KÖLE VE İNSAN...

Özgür DENİZ - 17.02.2019

Bilinmezlikler, karanlıklar, anlaşılmazlıklar, cevapsız sorular dünyası. Sırrını bilemediğimiz bir imtihan. Bilsekte bilmemek zorunda olduğumuz, söyleyemediğimiz, söyletilmeyen şeyler. İki elin parmaklarını geçmeyen bir şebekenin kıskacı. Toplum tarlasına döşenmiş boruları, o şebekenin havuzuna uzatan piyonlar. Faşist emperyalizmin kıskacında çırpınan bir insanlık. Merak etmeyen, sormayan, sorgulamayan, hipnotize edilmiş ve kesif bir uykuya dalmış insanlık. Kazandığını sanırken bile kaybetmek. Hep başkaları için çalışmak ama yine de çalışmak. Niye, niçin, kim için çalıştığını sorgulamadan çalışmak. Cehalet kokulu korkunun köleliği. Geçelim! Maddi bağlamda takriben 800.000 kilometre karelik bir toprak üzerinde ve yine manevi bağlamda (zira toprak ve insan denkleminde, toprak maddeyi, insan manayı temsil eder) takriben 85 milyonluk insanlık denizi içinde yaşayan bir insanım. Sadece insan, kimliğimde insan yazar! Ne kadar insanım, ona da içinde yaşadığım büyük insanlık ailesi karar verir. Zira insanın aynası yine insandır! Elbette muayyen bir nüfus içerisinde ve muayyen bir mekân üzerinde yaşıyorum ve maddesiyle, manasıyla bu devasa mevcudiyeti yoğun bir şekilde hissetmiyorum ama hissetmesem de varlıklarının bilincinde olarak yaşıyorum. Bu mevcut madde ve mana dünyasının havasını soluyan her bir insançocuğuna mesafem aynıdır. Kimseyi ayıramam. Birilerinin ayırmamı istemesine rağmen ayıramam. Çünkü insan bölünemez! Ve ölçüsünü ve sayısını verdiğim madde ve mana sınırları dâhilinde yaşayan her insanı ilk bakışta ve görüşte sevmek gibi bir zorunluluğum var. Çünkü insanı severim, ta ki tanıyana değin! Hiçbirisi kayıtsız şartsız ne düşmanımdır ne de dostumdur. Kimisi davet, kimisi de icabet ehlidir. Oturup konuşmayı, teati yapmayı, dinlemeyi severim. Ta ki her kim olursa olsun, ne düşürse düşünsün, hangi kulvarda yürürse yürüsün. Konuşmadan, dinlemeden, anlamadan ama saf ve hakiki manalarıyla bu eylemleri yapmadan tek bir insançocuğunu itham edemem ve onu kötü bilemem. Çünkü başkalarının gözüyle bakmam, bakmak zorunda da değilim. Öyleyse birilerine göre kötü olan bana göre iyi olabilir ve bunun kararına başkası değil bendeniz veririm. Kötüyse niye kötü ve niçin kötülük yapıyor anlamam lazım. Yanlış bir şey yapıyorsa, bunu niçin yapıyor, kim için yapıyor anlamam lazım. Ama bu anlama gerçek bir anlama olmalı. Ve anlamadığım bir şeye tepki veremem. Saf ve hakiki manasıyla anlamadan asla karşımdakini suçlayamam, ona yafta vuramam ve onu adil olmayan şekilde yargılayamam. Bu hem tiksindiricidir hem de kutsal yasalara mugayir olan ahlaksız ve adaletsiz bir iştir, zalimliktir. Bendenizin görevim yargılamak değil, anlamak, sorunu tespit etmek ve çözüm olmaktır. Yani yanlışı doğruya çevirmek, kötüyü iyileştirmek, yoldan çıkmışı yola koymaktır. Hiçbir kimseyi ideolojisinden ve kimliğinden dolayı yargılayamam ve tecziye edemem. Çünkü böyle bir şey, insanları bölmeyi ve böylece insanlara hükmetmeyi arzulayan faşist emperyalizmin ta kendisidir. Yekpare insanlığı ezen, sömüren, köleleştiren küresel faşist emperyalizm. Çünkü sekter, bağnaz, dar kafalı ve kimlikçi değilim. Ta ki