Spor yapmak çok güzel…
Bir spor etkinliğine katılmak çok güzel…
Dövüş hariç, spor dallarının hepsi çok güzel…
Spor müsabakalarının hepsini seyretmek de çok güzel…
Lâkin bu müsabakalarda güzel olmayan bişey var: Biri veya birileri kaybetmek zorunda… Biri veya birileri yenilmek zorunda… Dolayısıyla biri veya birileri de kazanmak zorunda…
En çok tenis maçlarını seyrediyorum. Harikulade bir spor… Çoğu zaman, korttaki tenisçiler birbirine denk gibi oynuyor. Muazzam oyunlar çıkarıyor, müthiş hareketleriyle sizi kendilerine hayran bırakıyorlar. Öyle olunca, iki tenisçiden birinin kaybetmesine gönlünüz razı olmuyor. Kaybedenle birlikte içiniz kıyılıyor.
Bu hâl, hemen hemen bütün spor dallarında böyle…
Bildiğim kadarıyla, bunun tek istisnası “dağcılık” sporu!
Dağcılık harikulade bir spor dalı…
Orada herkes kazanıyor…
Katılan herkes “yarış”ı tamamlıyor. Dolayısıyla, herkes kazanıyor. Kimse kaybetmiyor.
Dağcılıktaki yarışta, insanlar birbiriyle “rekabet” etmiyor… Dağcılıkta, ötekini geçmek, ona “oyun oynamak”, “çelmek takmak” gibi olumsuz tavırlar, düşünce ve eylemler yaşanmıyor.
Tam tersine, “beraber yürümek”, geride kalana/birbirine yardım, nimet ve külfeti paylaşım gibi “insanî” duygu, düşünce ve eylemler öne çıkıyor.
“Zirve”ye herkes tırmanıyor… Herkes “zirve”ye çıkıyor… Herkes kazanıyor… Herkes şampiyon oluyor.
O müthiş “başarı duygusu”nu herkes yaşıyor. Başarı duygusu hep birlikte yaşanıyor. Bedenen ve zihnen büyük bir doyuma ulaşıyorsunuz.
Dağcılığın fayda ve güzellikleri saymakla bitmez. Kısa köşe yazısı çerçevesinde, birkaçına değinelim:
Her şeyden önce, memleketimizin görülmesi gereken ama böyle bir etkinlik olmasa göremeyeceğiniz harika güzelliklerini görme imkânını buluyorsunuz. Gezdikçe, gördükçe “cennet vatan”a tekrar tekrar hayran oluyor, yurdun dağları, ovaları, akarsuları, ormanları sizi tekrar tekrar heyecanlandırıyor. Ülkenizi, ülkenin doğasını daha fazla benimsiyorsunuz.
Sonra, eski dostlarla birlikte olma fırsatı yakalarken, yeni insanlar tanıyor, yepyeni dostlar dostluklar kazanıyorsunuz. Hepsinden aldığınız yeni bilgilerle ufkunu genişlerken, muhteşem doğa içindeki dostça yürüyüşle moraliniz de zirveye çıkıyor. Bol oksijenle birlikte bu kardeşlik duygusu ruhen, bedenen ve zihnen ilaç oluyor size!
İyi ki “dağcılık sporu” var!