VARİSLER...23...

Özgür DENİZ - 04.02.2019

‘’’’Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar.’’’’ Zumer-9

 

Aklın ne kadar duru ise, ne kadar arınıksa, ne kadar işlevselse, ne kadar bağımsız ve özgürse, ne kadar açıksa, anlaması o kadar kuvvetlidir ve kuşkusuz aklının anladığı kadar bilirsin. Bildiğin kadar uyanık olursun, uyanık olduğun kadar tanırsın, tanıdığın kadar aldanmaktan korunursun ve aldanmaktan korunduğun kadar kendin olarak yaşar ve emperyalizmi ve işbirlikçilerini ço iyi tanır ve melun sömürü düzenini yok edersin. Geçelim! Emperyalizm kendisinin farkına vardırmayan, farkına varılmaması içinde kafaları ve ruhları boşaltan çelikten bir kafestir. Bu yüzden de insançocukları bugüne kadar emperyalizmin ne olduğunu, nasıl işlediğini, nasıl aldattığını, çarkının nasıl döndüğünü, kim için, niçin ve kimler eliyle döndüğünü asla fark edememişlerdir. İnsançocukları Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin, ruhsal, beyinsel ve bedensel durumları ne olursa olsun niyetleri hep aynıdır, ilanihaye aynı kalacaktır. Onlar kirli ve kanlı emellerinden vazgeçmeyeceklerdir. Ya manevi olarak kanatacaklardır ruhlarımızı ya da maddi olarak kanatacaklardır bedenlerimizi. Onların kallavi görüntülerine, o biçim imajlarına ve kof sözlerine kanmamak icap eder. Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin lanet tezgâhları, kanlı tuzakları, kof mugalataları sebebiyle atomize olmak büyük kayıplar verilmesine neden oldu bugüne kadar. Hem haklar bazında, hem insanlık bazında, hem de yaşamak yönünde. Şimdi varoluşsal haklarımızı geri almak ve insanlarımızı kazanmak ve yaşatmak adına uhuvvet temelinde ittifak etmek icap ediyor. Varlığının var olmasında zaten şaibe olmayan şeylerin sanki varlıklarının varolması şaibeliymiş gibi söylemler içinde olanlara (ki, filhakika kendi varlıklarının varolması içindir tüm gayretler) itibar edipte kendi istikbalimizi heba edemeyiz. Zalim kırbaçlarla asırlarca dövülerek, ezilip sömürülerek, tahkir ve tezyif edilerek, uyutulup aldatılarak köleleştirilen insançocuklarına adalet ve özgürlük diyorum bu yüzden ve badema aynı şeyi terennüm edeceğim. Lütfen münhasıran doğrulara mezar olan yüreğinize uğrayın ve gömülü doğruları uyandırıp onların sesini dinleyin. O ses diyecektir ki size, aklınıza ve kalbinize; insan hür doğmuştur ama sonradan yeryüzü zalimleri tarafından zincirlere vurulmuş, o zalimlerin kör cellatları tarafından doğduğu toprağa gömülmüştür ya da esir adalarına sürgüne yollanmıştır. Ve bu daima ortak ve kutsal olgular tavassutu ile kotarılmıştır. Gerçekler tahrip ve tahrif edilerek yalanlar üzerine hayatlar kurmuşlar ve insanlığı o hayatların kurbanları kılmışlardır. Sırtlarından kırbaç eksik edilmemiştir kölelerin. Terbiyeden yoksun olanlarca terbiye edilmeye yeltenilmişlerdir. İstekleri ihanet olarak telakki edilmiştir, çünkü köle isteyemez ona ancak verilir. Köle piramitler inşa eder, hayaller kurmak haddi değildir, çünkü kölenin hayali olamaz, o ancak kurulan hayallerin gerçekleşmesi için fasılasız çalışmak zorundadır. Şatolar yükseltir ruy-i zeminde, idealler değil, çünkü onun gerçekleştirmek isteyeceği bir ideali olamaz, zira yaşamı yoktur ki ideali olsun. Köprüler kurar, efendileri görkemli geçit törenleri yapsınlar diye. Çünkü onlar damgalanmışlardır; kölelik damgası vurulmuştur alınlarına. Yaşamak, efendiler içindir. Köleler yaşatmak için vardılar. Eriyip çürüyecekleri, kırbaçların sırtlarında eskiyeceği, yüreklerinin acıya ve ıstıraba yuva olacağı zindanlar yapmaktır onların ödevi. Köleler ya köleliklerini bilmelidirler ya da ölmelidirler, yaşamak için varolmak kölenin kaderi olamaz, onun kaderi yaşatmak için ölmektir. Haklar, hayaller, idealler, nimetler, ziyafetler efendiler içindir bu dünyada. Kölelerin gözyaşları sessizce ve gizlice yüreklerine akar, dışarıya akarsa akan gözyaşlarında boğulurlar. Ağlamak anlamaktır ama anladığını göstermek yok olmaktır, öyleyse köleye ağlamak haramdır. Köle hep memnun olmalıdır, memnun değilse de memnun olmalıdır. Çünkü onun memnuniyetsizliği, efendinin efendiliğini yapamamasının işaretidir. Bu yüzdendir, ağlamayanlar anlayamazlar. İnsançocukları, insanlık tarihi boyunca anlamayanların, anlamadıkları için ağlayamayanların köleleriydiler ve biz, artık köleliğin son bulmasını ve herkesin insan olmasını, insanca yaşamasını istiyoruz. İnsanların geçmişlerle, yalanlarla, olguların tehlikede olması varsayımlarıyla korkutulmasını istemiyoruz. Bu yüzden de kölelere adalet ve özgürlük diyoruz ve hak ettiğimiz yaşamı istiyoruz.

 

Tarih: 04.02.2019 Okunma: 814

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?