TİN-TEN
Ey insançocuğu! Tenine önem veririsin. Tenim der durusun. Tin,
o gövdeyi ayakta tutandır ama çürür o tenin içinde bilmezsin velakin böyle
yapmakla teni ayakta tuttuğunu sanırsın. Ayakta dursun istediğin şey, ayakta
tutamadığın şey yüzünden çürür gider; tininden de olursun, teninden de. Tininin
sağlam kalmasını istiyorsan, o tini aklın ışığında yürüt, vicdanını
kirletmeyerek temiz tut. İşte bunu yaptığın vakit, tinini kaplayan o ten
sapasağlam ayakta kalmaya devam edecektir. Bilakis, tinin çürüdüğü vakit,
içinden koca bir canavar çıkacak ve gövdeni yutacaktır ve tinin bile
kurtaramayacaktır seni, çünkü tinin ölmüş ve ölen ruh canavarı doğurmuş
olacaktır. Sen tinini kaplayan yaraları ya da tinini nasıl yaraların
kapladığını bilemezsin, teninin görünüşüne taparsın ve bu güven aldatır seni.
Oysa her aldanış, yanlışa doğru atılan bir adımdır ve bir gün atacağın adım
kalmaz ve durursun, çünkü o teni harekete sevkeden tindir. Tin öldüğü vakit,
tenin duracağını mı sanırsın?
VARLIK YOKLUK
Rızkımı veren Hûda’dır kula minnet eylemem
İş bu sebeple yalana meyledip hakikatten feragat eylemem
Varlığım kulla değil Hûda iledir
Hûda’dan vazgeçip kuldan medet beklemem
Varlığımla varolanların varlığıyla var olamam
Varlığımla varolanların yokluğumla varolmasına eyvallah
edemem
Yaşatanların yaşaması uğruna feda olur bu canım
Yok ederek yaşamaya çalışanlara helal olmaz tek damla kanım
Varlığım varsa vardır varlığımla varolan her şey
Yokluğumla varolacaksa varolmasın yok olması gereken her şey
Yaşatırsan Âdemi yaşarsın zaten
Öyleyse yaşatılmalı yaşatılması gereken yaşatan her Âdem
İLK KEZ AMA SON KEZ
Bakınız, toplum tarlasına dalıp, derinliklerine inip ne
kadar pislik varsa toplum sofrasına getirip topluma sunarak zımnen toplumun ruh
haritasını tahrip etme niyeti taşıyan, peşi sıra zincirleme kötülüklerin ve
aynı pisliklerin tekrar etmesine yol açan ve evlenme programlarının yerini alan
melun programları ve benzerlerini bir an önce kaldırınız. Bilakis, iflah etmez
tahribatlara yol açmaktadır, açmaya devam edecektir. Arka planda ki bu kötü
niyet ya da yaratılan tahribat fark edilmeyebilir ama kesinlikle gerçektir bu.
Güzellikler zaman içinde toplum tarlasından çekilmeye, insanlığın ruh haritası
bozulup canavarlaşması gözle görülür hale gelmeye başladığında fark edersiniz
ama bu hiçbir işe yaramaz. Bu tür programlar derin tezgâhların ürünüdür ve
toplumun derinliklerinde ki pisliklerin yüzeye çıkmasını amaçlamaktadır.
Münhasıran hissetmeniz kifayet edecektir arka planı ihsas etmenize. Zira yüzeye
çıkan ve gözle görülür hale gelen pislikler tüm toplumu kuşatacak ve hayat
yaşanmaz hale gelecektir. Ve unutmayın ki; bu tür şeylerin zararı, bu tezgâhı
kuranlara ve işlemesi için aracı olanlara değil, bu toplumun gariban
insanlarına zarar vermektedir! Mühim olan kötülük olmasın, insanlar kendilerine
dikkat etsinler demek değildir, kötülüğün açılıp, getirilip toplum önüne
konulmasına set olmaktır. Umarım gereği icra edilir…
KİMLİK
İltisaksız, bağımsız, bağlantısız, özgür ve hesapsız,
umarsız, çıkarsız bir insan olarak hiçbir kimse, hiçbir kurum, hiçbir yapı,
hiçbir mekanizma için var değiliz, var olmadık, varolmayacağız. Sadece ve
sadece insanlık için vardık, varız, varolacağız. İnsan olarak tekliğimizle
varlığımız, insanlığın çokluk olarak varlığıyla mütenasiptir. Tıpkı, insanlığın
çokluk olarak varlığının, insanın tekliğiyle varlığının varolmasıyla varolacağı
gibi. Ne suç işleyeceğiz ne de işlenen suçlara ortak olacağız, ta ki hiçbir
zaman suçluların suçlarından dolayı suçluluğumuz olmasın. İnsanlığın çıkarından
başka hiçbir çıkar bilmeyiz, insanın varoluşundan başka hiçbir varoluş
tanımayız. Her şeyin varoluşunu, insanın insan olarak varoluşuna bağlarız.
Kâğıt parçalarıyla iş yapmadık, yapmayız, yapmayacağız. Biz yüreğimize
inanırız, yüreğimizden doğarız, yüreğimizle büyürüz ve yaşarız, yüreğimizle
ölürüz. Doğarken söylemişiz, yaşarken söylüyoruz, ölürken de söyleyeceğiz.
Yegâne ereğimiz şudur ve bu ereğimiz, Üstad
Nurettin Topçu’nun şu sözünde mündemiçtir;
‘’’’Bize ‘’-Siz ne iş yaparsınız, hangi vazifeyi
görürsünüz?’’ Diye soranlar olursa, onlara, sonsuz sevinçle, içimizde ki derin
coşkuyla, yüreğimizden taşarak: ‘’-Bizim vazifemiz; karakter yapmaktır,
şahsiyet yaratmaktır, mesuliyet bilinci aşılamaktır.’’ Diye cevap vermekte
saadet buluruz.’’’’