Sevgili dostlarım! Bizler, her birimiz, bağımsız kişiliklere
sahip özgür bireyleriz. Hayata yalnız geldik, yalnız yaşamayı da biliriz elbet
ve gidişimiz de yalnız olacak zaten ama insançocuğu sosyal bir varlık olması
hasebiyle bir toplumda yaşamaya mahkûm olacak şekilde varolmuştur ve bu
varoluşa istinaden, kalabalıkta yaşamaya mecbur olacağı için de ama kalabalıkta
olsa bile her insançocuğuyla birlikte olamayacağı için de ruh ve bir parça da
olsa kafa birlikteliğini sağladığı insanlar illaki olacaktır yani dostluklar
kuracak ve dostları bulunacaktır. Ama bu dostluk bir yerde mecburiyet gibi
görünürken, bir başka açıdan mecburiyet iktiza edecek bir durum değildir. Yani
olaya bir mecburiyet bağlamında bakarak farklı algılara kapılıp bir de bizler mecburiyet
yaratamayız. Binaenaleyh, birbirimizin kölesi değiliz, bunu da üstüne basa basa,
tekrar tekrar söylemenin mutlak şekilde iktiza ettiğine inanıyorum:
birbirimizin kölesi değiliz ve son nefesimize kadar da olmayacağız. Ve biz,
sadece birbirimiz için dostuz. Başkaları namına dost değiliz ve dostlukta
kurmuyoruz, başkaları yüzünden de dostluğu zedeleyecek halimiz yok ve
olmamalıdır da. Birimizin sevdiğini her birimizin sevmesi gibi bir şey
sözkonusu olamaz. Sizin sevdiğiniz ve muhabbet ettiğiniz birinden bendeniz
hoşnut olmayabilirim, bendenizin sevdiğim ve muhabbet ettiğim birinden de
sizler hoşnut olmayabilirsiniz. Veyahut aynı kişilerle sohbet, muhabbet
etmekten iki tarafta hoşnut olabilir bazen. Ve bizler hoşnut olmuyoruz diye,
dostlarımız dostlarını terk edecek değillerdir. Bendeniz çok farklı insanlarla
dostluk kurabilirim ve sizler de keza çok farklı insanlarla dostluk
kurabilirsiniz ama bu birbirimizin dostluğunu asla zedelemez, tabi büyük
ruhlara sahipsek ve büyük düşünen bireylersek. Tam da bu detaya binaen burada
şunu söylemeye hiçbirimizin hakkı yoktur ve olamaz; o yaramaz biri, onda ne
buluyorsun, onunla niye konuşuyorsun? Ki, böyle bir şeyi hangi saikle
söylüyorsun? Nefsi mi, hakiki mi? Ve ardından da çekip gidemezsiniz ya da çekip
gitmekle tehdit edemezsiniz. Sonra da ahlaksızca ve namussuzca itham
edemezsiniz. Aynısını bendeniz de yapamam, ki bendeniz yapmam zaten, çünkü
büyük dostluklara inanırım, öyle küçük işlerle de ve küçük kişilikler de
uğraşacak kadar ne çok zamanım ne de o kadar güçlü kalbim ve kafam var. Hayatım
boyunca da hiçbir zaman küçük işlerle iştigal etmedim, küçük düşünmedim, küçük
ve ucuz şeylerle iştigal edenlerle de işim olmadı, bunu da büyük bir gururla
ifade edebilirim. Ki, ucuz ve basit düşünecek kadar lüksüm de yok maalesef.
Zaten böyle bir şeyde de dostluk diye bir şey yoktur. Eğer böyle bir şeye
hakkınız olduğunu varsayıyorsanız bendenizle dost olmayın ya da zaten dostum
değilsinizdir ve olamazsınız da. Bu kendini önemsemek midir? Bilakis, dostluğun
bekası için olmazsa olmaz bir önkoşuldur. Çünkü herkesin insan olduğu bir yerde
üstünlük diye ya da kendini önemsemek diye bir şey sözkonusu bile olamaz, orada
eşitlikten başka bir şey yoktur ve zaten üstünlükte ruhun yüceliği mesabesiyle
mütenasiptir. Bendenizin ne kölem olan dostum vardır ne de bendeniz tek bir
dostumun kölesi değilim ve hiçbir zaman da olmayacağım. Haddinizi bilin, ya
dost olun ya da buyurun kapı açık. Kızdınız mı buna? Elbette kızabilirsiniz.
Umurum da mı? Vallahi artık basit şeylere kafa takacak bir durumda hiç değilim.
Çünkü boş ve basit işlerle iştigal edecek ne zamanım var, ne de kafam ve kalbim
buna müsait. Yaşam, büyük düşünmeye başladığınız an başlayacak, bunu asla
unutmayın!
