Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Hayret!
Hâlâ bin liradan az maaş alan emekliler varmış!
Hem de az değil, 105 (yüz beş) bin kişi…
Bunların aylıklarının bin liraya çıkarılması için çalışma başlatılmış. Ancak “torba yasa”daki gecikme yüzünden Ocak 2019’a yetişmemiş. Çünkü torba yasaya emeklilerin yerine devlete borcunu ödeyemeyenler eklenmiş. Böylece emeklinin 1,000 TL beklentisi Şubat ayına kalmış.(borsagundem.com)
Demek ki aslında küçük ama 105 bin emekli için gayet büyük olan bu zammı kim geciktirmiş?
Milletvekilleri!
Peki, milletvekilleri ve emeklileri için vaziyet ne?
Son haber şöyle: “Milletvekili maaş ödemelerini yapan kamu bankası, her bir vekile maaşlarının yüzde 45'i oranında nakit promosyon ödemesi yaptı. Böylece her bir milletvekilinin hesabına 3 yıllık dönem için ortalama 9 bin 700 lira, emekli vekillere de 6 bin 30 lira promosyon parası yatırıldı. Hem vekil hem de emekli maaşı alanlara yapılan promosyon ödemesi ise 16 bin lirayı buldu.”(sgkrehberi.com)
Biliyorsunuz, emekli vatandaşlara 3 yıllık dönem için ödenen promosyon, en fazla 450 TL.
Şimdi…
450 lira nerede, 6030 lira nerede?
Zaten vekil ve emeklisinin aylıklarıyla vatandaşın çalışan ve emeklisinin aylıkları da Hanya’yla, Konya’da… Seçtiğimiz vekilin aylığı 22 bin liranın, emeklisinin aylığı ise 14 bin liranın üzerinde! Ayrıca, haberden anlaşıldığına göre emekli vekil tekrar seçildiğinde hem emekli maaşını, hem vekil maaşını hem de her ikisinin birden ballı promosyonunu alıyor.
Yaniiii…
Aynı ülkenin vatandaşı…
Bin liranın altında maaş alan…
Ve 14 bin liranın üstünde maaş alan emekliler!
Bu düzen kimin eseri?
Bizzat seçtiğimiz vekillerimizin eseri…
Bu vekillerin çoğu, Necip Fazıl’ı sahiplenmeyi kimselere bırakmazlar. Güya Üstat’ı pek severler. Ama onun, Destan adlı şiirindeki,
Allah’ın on pulunu bekleyedursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa…
Mısralarından habersiz görünürler. Böyle sözlerden hiç hazzetmezler!
Hani, “vahşi kapitalizm”, “kan emici emperyalizm” falan deyip hayalî bir Batı’yı, sisli bir düşman iradesini suçlayıp duruyoruz ya…
İyi ama şu emekliler arasındaki deriiin uçurumu da onlar mı yarattı?
Şu korkunç gelir dağılımı adaletsizliği vahşi kapitalizmin mi eseri?
Bizzat seçtiğimiz vekillerimizin eseri değil mi?
Kendi kurduğumuz bu “düzen”, bu katı gerçek, kaya gibi somut olarak ortadayken; kapitalizm, emperyalizm kavramları ne kadar “mânâ”sız, ne kadar soyut duruyor!