Hayır, susmaya mahkûm ve mecbur değilim! Bir neslin rüyasını
kuruyorum ve her zaman, rüyasını kurduğum o kutlu nesil için koşuyorum,
konuşuyorum. Haksızlığa eyvallah etmem, susmam, boyun eğmem, kul hakkına
tasallut etmem, çıkar için vicdanımı susturmam, dini vb. ortak değerleri afyon
gibi kullanmam, menfaatlerime haysiyetimi feda etmem, dini alıp satmam, üç
kuruşluk dünya için korkup kabuğuma çekilmem ya da bin bir renge girmem,
ezileni kendi kaderine terk etmem, rüyasını kurduğum o nesle ihanettir ve
bendeniz ihanet edemem, çünkü hain değilim! Hainle dolu bir dünyada bendenize
hain diyecek hainleri de merak ederim kuşkusuz. Herkesle aynı düşünmek,
herkesin gittiği yolda gitmek, herkeisn inandığı gibi inanmak, herkesin itaat
ettiğine itaat etmek zorunda değilim, düşüncemde ve yolumda tek başıma kalmam
ve herkesle aynı yerde olmamam hainlikse de, böyle bir hainliği seve seve
kabullenmekten tereddüde düşmem. Hayalini kurduğum bu yolda, rüyasını
beslediğim bu uğurda gücüm ne kadarsa, yapabileceğim ne varsa yapmak için
yorulmaktan da zerrece imtina etmem. Belki bu yola tek taş koyabilirim, varsın
olsun, bu uğurda feda olsun, demek ki gücüm o tek taşa yetiyormuş derim. Hak
bildiğim yolda tek başıma da kalsam yürümeyi şeref bilirim, kavgam için
söylediğim tek bir söz bile olsa şahidim olsun. Kalbi merhametle yıkanmış,
dünyası aklının ışığıyla aydınlanmış, gövdesi iradesine boyun eğmiş, sözü
adalet olarak tecelli etmiş, hayatı ahlakla cilalanmış, kaderinin hamurunu
acılarıyla yoğurmuş, haykırışlarıyla ve haklı isyanlarıyla korkuyu korkutmuş, sevgisinin
sıcaklığıyla nefret buzullarını eritmiş, özgürlük aşkıyla tutsaklık
zincirlerini paramparça etmiş, devrim ruhu ve inancıyla çağın koşullarına ve
dayatmalarına amansızca meydan okumuş, kendisini kendi ülkesini kurmaya adamış,
ütopyasından yana umudunu kaybetmemiş, nice acı tecrübelerden sonra birey
olmanın kıymetini gerçekten en dibine dek idrak etmiş ve bu kutsal yolda acının
madeni olmuş bir neslin rüyasını kuruyorum. Ve rüyasını kurduğum nesil için ter
dökmeliyim, yaş akıtmalıyım, emek vermeliyim, gerekirse canımı feda etmeliyim.
Zindanlar, zincirler, prangalar, bukağılar vız gelir bu yolda. Çünkü kanlı,
kirli ve karanlık dünyanın paslı çarklarının kurbanı olmak istemiyorum.
Emperyalist işbirlikçileri beslemek ve büyütmek istemiyorum. Sekter, banal,
sığ, dar kafalı dördüncü tür yaratıkların süfli dünyalarının zavallı bir
oyuncağı olmak niyetinde değilim. Artık aklın ve bilmin egemen olduğu daha
güzel dünyaları, kardeşçe yaşanacak daha mutlu yarınları, adaletle dolu bir
yurdu hak ettiğime ve ettiğimize inanıyorum. Böyle dünyalarda öyle yarınları,
rüyasını kurduğum neslin getireceğini düşünüyorum ve hissediyorum. Okumalıyım,
iflah etmeyen sorularla ve amansız sorgulamalarla o nesle ulaşacağım ve o
neslin koşacağı yolun taşlarını döşemeliyim. Bunu bir eksiklik olarak
görmemeliyim. Feragat ettiğim şeyler için nedamet duymamalıyım. Feragatin ve
fedakârlığın olmadığı yerde rüya peşinde koşmak ahmaklıktan başka bir şey
değildir, rüyam var demekte sahtekârlıktan ibarettir. Bu nesil öyle bir nesil
olmalı ki, ne böcek olup ayaklar altında çiğnenmeyi, ne çakal olup eti
sıyrılmış kemik beklemeyi, ne kurt olup parçalamayı, ne koyun olup güdülmeyi
kabullenmesin ve böyle yaşamayı da hak etmiş olmasın. Ne kimseyi alçak görsün
kendinden, ne de kendinden üstün saysın kimseyi. Kula kulluğu zül addetsin. Herkesle
eşit olduğunu bilsin, sunulan ayrıcalığı reddetsin, ayrıcalık istememeyi de
şeref bilsin. Hiçbir yere aidiyet hissetmesin ve herhangi bir yere ait olmak sevdasına
da düşmesin. Sadece ve sadece insanlığa ait olsun ve hakikatin sevdasını
taşısın. Sünger gibi emici değil, katalizör gibi itici güç olsun. Bir yolda
olsun, o yol hiç bitmesin ve o yolda yönünü bulsun, hedefini bilsin. Pervasız,
amansız, korkusuz bir savaşçı olsun. Aydınlığın yürekli bir neferi olsun.
Yüreğinde sevgiyle yıkanmış sözden oklar taşısın. Adaletten taviz vermesin,
ahlak yasalarını çiğnemesin, haramı ve helali tefrik edebilsin, tek bir
kardeşinin hakkına göz koymasın ve yaşama sevincini çalmasın. İnsanlıkla
merhameti eşdeğer görsün. Kendi dinamiklerini bilsin ve kendi imkânlarını
keşfetsin. Asla sefil bir asalak olmasın. Sürekli yutma peşinde koşmasın.
Yaşama sevdasına düşmesin, yaşatma düşüncesi taşımadan. Ve yaşadığı zamanların
tanığı olsun her zaman. Şahitlik edecek göz, şehit olacak can taşımayı şeref
bilsin. Ve hiçbir şeyi, hiçbir zaman unutmasın! Unutmanın tükenmek olduğunu,
hatırlamanın yaşamak ve yaşatmak olduğunu idrak etsin. O, özlediğim,
beklediğim, kalbimde umudunu, kafamda rüyasını taşıdığım ve birgün ellerimde,
tutuşturduğu meşaleyi taşıyacağım nesil olsun!
ÖZLEDİĞİM NESİL...
Özgür DENİZ - 05.11.2018
Tarih: 05.11.2018
Okunma: 812
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.