Sevgili dostlarım! Bendeniz dostlarıma sonsuz özgürlük
vadeden bir dostluk sunarım her zaman ama dostlarımdan da aynısını beklerim.
Dostlarım, her kimseler, kim olduklarını aynıyla bendenizin yanında muhafaza
edebilirler. Çünkü dostlarımın kim olduklarıyla, kimden olduklarıyla, hangi
tarafta bulunduklarıyla asla ilgilenmem, kafaları ve kalpleri ilgilendirir
bendenizi ve bir de hayat içerisinde ki duruşları ve o duruştan hayata yansıyan
güvenilirlikleri. Dostlarımın yanında istediğim gibi konuşamayacaksam, dostumun
kendisini bile gereken zamanda gerektiği gibi dostluk yargıcıyla yargılayamayacaksam
ve dostum dediklerim bunu bana sunmayacaksa öyle bir dostluk bendenizin
kitabımda yazmadı, yazmaz ve bademada yazmayacaktır. Keza dostlarımın
hazzetmediklerinden dostlarım münhasıran nefisleri için hazzetmediklerinden
dolayı hazzetmedikleri insanlarla dostluğumu bozmamı teklif edecek cürette
olabileceklerse böyle bir şey asla ve kata olmayacak yani böyle bir şeye cüret
edenler dostlarım olamaz ama dostlarım dediklerimin reddettikleriyle dostluğum
daim baki kalacaktır. Eğer dostum dediğiniz birine sonsuz özgürlük
sunmuyorsanız, sizin dostlukla hiçbir merbutiyetiniz yoktur ve hiçbir zaman da
olmamıştır. Ki, bendeniz yanında özgür olamayacağım ve bu özgürlüğün güvenlik dâhilinde
olamayacağı hiçbir kimseyi dost bilmedim, bilemem, bilmeyeceğim. Sizin
düşünceniz ne olursa olsun, ne şekilde duygulanırsanız duygulanın, kimlerle
konuşursanız konuşun, ne konuşursanız konuşun ve hayatta kimi ve neyi ve nasıl
savunursanız savunun bendeniz için hiçbir sorun yoktur, hiçbir zaman sorun
olmayacaktır ve dostluğum asla zedelenmeyecek ve sizler de sonsuz bir güvenlik
içerisinde olacaksınızdır. Bendeniz insanlığı özde ararım, özünde insanlık
olanın gözünde güveni, yüzünde samimiyeti görürüm. İşte ona da dostum derim ve
o dostluk öyle bir dostluk olur ki, onu hiçbir ateş eritemez Allah’ın izniyle.
Hoşçakalın!
OKUMAK
Zor mu? Zor, hem de çok. Acı verir mi? Ziyadesiyle.
Kalabalıktan koparır ve yalnızlığın kucağına atar mı? Malum sonuç. Kahir
ekseriyet düşman olur mu? Şeksiz ve şüphesiz. Özgürlükten (tutsaklık içinde
özgürlük) başka hiçbir getirisi olmazken, çok şey götürür mü? Kesinlikle. Sahip
olduklarını bile kaybetmene sebep olur mu? Kuşkusuz. Önyargılarını parçalar,
kesin inançlılıktan korur, gözlerini ve kulaklarını açar mı ve bu yüzden seni
acılardan acılara sürgün biri kılar mı? Çok tabi. Tutsaklıktan ve kölelikten
kurtarır mı ama buna mukabil seni sürülerin hedefi kılar mı? Kesinlikle evet.
Yaşamın ekstrası mıdır ve bu yüzden seni yabancılaştırır, yalnızlaştırır ve
sıradanlıktan kurtarır mı ve nihayetinde seni hayatın dışına atar mı? Aksi
ihtimal dışı. Seni zorbaların, sömürgenlerin, tiranların, ahlaksızların,
adaletsizlerin hedefi haline getirip yaşama sevincinin çalınmasına zemin
hazırlayabilir mi? Doğru tespit. Tüm dünyayı karşına almana yol açar mı ama bu
da tüm dünyanın karşısında yalnız kalman demek midir? Sebep sonuç tenasübü. Tüm
bunlara ve daha başka sebep sonuçlara rağmen yine de OKU, OKU, OKU ey
insançocuğu! Kavganda sana kuvvet verecek, cansuyu olacak, direnç kaynağı
olacak, ışık olacak, kurtarıcı bir ses olacak, kafanı ve kalbini aydınlatacak
yegâne şeydir; OKUMAK, tüm acı sonuçlarına rağmen. Çendan, kendin olmanı ve
kendin için kendini yaşamanı sağlar ve kendin için yaşadığını sanarak ama
başkasını yaşayarak ölüp gitmekten kurtarır. HER ŞEYİ AMA HER ŞEYİN KALİTELİSİNİ
OKU ve her yerden her kaliteli şeyi okumaktan da korkma. Son tahlilde; okumak
kaybettiriyor ama sen yine de OKU insançocuğu!