Bendenizin hakikati sevmek, hakikate göre söylemek ve eylemek
gibi bir huyum var bebeğim! Aksi bendenize göre olmadı hiç, olduramadım da. Hakikatin
şöyle zararı olurmuş, böyle zararı olurmuş, bu yüzden hakikat apaçık ortaya konulamazmış
ya da söylediğin şey hakikat olmalıymış ama her hakikat her yerde
söylenmemeliymiş gibi şeyler aklımın ucundan bile geçmedi, geçmez, zaten
geçerse söyleyeceğim hakikat olmaz, hakikati söylemezsem de utanırım,
yaşayamam, insanım zira. Çünkü hakikati örtmemem ve yalanla karıştırıp yokluğa
mahkûm kılmamam istendi bendenizden. Napayım huyumdan vazgeçemiyorum. Ki,
dememişler mi, can çıkar da huy çıkmaz diye? Demek ki canım çıkasıya kadar
huyum var olacak! Ben böyleyim bebeğim! Birilerine göre söylemeyi, sevmeyi,
eylemeyi alışkanlık edinememişim. Yalanlara inanmayı alışkanlık edinememişim.
Çünkü yalan olduğu apaçık olan şeylere inanırsam insan olmam, şaka olurum. Zira
bir kere kul olmuşum, bir daha kul olmamak üzere söz vermişim, yemin etmişim. Kurgulanmış
ve imal edilmiş bir insan değilim ki, kurgu ve imal ürünü olanlara göre
yaşayayım. Bendenizden daha akıllı olmayanlara (onlar kendilerini akıllı
sanabilirler ama gördüklerim belki de dünyanın en aptalları olduklarını
söylüyor) niye inanayım? Yaşamak ve inanmak istesem de olmuyor ki. Yapamıyorum,
alışmışım bir kere, hem de çok kötü alışmışım. Ama buna rağmen sormak
istiyorum: Bendeniz mutlak hakikate göre yaşamak istesem yani şu anda yaşadığım
gibi değil de daha berrak, net ve keskin olarak yaşamak istesem, göğsümde
taşıdığım hakikati çırılçıplak haliyle mutlak berrak şekilde, berisini,
gerisini, ötesini düşünmeden izah ve izhar etsem ve naçizane ikaz da bulunsam
kaç insan yanımda durur? Yani müsaade edilir mi böyle bir şeye? Hani bitevi
hakikati sevdiğimizi ifade ederiz ya, yüce insanlık ilkelerine bağlı olduğumuzu
söyleriz ya, kalbimizde hakikatin yeri çok büyüktür ya ve işte bu sebeple
hakikatin yanında olmamız iktiza eder ya, buna binaen gerçekten kaç kişi durur
bendenizin yanında ya da bendenizi hakikati haykırdığım için itham mı ederler
ve hayatımı mahvetmeye mi tevessül ederler. Evet, aynen böyle yaparlar, çünkü
hayatlarını yalanla kazanıyorlar ve gördüğümüz hiçbir şey gerçek değil,
duyduğumuz her şey yalan. Ve biz yalanlarla yaşıyoruz, avutuluyoruz,
uyutuluyoruz. Ya hiç inanılmayacak şeylere inanıyoruz. Biz yoksak bir şeylerin
yine de var olacağına inanacak kadar ahmağız. Oysa biz yaşamıyorsak yaşayacak
hiçbir şey yoktur ve olamaz. Öyleyse, önce insanlar olarak bizler yaşamalıyız,
yaşatılmalıyız, ki yaşayacak şeyler yaşayabilsin. Bunu akledemeyecek kadar
akıldan, izandan, zekâdan yoksunuz, şaka gibiyiz. Biz gerçekten insan mıyız ve biz gerçekten
dürüst müyüz ve dahi biz gerçekten hakikati seviyor muyuz? Bu dünya da hakikate
en çok zararı kim vermiştir? Hakikati kim katletmektedir bu dünyada? Nesnel
sorular bunlar, bağımsız sorular? Ama hakikat öldürülemez ki… Böylesi durumalar
acayip durumlar!
ACAYİP DURUMLAR...
Özgür DENİZ - 14.02.2019
Tarih: 14.02.2019
Okunma: 797
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.