AYDINLIK YARINLAR İÇİN...

Özgür DENİZ - 27.10.2018

Çirkinliklerle, kötülüklerle dolu yaşadığımız evrende güzel, aydınlık, mutlu yarınlar tahayyül ve tasavvur ediyoruz.  Puslu ve karanlık havalarda sığınacak yurt arayan kuşlar gibi çaresizliğe mahkûm olmak değil, yaz güneşi koynunda özgürce kanat çırpan ve göklerin maviliklerinde pervaz ederek süzülen kuşlar gibi sevginin, muhabbetin, hoşgörünün, dostluğun, iyiliğin ve barışın şarklarını terennüm etmek istiyoruz. Ancak o zamandır ki, hiçbir ihtilafa düşmeden, eşsiz bir ittifakla adaleti, hürriyeti, müsavatı, uhuvveti, tesanüdü tahakkuk ettirip, adaveti yok edip, nedameti cesarete dönüştürüp esaretten azad olacağız ve görkemli geleceğimizi yeniden inşa edeceğiz, kendi terlerimizle, yaşlarımızla, kanlarımızla, emeklerimizle. İnsanın kendisinden başka umut bekleyeceği, kendisinden başka güveneceği, kendisinden başka inanacağı hiçbir kimse yoktur. İnsançocuğu tarihsel süreç içerisinde yırtıcı, tamahkâr, acımasız, bencil, çıkarcı, fırsatçı ve sömürücü bir hayvana dönüşmüştür. Başına ne geldiyse kendi elleriyle işledikleri yüzünden gelmiştir. Çok kirli, kanlı ve karanlık bir çarkın kurbanıdır. Her taraftan muhasara altındadır. Allah’ın mülkünün mutlak mülke tedvir eylendiği, Allah’ın otoritesine isyan edildiği, Allah’ın dininin afyonlaştırıldığı ve tüm ortak değerlerin birer sömürü aracı derekesine indirgendiği bir dünyada inanacak tek bir insan yoktur. Sahte nutuklara, kof vaatlere, söze dönüşememiş laflara ve eyleme dönüştürülemeyen sözlere inanmıyorum. Eylemden başka hiçbir şeye inanmıyorum. Konuşma yap! Yasak meyveyi yedikten ve bilince erdikten sonra, hayatım laf dinlemekle geçti, tek bir eylem görmedim. Alengirli tezgâhlarla, rezil kumpaslarla, tiksindirici mugalatalarla zaman geçti gitti. Bu yüzden de inanmıyorum. Çünkü herkesi, her şeyi çok iyi tanıdım ve anladım. Anladıktan sonra inandım, inandıktan sonra anlamaya çalışmadım. Binaenaleyh, zaman öğrettik ki, eylemden başka her şey yalandır! Eylem mi? Zor olandır ve oyunu da zor olan bozacaktır. İyi olalım, güzel olalım demeyeceksin, iyi ve güzel olacaksın. Zor mu? Sahtekârlık ve namussuzluk çok kolay! Lafla hayatın tekeri dönmüyor bebeğim! Dünden bugüne terennüm ettiğimiz ve bugünden yarına terennüm edeceğimiz mübrem değerlerimiz ve feragat edemeyeceğimiz umdelerimiz vardır bizim; ahlaktır, adalettir, hürriyettir ve tevhiddir. Bu uğurda sarsılmayan cesarete, sönmeyen fedakârlığa, bitmeyen mücadele azmine, yıkılmayan inanca sahibiz. Nihayetinde ölüm bile olsa vazgeçemeyeceğimiz bir sevdamız vardır bizim. Bu meyanda, kutsal, kadim ve bitmeyen kavgamız için, yolumuz üzerinde sarih bir şekilde tecessüm etmiş ya da edecek ne varsa, önümüze handikap teşkil edecek ne çıkarsa yok etmeye cesaretimiz ve inancımız tamdır. Biz insana inanıyoruz ve insan kimliğiyle dolaşıyoruz, tek kimlikli yeryüzünde ve tek gezegenli bir evrende. Sevgi bayrağımızdır ve kalbimizin toprağında, beynimizin göklerinde ebedi dalgalanacaktır. Bizler yarınları düşlüyoruz; güzelliklerle dolu, sevgiyle, barışla, adaletle, ahlakla, umutla, hürriyetle ve en mühimi insan-lık-la dolu. İnsanlık altyapısı üzerinde yükselen sevgi, umut, inanç yüklü bir toplum rüyasıyla yaşıyoruz. Hikmet ve marifetle örülmüş bir erdem kenti tesis etme düşüyle koşuyoruz mütemadiyen. Sevginin sonsuz avuçlarında ve ayrık otlarından arınmış temiz insanlık toprağında kolektivizmin güzelliğini yaşamak için çalışıyoruz, yoruluyoruz. Ben yok biz vardır rüyasını kurduğumuz, sevdasıyla yaşadığımız dünyamızda. Yarınlarda ki ulvi, kutsal, görkemli rüyalarımıza insanlığı ortak etmek ve kavuşacağımız dünyamızda insan-lık-la buluşmak istiyoruz. Şeksiz ve şüphesiz bir insanlık suçu olan ve ahlaka, adalete, barışa, uhuvvete, müsavata ve hürriyete amansız adavetiyle müsemma olan adi, vahşi, kan-ter-yaş emici ve emek sömürücü melun emperyalizme ve şerefsiz, kimliksiz, kişiliksiz kompradorlara karşı tek can ve tek fikir olamaya ve aynı gövdede binlerce ruh olup dirilmeye çağırıyoruz onurun, haysiyetin, hassasiyetini, mesuliyetin, masumiyetin, samimiyetin, dürüstlüğün, cesaretin, fedakârlığın ve güvenin mümessili, taşıyıcısı, yaşayıcısı, yaşatıcısı, yayıcısı olan insan yürekli güzelinsanları. Yoksul ama temiz yürekleri, acının ve ıstırabın yurt eylediği ocakları yakan cehennem ateşini hep birlikte söndüreceğiz. Ezilenlerin, sömürülenlerin, kanları, terleri, yaşları ve emekleri berhava edilenlerin görkemli yarınlarını hep birlikte inşa edeceğiz. Sefaletin, acının, bitmeyen dertlerin zehirli şarkılarını değil, yaşamın umut ve inanç yüklü şarkılarını terennüm edeceğimiz ülkeyi hep birlikte var edeceğiz. Yalnızlığın çaresizliği, bitevi acı doğurdu, ölüm getirdi, umutları berhava etti, şarkıları zehirledi, uhuvveti hançerledi, aydınlığı karanlığa tedvir eyledi, hürriyeti çaldı, adaleti ve ahlakı öldürdü ve insansızlığı tevlit etti. Nihayet dünya tamusal bir görünüm arzeden yere dönüştü. Dürüstçe yaşamak ve namusluca savaşmak yenilmez ve yıkılmaz kılar insanı. Konuşma yaşa ey insan!

