‘’’’Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!’’’’ Hud-112
İşitiyor muyuz? İnanıyor muyuz? Oluyor muyuz? Yüreğimiz var
mı? Lafazanlık mı, onurlu eylem mi? Bana beylik laflar etme bebeğim, ölç, biç,
tart ve öyle söyle ve ne söylüyorsan insanca söyle. Çünkü insanım ben, hayvan
değilim, hayvan değilim! Laga lugadan anlamam, çift surat tanımam, kanmam ve
aldanmam. Sonra da neden böyle deme şerefsizce. İşte söylersem şöyle olur da,
böyle olur da gibi tereddütlere kapılıyorsan, o zaman bırak dağınık kalsın her
şey ve zırvalama, pislik olma, boş boş konuşma. Çünkü böyle emrolunmadık! Nasıl
emrolunmuşsam öyle olmam söyleniyor ve senin söylediğin gibi değil, O’nun
söylediği gibi olmam gerekiyor. Ve O ayırmıyor! Öyleyse namussuzluk ve
sahtekârlık bana göre değil. Zira namussuz ve sahtekâr olarak, namussuz ve sahtekâr
emperyalizmi yenemem. Hatta tabir caizse hepimizin söylediği gibi oluyorum.
Öyle ya, öyle ya, bağırmıyor muyuz bitevi, doğru olalım, dürüst olalım diye? Bu
neye benziyor biliyor musunuz, hani her önüne gelen okumaktan bahseder ama iş
ciddiye binince okuyanın zerre değeri olmaz ya da okuyana okuduğundan anladığı
asla anlattırılmaz ve anladığının tam tersini söyleyenler baş tacı edilir ve kompradorların
önünde eğilinir ya, işte tam da ona benziyor ve ne tiksindirici bir
soysuzluktur bu. Eğer söylediğimiz gibi olmayacaksam, o zaman söylemeyeceğiz,
söylemeyeceğiz kardeşim, öyle ya. İkili oynamamak gerekiyor. Söylerken,
söylemiyormuş gibi yapmamak gerekiyor. Öyle söyleyelim de öyle olmayalım demek
istiyorum, bu yüzden söylediğime bakma yine de söylemiyormuş gibi algıla ve
söylediğimin tersini yap, çünkü söylemiş olmak için söylüyorum, söylediğim gibi
olman için söylemiyorum mu demek istiyorsun? Bu da bana göre değil bebeğim! Emperyalizmin
ve işbirlikçilerinin aşağılık ve tiksindirici yüzleridir bu yani gerçek
yüzleridir ve bendeniz kanlı, kirli, karanlık olan bu yüzü hiç sevmedim,
sevemedim ve badema da sevmeyeceğim. Emperyalizme ve işbirlikçi kompradorlara
düşmanım ve düşman kalacağım son nefesime dek yani emrolunduğum gibi dosdoğru
olmaya gayret edeceğim gücüm yettiğince, dilim döndüğünce, gönlüm elverdiğince,
beynim düşündüğünce, vicdanım diri kaldığınca, gövdem sağlam durduğunca. Karun-Firavun-Belam
üçlüsünden oluşan zer-zor-tezvir şebekesiyle son nefesime kadar dövüşeceğim.
Çünkü birbirini besleyen ve insanlığın kanını emen bu üçlü şebekeden
tiksiniyorum. Birisi servetiyle, birisi kudretiyle, birisi de tahrif ettiği
dinle insanlığı aldatıyor, eziyor, sömürüyor ve tedricen yok ediyor. Kavgadan
başka yolum yok benim ve bu kavga bitmeyen bir kavgadır, ta ki kıyamete değin
sürecektir. Kuşkusuz burada da hesaplaşma er ya da geç olacaktır. Ama mutlak
hesaplaşma dar-ı bekada son bulacaktır. Ama nerede olursa olsun, hesap soracak
taraf önce emrolunduğu gibi dosdoğru olacaktır! İnanmayın, aldanmayın ve
sömürülmenize izin vermeyin, direnin ve kavgadan kaçmayın ey insançocukları.
İnsanlık onuruyla yaşamak için, önce emrolunduğun gibi dosdoğru olmak ve
insanca dövüşmek gerek!