‘’’’Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak temiz akıl
sahibi olanlar anlar.’’’’ Zumer-9
Aklın ne kadar duru ise, ne kadar arınıksa, ne kadar
işlevselse, ne kadar bağımsız ve özgürse, ne kadar açıksa, anlaması o kadar kuvvetlidir
ve kuşkusuz aklının anladığı kadar bilirsin. Bildiğin kadar uyanık olursun, uyanık
olduğun kadar tanırsın, tanıdığın kadar aldanmaktan korunursun ve aldanmaktan
korunduğun kadar kendin olarak yaşar ve emperyalizmi ve işbirlikçilerini ço iyi
tanır ve melun sömürü düzenini yok edersin. Geçelim! Emperyalizm kendisinin
farkına vardırmayan, farkına varılmaması içinde kafaları ve ruhları boşaltan
çelikten bir kafestir. Bu yüzden de insançocukları bugüne kadar emperyalizmin
ne olduğunu, nasıl işlediğini, nasıl aldattığını, çarkının nasıl döndüğünü, kim
için, niçin ve kimler eliyle döndüğünü asla fark edememişlerdir. İnsançocukları
Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin, ruhsal, beyinsel ve bedensel durumları ne
olursa olsun niyetleri hep aynıdır, ilanihaye aynı kalacaktır. Onlar kirli ve
kanlı emellerinden vazgeçmeyeceklerdir. Ya manevi olarak kanatacaklardır
ruhlarımızı ya da maddi olarak kanatacaklardır bedenlerimizi. Onların kallavi
görüntülerine, o biçim imajlarına ve kof sözlerine kanmamak icap eder. Emperyalizmin
ve işbirlikçilerinin lanet tezgâhları, kanlı tuzakları, kof mugalataları
sebebiyle atomize olmak büyük kayıplar verilmesine neden oldu bugüne kadar. Hem
haklar bazında, hem insanlık bazında, hem de yaşamak yönünde. Şimdi varoluşsal
haklarımızı geri almak ve insanlarımızı kazanmak ve yaşatmak adına uhuvvet
temelinde ittifak etmek icap ediyor. Varlığının var olmasında zaten şaibe
olmayan şeylerin sanki varlıklarının varolması şaibeliymiş gibi söylemler
içinde olanlara (ki, filhakika kendi varlıklarının varolması içindir tüm
gayretler) itibar edipte kendi istikbalimizi heba edemeyiz. Zalim kırbaçlarla
asırlarca dövülerek, ezilip sömürülerek, tahkir ve tezyif edilerek, uyutulup
aldatılarak köleleştirilen insançocuklarına adalet ve özgürlük diyorum bu
yüzden ve badema aynı şeyi terennüm edeceğim. Lütfen münhasıran doğrulara mezar
olan yüreğinize uğrayın ve gömülü doğruları uyandırıp onların sesini dinleyin.
O ses diyecektir ki size, aklınıza ve kalbinize; insan hür doğmuştur ama
sonradan yeryüzü zalimleri tarafından zincirlere vurulmuş, o zalimlerin kör
cellatları tarafından doğduğu toprağa gömülmüştür ya da esir adalarına sürgüne
yollanmıştır. Ve bu daima ortak ve kutsal olgular tavassutu ile kotarılmıştır. Gerçekler
tahrip ve tahrif edilerek yalanlar üzerine hayatlar kurmuşlar ve insanlığı o
hayatların kurbanları kılmışlardır. Sırtlarından kırbaç eksik edilmemiştir
kölelerin. Terbiyeden yoksun olanlarca terbiye edilmeye yeltenilmişlerdir.
İstekleri ihanet olarak telakki edilmiştir, çünkü köle isteyemez ona ancak
verilir. Köle piramitler inşa eder, hayaller kurmak haddi değildir, çünkü
kölenin hayali olamaz, o ancak kurulan hayallerin gerçekleşmesi için fasılasız
çalışmak zorundadır. Şatolar yükseltir ruy-i zeminde, idealler değil, çünkü
onun gerçekleştirmek isteyeceği bir ideali olamaz, zira yaşamı yoktur ki ideali
olsun. Köprüler kurar, efendileri görkemli geçit törenleri yapsınlar diye. Çünkü
onlar damgalanmışlardır; kölelik damgası vurulmuştur alınlarına. Yaşamak,
efendiler içindir. Köleler yaşatmak için vardılar. Eriyip çürüyecekleri,
kırbaçların sırtlarında eskiyeceği, yüreklerinin acıya ve ıstıraba yuva olacağı
zindanlar yapmaktır onların ödevi. Köleler ya köleliklerini bilmelidirler ya da
ölmelidirler, yaşamak için varolmak kölenin kaderi olamaz, onun kaderi yaşatmak
için ölmektir. Haklar, hayaller, idealler, nimetler, ziyafetler efendiler içindir
bu dünyada. Kölelerin gözyaşları sessizce ve gizlice yüreklerine akar, dışarıya
akarsa akan gözyaşlarında boğulurlar. Ağlamak anlamaktır ama anladığını
göstermek yok olmaktır, öyleyse köleye ağlamak haramdır. Köle hep memnun
olmalıdır, memnun değilse de memnun olmalıdır. Çünkü onun memnuniyetsizliği,
efendinin efendiliğini yapamamasının işaretidir. Bu yüzdendir, ağlamayanlar
anlayamazlar. İnsançocukları, insanlık tarihi boyunca anlamayanların,
anlamadıkları için ağlayamayanların köleleriydiler ve biz, artık köleliğin son
bulmasını ve herkesin insan olmasını, insanca yaşamasını istiyoruz. İnsanların geçmişlerle,
yalanlarla, olguların tehlikede olması varsayımlarıyla korkutulmasını
istemiyoruz. Bu yüzden de kölelere adalet ve özgürlük diyoruz ve hak ettiğimiz
yaşamı istiyoruz.