‘’’’Yaratan Rabbinin adıyla oku!’’’’ Alak-1
Biz, Allah’ın, sadece ‘’OKU!’’ Diye buyurduğunu sanıyoruz. Oysa
okumamız buyrulurken düşünmemiz, şüphe etmemiz ve sorgulamamız da istenmektedir
zımnen. İnsan, aklı olan bir varlık olduğu için okuyabilmektedir ve okuması
istenmektedir. Ancak akıl sayesinde okunulanlar anlamlandırılabilir ve
okunanlardan çıkarımlarda bulunularak istikamet üzere bir hayat yaşanılabilir. Biz
bu hayata koyun gibi güdülmek için gelmedik ama hiçbir kimse tarafından
güdülmek için gelmedik. Biz aldanmak ve aldatmak içinde gelmedik, biz yüzümüzü
hakikate dönmek, hakikatle aydınlanmak ve aydınlatmak için geldik.
Emrolunduğumuz gibi dosdoğru olabilmek için okumaya geldik okumamız gereken her
şeyi. Ve şöyle böyle, saçma sapan sebeplerle hiçbir kötülüğü görmemezlikten
gelemeyiz. Kötüleri tanımalıyız ve kötülüğü, kötülük her ne sebeple ve kimden
sadır olursa olsun reddetmeliyiz. Kötü bendense de bendendir deyip iyi
bilmemeliyiz. Biz hayatın öznesiyiz. Öyleyse öznesi olduğumuz hayatımızla
ilgili söyleyeceklerimiz olmalıdır ve söyleyeceklerimiz olsun diye okumaktayız.
Eğer yalnız başımıza hesaba çekileceksek ve çekiliyorsak, o zaman hayatımızla
ilgili sözümüz ve kararlarımız da bize ait olmalıdır. Birilerinin
yönlendirmesiyle yaşanan hayat bize ait olamaz. Bilakis hayat bir hiçtir ve
varolmak absürttür. Bu hayatta varsam, bir yaşamım da vardır ve bana ait bir
yaşamım varsa yaşamıma ait sözüm ve kararım da elbette olmalıdır ve bana ait
olmalıdır bu söz ve karar. Hiçbir kimse, bana ait yaşam üzerinde istediği gibi
tasarrufta bulunamaz. Eğer sahici okumalar yapmış olsaydık, onun bunun oyuncağı
olur muyduk, önümüze gelene aldanır mıydık, yaşama sevinçlerimizin çalınmasını
elimiz kolumuz bağlı izler miydik öylece? Masum birine yöneltilen suçlamayı
sorgusuz sualsiz kabul eder ve o masumu acılardan acılara sürgün kılar mıydık?
Bunun yolu da aklı kullanmaktan geçer. Birileri bizi istedikleri gibi
güdecekler, hayatımızı dizayn edecekler ama biz öylece bakacağız ve eyvallah
deyip geçeceğiz, hayır böyle bir şeyle emrolunmadık biz. Emrolunduğumuz gibi
dosdoğru yaşamak için varız biz. Okumak ama düşünmemek, şüphe etmemek ve
sorgulamamak, içi boş ve hedefsiz bir okuma olur. Aklını kullanmayanlar pislik
içinde yaşamaya mecbur ve mahkûm olurlar. Zaten böyle olduğu içindir ki
emperyalizmin ve işbirlikçilerinin kumpaslarını, mugalatalarını idrak edemeyip
onların zavallı birer sömürü nesneleri haline geliyoruz. Zira gerçeklere ancak
düşünerek, şüphe ederek ve sorgulayarak ulaşılabilir. Gerçeğe ulaşmayanda hep
aldanır ve putların kurbanı olur. Edinilen putlar da seni götürür emperyalizmin
köle pazarlarına haraç mezat satar. Allah, şeytan sizi Benimle aldatmasın
diyor. Peki, düşünmezsen, şüphe etmezsen, sorgulamazsan nasıl aldanmayacaksın
ve bunu nasıl anlayacaksın? İşte Allah sadece ‘’OKU!’’ Demiyor. Öyleyse bizler
bize gelen mesajların arka planını da fark ve idrak etmek zorundayız. Biz
insanlar mütemadiyen geçmişe saplanıp kaldığımız için, yaptığımız okumalarda da
ileriyi görebilecek bir yetiden mahrum kalıyoruz yani okumalarımızı da
münhasıran bize yansıyan yönüyle algılayıp anlayabiliyoruz. Böylece de
gelecekten nasipsiz oluyoruz, bitevi geçmişle övünüp duruyoruz. Ama geçmişle
övünmek bizi bir yere götürmüyor, geleceği de tasarlayamayınca yerimizde
çakılıp kalıyoruz. Seni geçmişe takılı bırakan ama sana bir gelecek
tasarlayamayan aklı at gitsin!
NOT:
Artık
gelen yıl AKLIMIZI kullanacağımız, HAKİKATE yüzümüzü döneceğimiz, HİSSEDEREK ve EMROLUNDUĞUMUZ gibi dosdoğru olarak yaşayacağımız, adalet, ahlak ve
İNSANLIK dolu bir yıl olsun. Her bir
insanın kendi ruhunda ve kafasında DEVRİM
yaptığı ve o devrimi toplumsal alana yönlendirebildiği bir yıl olsun.