Her iki anlamda hâkim olmalı,diyorum.
Yani, hakem hem bir hâkim kadar adaletli olmalı, adil karar vermeli, kararlı olmalı; hem de vaziyete, oyuna hâkim olmalı.
Geçen hafta sonu yapılan 9 maçtan 5'i 0-0'lık skorla bitti.
Bunda hakemlerin ne kabahati var dememek lâzım.
Hakemlerimiz düdük çalmakta çok çekingenler. Özellikle ceza sahasında ve yakınındaki hatalarda düdük çalmaktan ödleri patlıyor.
Ankaraspor-Galatasaray maçında; rakip oyuncu ceza sahasına yaklaşan Arda'yı iki koluyla sarıyor, kucaklıyor, düşürüyor; hakem devam diyor.
Bir başka pozisyonda, yine Arda, kale direğinin dibinde yere indirliyor. Açık penaltı; hakem yine devam diyor.
Aynı maçta; bu sefer GS'lı Emre, bir Ankarasporlu futbolcuyu formasından çekerek yere indiriyor, hakem yine seyirci.
Ankaraspor'un bir şutu kaleye girdi mi girmedi mi tartışmalı! Ağır çekimde, Servet'in çizgiden çıkardığı top, sanki çizgiyi geçmiş gibi gözüküyor.
***
Beşiktaş - Eskişehirspor maçında ise hakem hataları bir felaketti...
Maçın başlarında Beşiktaş'ın bir şutunu Eskişehir kalecisi en az yarım metre içeride tutuyor ama gol sayılmıyor.
Nobre kaleci tarafından ceza sahası içinde biçiliyor, hakem devam diyor.
Rüştü topa sahip olduktan sonra, Eskişehirli Serkan karnına tekme atıyor. Bu, açık kırmızı kartlık harekete hakem sarı kart göstermekle yetiniyor.
***
Diğer maçlardan da pek çok örnek verilebilir.
Sonuçta; hakem hataları hem maçları ve takımları kısırlaştırıyor, hem de temaşa zevkini, oyun zevkini ortadan kaldırıyor.
Garip olan; eskiden Millî takımızın veya bir Türk takımlarının yabancılarla olan maçlarında yenilgilerimizin sebebini hakemlerde arardık... Artık yabancı hakemlerden neredeyse hiç şikayet yok. Fakat yerli hakemler Türk futbolunu hadım ediyor. Faulleri görmemek ileride pek çok sakatlığın sebebi de olabilir. Elbette bunun sorumluları da hakemler olacaktır.
Yazık değil mi çocuklara?
Hakemlerden daha inisiyatif sahibi, daha kararlı olmalarını bekliyoruz.
***
Hakan Şükür TRT'de
Yıllardır yeşil sahalarda izlediğimiz Hakan'ı, dün akşam TRT'de yeşil sahalardaki maçları değerlendirirken seyrettik.
Oldukça “ağır” görünüyordu. Muhakkak heyecanlıydı. Sözleri zor anlaşılıyordu.
İlk programında normaldir.
TRT'ye gelmesi, aldığı ücret çok tartışıldı.
Akşam gördük ki, Hakan'ın söyleyeceği şeyler var. Farklı değerlendirmeleri, farklı yorumları, yeni sözleri var.
Dolayısıyla farklı bir ses... O zaman bırakalım konuşsun, farklı sözler her zaman dinlenmeye değerdir. Biz de dinlemeye çalışacağız.
Neticede, futbola senelerini vermiş, bir büyük yetenek, mutlaka saha haricinden de genç yeteneklere katkısı olacaktır.
Bana göre, ilk program için gayet başarılı sayılabilir.
***
Aldığı ücrete gelince...
Ne yapacaksınız, TRT, sayemizde zengin ve cömert!
Pek çok programını kimse seyretmiyor. Fakat meselâ dün akşamki “Stadyum” programı seyrediliyor, sanırım.
Bir de şunu hesaba katalım; TRT'de bir program seyretmek özel kanallardan çok daha zevkli. Çünkü diğer kanallardaki gibi seyir zevkiniz her 10 dakikada bir kesilmiyor.
Meselâ; dün akşamki 4 saatlik Stadyum Programınıda, toplam olarak 2 veya 3 reklam arası verildi.
Bir de diğer programları düzgün olsa!
Neyse...
Hakan Şükür'e hayırlı olsun, diyoruz.
Başarılar dileriz!
Futbola yeni bir soluk getirecek gibi gözüküyor.