‘’’’Andolsun, biz, peygamberlerimizi apaçık delillerle
gönderdik ve insanların, adaleti ikame etmeleri için beraberlerinde kitabı ve
ölçüyü indirdik.’’’’ Hadid-25
Teşhisi kesin olarak koyalım; indirilen kitabı unuttuk,
ölçüyü yitirdik ve zulüm ateşi sardı dünyayı. Kitap ve ölçü alenen ve hayâsızca
çiğnenmektedir. Kalbimin üzerinde taşıdığım ve her an tertil, tedebbür ve
taakkul ile okuduğum ve anlamak çabası içerisinde olduğum vicdanın anayasası
üzerine yemin olsun ki, bu çağın en önemli sorunu vicdansızlıktır. Bu nettir,
kesindir ve tartışmasını bırakın tartışılmasına tevessül edilmesi dahi kabil-i
mümkün değildir ve varlığından şüphe olmayan akılların yolu birdir. Hem
vallahi, hem billahi, hem tallahi ve dahi Allah, Muhammed, Kur’an üzerine yemin
olsun ki insan vicdanını kaybetmiştir. Ta ki inandık diyenlerin bile
vicdanlarını kaybettikleri bir dünyada yaşamaktayız ve sürgünüz! Münhasıran
duyumsamak iktiza ediyor bu öldürülemez hakikati fehmetmek için. Ama duyumsamak
yetisine malik insanlık nerede? Nereden bir suç fışkırıyorsa, nerede pislik
yuva yapmışsa, nerede kokuşmuşluk varsa, nerede zulüm peydah olmuşsa, nerede
katliam kol geziyorsa orada vicdansızlık var olduğu içindir olan her şey.
Suçluyu yargılamadan, onu suça itenin yüreğine bak ve o görünmeyen gerçek
suçluyu yargıla! Hatta tüm çağların en önemli sorunu vicdan olmuştur hep.
Vicdan merhametin membaıdır ve merhamet insan olmaklığın nişanesidir, adaletin
de köküdür. Merhameti olmayanın adaleti yoktur, olması da muhal ender muhaldir,
gerisi de angaryadır. Daha ötesi, hissiyatın, hassasiyetin, mesuliyetin,
haysiyetin ve şahsiyetin muharrikidir merhamet. Kitap ve ölçü vicdan yapıcıdır,
vicdan da mevzubahis ettiğimiz sair tüm güzellikleri tevlit eden yegâne
olgudur. Ödevini namusluca ve hesapsız, umarsız, çıkarsız yapmanın olmazsa
olmaz önkoşuludur merhamet. Merhamet insan eder, insan da merhamet eder! İnsan,
insan değilse zulmeder. Vicdan; kitap ve ölçü demektir. Çünkü kitaba uyan ve
ölçüyü bilen vicdanı diri tutar, diri vicdan tüm insanlığı diriltir, insanlığın
dirilişi hayvanlığın nihayet buluşu yani emperyalist faşizmin yok oluşudur.
İnsanlık ölü olduğu içindir ki, emperyalist faşizm diridir ve insanlığı diri
diri mezara gömmektedir. Binaenaleyh, isticalen kitaba uymalıyız ve ölçüyü
kaçırmamalıyız. Amma velakin kitabını unutmuş ve ölçüsünü kaybetmiş bir
insanlık âleminin içindeyiz. Bu yüzden de vicdanın ardından en büyük sorun olarak
adaletsizlik tezahür etmektedir, adalet diyen kitaba ihanet edercesine. Çünkü
kitabı unutan ve ölçüyü kaybeden insanlığın adaleti ikame etmesi muhal ender
muhaldir. Zira kitapsız kalan ve ölçüsünü yitiren bir insanlık vicdanını
kaybeder, vicdanını kaybeden merhametini kaybeder, merhametini kaybeden
insanlığını yitirir, insanlığını yitirenin da adaleti olmaz. Hülasa; vicdanı
yitmiş gövdelerden adalet doğmaz, adaleti ikame etmeleri de beklenemez. Eğer
bir yerde vicdan oluşturulacağına, vicdanlar boşaltılıyorsa o yer ölümün
kokusunu almıştır. Ve bir yerde emri vicdan vermiyorsa, karar vicdanın değilse,
tercih vicdana bırakılmıyorsa, o yerde bekleyin beklenebilecek her şeyi. Vicdansızlık,
insanlığı hayvanlık derekesine düşürür ve dünyada kaosun egemen olmasına yol
açar. Ancak insanlar konuşabilirler ve birbirleriyle anlaşabilirler ve barış
içerisinde yaşayabilirler. Velakin, hayvanlar âleminde böyle değildir, orada
amansız ve acımasız çarpışmalar ve yok etmeler egemendir. Bu sebeple, insanlık âleminden
vicdanı söküp aldığınızda orada insanlığı hayvanlığa indirgersiniz ama bunun
neticesi çok ağır olur. Öyleyse bir an evvel kaybettiğimiz vicdanı bulmalıyız
ve onu nerede bulacağımız ayan beyan ortadadır. Tabi bulacağımız yere yönelecek
yürek var mıdır ve mesele budur. Zira bazen berrak sular, kirli gövdelere ağır
gelir ve o gövdeleri zorlar, çünkü çürümüş gövdeler şifa verecek ilacı kolay
kolay tolere etmezler, etseler de hazmetmeleri çok zor olur. Son tahlilde; çağımızın
sorunu vicdan sorunudur. İnsanlarda vicdan oluşturmadıkça ne yapsakta etsekte
boştur, çünkü her şey insanda başlayıp insanda bitmektedir. Öyleyse yapmamız
gereken ilk şey; insanlarda vicdan oluşturmak ve her şeyi insanların
kendilerine bırakmaktır. Vicdanın oluştuğu ve hükmettiği bir gövdeden kötülük,
pislik, ihanet sadır olmaz, o vicdanın emrettiği gövdeye yaptırdığı her şey en
iyi, en güzel olacaktır. Ve o vicdan yeri geldiğinde diyecektir ki ve dememeyi
ihanet telakki edecektir ki; kötülük gövdemden fışkırıyorsa, o gövde benden
değildir ya da ben o gövdeye ait değilimdir. Vicdanı olan insan, ödevini de en
iyi yapan olacaktır!