 

Bilinmeli ve unutulmamalı ki; okumayan, anlamaktan çok inanmayı tercih eden, hayalleri ve düşleri olmayan, düşünmeyen, soru sormayan, hesapsızca, umarsızca ve amansızca sorgulamayan, kendini düşünmeyen ve kendi varlığını başkalarının varlığına adayan bireylerden oluşan toplumlar çürümüş toplumlardır. Çürümüş toplumların, rüyasını kurabilecekleri bir yarınları ve yarınları olacak bir ülkeleri yoktur. Konuşma yaşa ey insan!

 

Kaç kez daha doğuracağız güneşi ve kaç zaman daha doğacak ay üzerimize biliyor muyuz? Sevgiden behresizsek, dostluk ateşi aydınlatmıyorsa gönül otağımızı, yüreğimiz nefret çukuruna dönüşmüşse, hayatımız fitneden, fesattan, kinden, hasedden ibaretse, güzel düşlerimiz yoksa, nesiller sefaletin, yoksulluğun, ahlaksızlığın kıskacında yanıyorsa, adalet dillerde pelesenk olmaktan başka hiçbir şey değilse, insan insanlığını unutmuşsa dünya bizim olsa ne fayda! Konuşma yaşa ey insan!

Tarih: 27.10.2018 Okunma: 871

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?