birileri yargılayacaksın, o senin düşmanın dese dahi. Ve dahi karşımdaki kişi her kim olursa olsun bunu yaparım. Yapmak zorundayım. Düşmanlarımı ve dostlarımı kendim seçerim! Ve bir kimsenin bendeniz için düşman mı yoksa dost mu olduğuna münhasıran bendenizin aklımdan ve vicdanımdan başkası karar veremez. Çünkü bendeniz birilerinin ideolojilerinin kölesi ve kendilerini daha akıllı sanan birilerinin kuklası değilim. Ve ne tek bir kişi, ne tek bir gurup, ne hiçbir yapı geneli kapsayan olguların sahibi değildir ve ne o olgular adına karar verebilir ve ne de sanki o olguların mutlak sahibiymiş gibi başkalarına dayatmada bulunabilir, sevmek ve nefret etmek duygularıyla ilgili olarak. Belki yapabilir ama kabul eden için, aklını ve vicdanını öldüren için, sürüleşen ve köleleşen güruhlar için, velakin bendeniz için değil. Ve bendeniz vazifemi bihakkın yapmadıkça hiçbir kimseyi itham edemem, töhmet altında bırakamam, ta ki suçlu olsalar dahi, zira önce bendeniz vazifemi ne kadar hakikat yönünde, temelinde ve bihakkın yapabildiğime bakarım. Yani bir suçlu varsa önce kendimi bilirim. Çünkü suçluyu acımasızca yargılamadan evvel, onu suça itenin yüreğine ve onu suça iten şeylerin mahiyetine bakmak iktiza eder. Bu bendenizin akli, vicdani ve hür bakışımdır, ki zaten öyle de olması icap eder, zira başkalarına göre bakacak halim yoktur, bana nasıl emrolunuyorsa öyle yaşamam gerekir. Bendeniz köle değil, kulum ve özgür bir bireyim, ne kimse benden daha akıllıdır, ne de kimse benden daha akılsızdır. Ki ayrıca, ya bendenizden daha akılsızsa gibisinden bir soru sormaya da hakkım vardır elbette. Öyleyse birilerini akıllı kabul edipte, onların aklına kayıtsız şartsız uyup, onların bakışlarına ve görüşlerine göre kendimi konumlandırmam ve onlarla aynı pencereden bakmam gibi bir durum sözkonusu olamaz ve öyle bir zaruretim de yoktur. Ve bendenizin görevi, tek bir insançocuğuna bile nefsi duygu ve düşüncelerle yaklaşmak değildir. Keza, başkalarının düşünceleriyle kendi dışımdaki insançocuklarına yaklaşmak gibi bir vazifem de yoktur. Bendeniz insanım ve insan ve hakikat odaklı bakarım her şeye. Cehalete teslim olmam, korkuya yenilmem, aldatana aldanmam, şeytanın oyuncağı olmam. Köle değilim ve olmam, olmayacağım! Çünkü bendeniz insanım!  

 

Duyduklarınızı işitirseniz;

Baktıklarınızı görürseniz;

Algıladıklarınızı anlarsanız;

Duyumsadıklarınızı hissederseniz;

Öğrendiklerinizi ve bildiklerinizi düşünürseniz;

Merak ettiklerinizi sorarsanız;

Her şeyden şüphe ederseniz;

Şüphe ettiklerinizi sorgularsanız;

Gerçekler aleyhinize de olsa kabul etmekten korkmazsanız;

Korkularınızı mutlak bir şekilde yener ve artık korkuyu yüreğinizden ve aklınızdan silerseniz;

Ve bir de AKLINIZI ve VİCDANINIZI tam bağımsız ve hür bir şekilde kullanırsanız;

Hayata dair kararlarınızda isabet edersiniz, hayata dair doğru tercihler yaparsınız, hayata dair yönelimlerinizde yanılmazsınız, attığınız her adımı sağlam basarsınız, asla ve kata aldanmazsınız ve muhakkak ama muhakkak KÖLELİKTEN kurtulur ve İNSAN gibi yaşarsınız.


CUMHURİYETİN AYDINLIĞI İLE KALINIZ...

Tarih: 17.02.2019 Okunma: 814

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?