VARİSLER...12...

Özgür DENİZ - 04.01.2019

‘’’’Kim bir cinayet veya bir suç işler de daha sonra işlediği cinayeti ya da suçu bir suçsuzun, günahsızın üzerine atarsa, şüphesiz açık bir iftirada bulunmuş ve apaçık bir günah daha yüklenmiş olur.’’’’ Nisa-112

 

İnsançocuğu sadece inandım demekle iktifa eden, insanlığını yitirmiş bir yaratıktır. Ama neye inandığını, niçin inandığını, nasıl inandığını, sadece inanmış olmak için mi yoksa inandığını yaşamak için mi inandığını bilmez, bilse de bilmez çünkü işine gelmez ya da gerçekten katıksız ahmak olduğu için bilmez yani inanmış olmak için, inanıyor desinler için inanıyormuş gibi görünür yahut inanıp inanmadığını dahi bilmez. İnsançocuğu hem bu kadar sahtekârdır, hem bu kadar sekterdir ve hem de bu derece alık ve böndür. Fakat ne gariptir ki, böyle bir inanmakla da kurtulacağını zanneder, kendisi dışındaki herkesten iyi olduğunu düşünür. Her türlü kötülüğü yapmaktan zerre imtina etmez ama tertemizdir, pir-ü paktır!!! İnsançocuğu böyledir maalesef; cahildir, zalimdir, nankördür. Tiksindirici bir cehalet, kusturucu bir zalimlik,  iğreti bir nankörlük ve ağır bir zillettir bu. Her şeyi yapar eder de, bir türlü yaptım ettim diyemez, bu kadarcık yürekten bile mahrumdur, kendini temize çıkarmak için iftira atar da bir türlü iftira attığını söylemez, güya utanır, yüzünde kızarma olmayanda hangi utanç oluyorsa?!? İnsanlığı suça iter de, suça ittiği insanlık suçlu olur ama kendisi tertemiz kalır, nasıl bir temizlikse?!? Ta ki saf hakikat karşısına konup; ‘’bir de böyle bak’’ denilene kadar. İnsançocukları maateessüf gerçek anlamıyla ölü ruhlar gibidir. Ne baktığını görüyor, ne algıladığını anlıyor, ne doğru ile yanlışı tefrik edebiliyor, ne senkronize ve analitik düşünebiliyor, ne duyumsayabiliyor, ne de sözünü eylemle tamamlayabiliyor. Hakikati biliyormuş gibi ama yanlışa yanlış demeye yüreği yok. Maalesef çok yoz, sığ ve sefil bir yaşamın kurbanlarıyız. Yaşamıyoruz ama yaşadığımızı yaşamak sanıyoruz. Sahtekârlık, alçaklık, hainlik, mürailik, müptezellik, pespayelik, velhasıl ekstra bir tefessüh etmişlik halinin egemen olduğu bir yeryüzünün çocuklarıyız. Ama bizim dışımızda da iyi yok, niye çünkü bizim bir dinimiz var!!! Çukurun içine düşmüşüz hatta dibine gömülmüşüz! Zavallıların, sefihlerin, sefillerin bahtiyarlık zannettiği, mezellet ve meskenet içinde bir yaşamdır hüküm süren yaşam, yeryüzünde ve toprağın üstünde. Ama insana yakışan yaşam bu değildir, bilakis onurla yaşanılan yaşamdır. Dürüstçe ve namusluca yaşanılan yaşamdır. Aldanmadan, tutsak olmadan, karanlık zindanlara girmeden, el ayak öpmeden, sürünmeden, kula kul olmadan, hülasa; insanca yaşamaktır. Emperyalizm böyledir işte. Her türlü pisliğin fışkırdığı kaynaktır ama kendi ürettiği pislikten kendisini asla mesul tutmaz. Yoksulluğu üretir de, yoksulluktan yoksulları suçlu olarak görür ve bunu kabul de ettirir tüm insanlığa. Din besleyerek kendisine hizmetkâr eyler. Suçu ve suçluyu üretir de, suç işleniyor diye bağırır ve karanlık zindanlarında çürütür insançocuklarını. Ve bir türlü birbirlerini tanıyamayan, anlayamayan ve bu sebeple kardeş olamayan insançocukları faşist emperyalizmin karanlık zindanlarında buluşur ve kanlı kamçısı altında inler durur. Emperyalizmin kirli, kanlı ve karanlık yüzünü afişe etmeye çalışıyorum naçizane, tabi dar ve sığ anlamda!!! Eğer insanlıktan yoksun olup bir hayvan gibi yaşasaydım, münhasıran kendi gövdemi düşünmem, insanlığın acılarına, ıstıraplarına, sefaletlerine sırtımı dönmem ve yaşadığım hayatın tadını çıkarmaya çalışmam kifayet ederdi. Ama olmuyor… Çünkü hayvan değilim ve olamıyorum…

 

Tarih: 04.01.2019 Okunma: 826

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?