genel adı kadın
tek kişilik sureti çağrılır Sâkine
ışığına vurulmuş kilit
kör bakışlarında hep tek yön
çöl toprağı gibi çıplak
yeşeremeyen kişi
görünmez bağlarla ilmek ilmek
düşsel bir dünya kurup
kendi cennetinde yaşayıp
mış gibi oynamaktır onun işi
içinde açılan dar odada
güz güneşinin lekeleri
yeter de artan, ona doğal sığınak
içini yırtan acıyı duymazdan gelip
rüzgârında sallandırır
nasırlaşmış beşik yüreğini
kulaklar duyar işitir
dil bilir de susar
bir orman ıssızlığında yaşar
lâl olması istenen
kendi hayâllerini yaşamayı bilmeyen
hiç kimseyle çoğalamayan
ıssız, sessiz, sâkin Sâkine
hayatla ölüm arasında
mecburiyetlere zincirle asılı kişi
kendinden başka gayri
başkalarını sevmek
renksiz, kokusuz izlerle
öne çıkmadan yaşamaktır bütün işi
çocukluğunun şafağında
durgun denizi görmeden daha
yüzmesi istenmiştir
çok dalgalı bir okyanusta
görünmeyen isyanı durur
gözlerindeki hüznün arkasında
zaman zaman gizli bir esintiden
içinde kıpırdanan yabancı umudu
gençliğiyle birlikte yitip gitmekte olan
baharın kokusunu almaya başlasa bir an
gelir kapatır onu
heyulâya dönüşen
siyahtan kocaman bir örtü
yaşamaya acıkan yüreğini
unutmuşluğun boşluğunu
siler doldurur hemen
yüreğine yerleşenlerin izi
sâkince durması, sâkince oturması
sâkince konuşmasıdır ondan istenilen
genel adı kadın
tek kişilik sureti çağrılır Sâkine
Hâdiye Kaptan