşamaya alıştırılmışlardı. Neyi, kimi, niçin ve nasıl
sorgulayacaklardı? Çünkü artık herkesin kendisi çarkın bir dişlisi olmuştu ve
herkes birbirini öğütüyordu gerçekte. Öyleyse kimdi çarkın işleyişini bozacak
olan? Her şey ama her şey çarkın işlemesine hizmet edecek şekilde ayarlanmıştı.
Yapılar, kurumlar, insanlar ve bunlarla ilintili olan ne varsa. İnsan öldü, çünkü öldürdü!
‘’’’Taçlarıyla, tahtlarıyla, insan haklarının, demokrasinin,
liberal piyasa düzeninin tam ve eksiksiz uygulandığı bir siyasi, sosyal, ekonomik
düzen kurmak isteyenler katillerden ve cellatlardan başkaları değildi.’’’’
İsmet ÖZEL
‘’’’İnsanlık adına iyilik yapıyormuş gibi görünüp,
yapılanların her alanda sermayenin kâr marjını artırmak için yapıldığını
bilmemek veya gözlerden saklamak şahsiyet noksanlığıdır.’’’’
İsmet Özel